hedef 14

67 4 0
                                    

yeni bir bölümle karşınızdayım 3 vote gelmezse yeni bölüm koymayacağım...

her neyse sonunda tanıtım video'sundaki amanda geldi...

iyi okumalar!

Hızla arkamı döndüm bu işin geri dönüşü yoktu…

‘’durun gidemezsiniz!’’
john’un sesiyle ona döndüm

‘’neden?’’
biraz düşünür gibi yaptı

‘’çünkü…

ımmm çünkü…

hah! Seni öldürmek isteyenler var onlarla nasıl başa çıkacaksın?’’
john’un sözü üzerine sergai ve mark gözlerini bana dikti ikisinde de umut vardı…

umut doluydu gözleri…

neden? Neden önce kalbimi paramparça edip sonra umutla bakıyordu…

neden gitme demiyordu? Yok muydu hiç cesağreti?
benim gibi sevmiyormuydu beni?

hoş bende yeni farkına varmıştım sevdiğimin insan elindekinin değerini o gidince anlarmış ya...

‘’kendimi koruyabilirim’’
ifadesiz çıkan sesim hepsinin suratlarını asmalarına neden olmuştu.burada durursam affederdim.ama john pes edecek gibi durmuyordu…

‘’sen kendini koruyabilirsin az çok ona itirazım yok peki summer ve rain onların kana susamış vampirlere karşı hiçbir savunması yok’’
mark gülümseyerek john’a baktı

‘’ gel kardeşim gel öpücem ‘’
john gülümsedi .sergai john’a baktı

‘’sonunda mantıklı düşünen biri’’

John yarım ağız güldü

‘’ne o ? aklın neredeydi genelde mantıklı planları sen yapardın’’
sergai bir an afalladı ama yinede kişilğinden taviz vermedi…

‘’ arkadaşlarımı kaybetmek istemedim sandığınızın aksine duygusuz biri değilim’’

alayla güldüm

‘’dedi az önce sadece babam için sizi yanımda tutuyorum diyen arkadaş!’’
dedim arkadaş kelimesine vurgu yapmıştım

‘’onları anlık sinirle söyledim’’
ona doğru bir adım attım…bir adım daha…

‘’peki sergai o zaman şöyle sorayım neden sinirlendin?’’
büyük bir sakinlikle sorduğum soru onu şaşkına çevirmişti… cevap vermedi…

‘’ ve john teklifini kabul ettiğimi hatırlamıyorum’’
john zafer kazanmışçasına sırıttı

‘’ ha diyorsun ki rain ve summer’ın ölmesi umrumda olmaz e o zaman kapı orada’’
sinirle soludum!

‘’ sadece tehlike geçene kadar hem daha bir buçuk iki ay var şimdi gitmemizde hiçbir sakınca yok’’
sergai kendini toparlamış olacak ki bana cevap verdi

‘’ john’un gördükleri değişkendir onun gördüklerinde siz böyle bir şeyi öğrenmiyordunuz ve farklı yorumlamıyordunuz onlar sizin savunmasız olduğunuzu öğrendiği an iki ayı bırak bir gün bile beklemezler’’
dedikleri mantıklıydı kahretsin!! Yine haklı çıkmıştı…

‘’peki…

Ama o büyüyü yapmayacağım tehlike geçince gideceğiz’’
mark gülümseyerek bana sarıldı

‘’ sen yeter ki iste ‘’

Onu kendimden uzaklaştırdım

‘’bir kez daha olmaz mark bir kez daha kanmam!’’
mark başını eğdi ve aniden kaldırdı

‘’ o zaman bizde kendimizi size ispatlarız’’
gözleri ışıldıyordu şevkini kırmak istemiyordum ama her isteğimiz olmazdı…

‘’umarım mark’’
dedim en soğuk sesimle ve yukarı çıktım daha fazla dayanamazdım ve affederdim…

Mark

Katrin yukarı çıkmıştı onu çok kırmıştık ve bize soğuk davranıyordu ama olsun er yada geç kendimi affettirecektim tabi ilk önce…

Huysuz keçim!
‘’ huysuz keçi… kendimi nasıl affettirebilirim’’
bana baktı ama hala cevap vermedi. Aklıma gelen fikirle gülümsedim ve gül dolu kovanın başıma düşmesini düşündüm ve…

‘’ mark ne değişik fantezilerin var senin öyle o gülleri kızın başından aşağı dökecektin kendinin değil’’
hepimiz güldük rain gülmemek için kendini kasıyordu ve summer’da kahkaha atıyordu ama o telefona bakıyordu john birden ciddileşti

‘’ summer  espirime güldüğün sonucunu mu çıkarmalıyım’’

Summer john’a baktı

‘’o kadar kolay değil john o kadar kolay değil!’’
dedi ve yukarı çıktı. John sergai’ye baktı

‘’lütfen yalan söyledi de lütfen senin espirine güldü de’’
sergai başını iki yana salladı

‘’hayır telefondan bir şey okudu ve  ona güldü. Arthur diye bir çocukla konuşuyormuş…’’
john şaşırdı

‘’ ama ben görmüştüm beni öpüyord-‘’
sergai john’un sözünü kesti

‘’ gelecek asla sabit kalmaz değişkendir john’’
‘’ ben biraz hava alacağım’’
yüzünü buruşturarak sarfettiği cümlelere kahkaha attım. seviyordu bizimki …

Onun bahçeye çıkması üzerine sergai’ye kaş göz işağreti yaptım ilk önce anlamasa da sonra o da odasına gitti rain’in yanına eğildim

‘’hey barışman için daha kaç kova atacağım kafama? ‘’
‘’ bin kova mark bin’’
evet zordu fakat imkansız değildi sinirle söylese bile söz ağızdan bir kere çıkardı ve bin kova atınca benimle barışacaktı…

Gelecek bölümden kesit…

 Bir haftada yavaş yavaş buzları eritmiştik. Artık kısa kısa muhabbetler kuruyorduk…

‘’891…892…893’’
mark’ın sesini duyunca kahkaha atmaya başladım kavga ettiğimiz ve bizim burada kalmaya karar verdiğimiz gece aralarında her ne olduysa mark kafasına bin kova düşürünce rain’in affedeceğini düşünüyor ki öylede oluyor rain mark’ı affetmişti hatta 500.kovada falan heralde ama bin kovayı görene kadar söylemeye niyeti yoktu ve her yer gül yaprağı olmuştu halının desenleri artık gözükmüyordu. Ve mark’ın halini gördükçe krizlere giriyordum. Çok şekerdi.

‘’900 rain hanım! Sadece 100 kova kaldı’’
mark karşısındaki rain’e bakıyordu john kahkaha attı

‘’ 100 kova kadı ama sende hücre kalmadı vura vura’’
john’la beşlik çaktık sonra yaptığım şeyi fark edip toparlandım. John gülümsedi

‘’affediyorsun  katrin hatta belki affetmişsindir bile…’’
ona döndüm ama bir şey diyemedim haklı olabilirmiydi?…

Tam o sırada zil çaldı gidip kapıyı açtım

Karşımda sarışın ve mavi gözlü bir kız vardı gerek saçları gerek yüzü olsun kendini farkettirecek türdendi. ama yüzündeki şeytani gülümseme onun bütün güzelliğinin üstüne çekilmiş bir perde gibiydi...sonra arkamdan sergai’nin sesini duydum

‘’amanda?’’

hedef ( kehanet serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin