Bölüm 3 - Kapalı Giriş

325 5 0
                                    


BÖLÜM 3- KAPALI GİRİŞ

Macid hastaneye götürülürken muskaya elleriyle sıkı sıkı sarılmış dualar ediyordu. Onunla birlikte birkaç arkadaşı, daha eski ve tozu toprağı birbirine katan bir ambulans ile birlikte hastaneye gittiler. Vardiyaya yeni gelen işçilerle birlikte, vardiyası bitenler arkalarına bakmadan araçlara binmiş, bir daha dönmeyeceklerini söylüyorlardı. Ancak ustabaşıları devlette görevli memurlardı ve hiçbir şekilde ayrılamayacaklarını, keşfin devlet nezdinde bir operasyon olduğunu ve herhangi bir terk edişte hapisle cezalandırılacaklarını bağıra çağıra anlatmışlardı. Herkes korkuyordu, korkmaları da gerekirdi...

Halis Hoca, Fadıl ve Medet yanlarına aldıkları birkaç işçiyle birlikte sabahın ilk ışıklarıyla tepeliğe çıkarak büyük bir çöküntünün yanına dikildiler. Çöküntüyle birlikte kocaman bir kaya ortaya çıkmıştı ve üzerinde Arap alfabesiyle taşa kazınmış yazılarla birlikte nazar gözü diye de bilinen göz işareti, kocaman bir avucun içerisinde duruyordu.

Türk kültüründe Fatıma'nın Eli diye bilinen ancak Araplar arasında Hamse (Beş) Eli olarak anılan; genelde muska ve tılsım, kimi yerde de süs amacıyla kullanılan bir semboldü bu. Bu tarz semboller tek başına zararsız olsa da söylenecek sözler ve yapılacak bazı büyüler ile kullanıldığında yeryüzündeki en tehlikeli şeylerden biri olabilirdi. Hakeza karşılarında durdukları bu kaya ve üzerindeki sembollerle birleştirilmiş büyüler, adeta "Benden uzak durun!" diye bağırıyorlardı. İşçiler kayanın dibini fırçalarla temizledikçe, kayanın birkaç metre daha dibe doğru uzandığı ve sembollerin git gide aşağılara kadar ulaştığı oldukça aşikardı.

Bölge sakinlerinden olan işçiler, yazılardan bazılarını yarım yamalak çevirebilmiş ve ondan sonra Fadıl, Medet'i arayarak telefonda "Bulduk" naralarını atabilmişti. Ancak Halis Hoca her gördüğüyle irkiliyor, sürekli "Bismillah!", "Bismillah!" diye yüksek sesli besmeleler çekerek taşın etrafında dört dönüyordu. Ağlamaklı olduktan sonra elini kayadan çekerek yere çöktü. Yaşlı gözlerle birlikte Fadıl ve Medet'e döndükten sonra;

"Bu iş hepimizin boyunu aşar çocuklar..." dedi. "Azrail Yokuşunu bilir misiniz?" diye sordu onlara. Tozlu elleriyle gözlerini siliyordu bir yandan...

"Berzah alemi de derler oraya... Anca şeytan kefeniyle gidilir. Hüddamlar buna vakıftır fakat gidip de dönemeyen çoktur. Hatta neredeyse yoktur. Ben bir kez gitmek zorunda kalmış, döndüğümde ise günlerce uyku uyuyamamıştım... Burada yazar ki –" dedi kayaya dönüp devam etti. Yazılmış tılsımı okuyordu.

"Nefsim toprağa kavuşunca

Aleminden beri gelir kefen ayağa geçince,

Tabutundan çivi atar Rab gazaba vurunca,

Sözünden dönmeyesin özünden vazgeçince,

Yokuşun zulmü nice olur sen geri dönmedikçe

Hakkın kitabı birdir, sen peşlersin hangi birini

Bulduğun seni düçar eder son nefesine

Fani hevesin bundan vazgeçmedikçe"

Medet'in kafası allak bullak olmuştu. Fadıl ise hiçbir şey anlamamıştı. Halis Hoca yüzlerinden bu durumu anlamış olacak ki daha açıklayıcı olmak için söze atıldı.

"Bu yazı, dünyanın neresinde olursa olsun, aynı yere davettir çocuklar." dedi. "Eğer siz bu kayanın dibine ulaşmak istiyorsanız berzah alemine geçmek zorundayız... Berzah aleminde ise sadece Allah'ın lanetlediği cinler, şeytanlar, ifritler ve Cinlerin yaşayan tek padişahı Mihrez bulunur. Onlar ise şimdi savaşa hazırlanıyor... Savaşa hazırlanan bir ordunun arasına girmek hangi aklı berinin işi olur varın siz düşünün..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 02, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Medet - Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin