2. BÖLÜM

13 4 19
                                    

Sandalyeye çıkıp bardakların arkasından şişemi almaya çalıştım. Tam alıcağım sıra abim denilen ayı şişemi alıp odasına gitti. Arkasından koşana kadar kapıyı kapatmış bile. Kapıyı resmen yumrukluyorum ama açmıyor tabiki.

"ABİİ! ŞİŞEMİ VER YA. O KADAR UĞRAŞTIM BEN ONU ALMAK İÇİN. YA ABİİ!"

"Boşa bağırıp durma baş belası şimdi komşular gelicek sonra siz uğraşıcaksınız"

"YA UF!" kapıya o sinirle Bi tekme attım ama var ya görmeniz lazımdı.

Ayağımı tutarak kapının önünde oturup ağlamaya başladığım zaman, sanırım insafa gelmişti ki kapısını açıp şişeyi bana uzattı.

"Tamam zırlama al. Yemedik şişeni!"

"Yiyemezsin zaten o cam salak! Onu bile bilmiyor! Allahım ben bunla aynı karından çıkmış olamam ya! "

"Alıyor musun almıyor musun?"

"İyi ver be!" şişemi hızla elinden çekip tek ayağımın üstünde zıplayarak odama gittim ve sırf ona inat olsun diye kapıyı çarparak kapattım.

Şişeyi masamın üstüne koydum ve kendimi yatağımın üstüne attım. Zaten ayağımın acısından şişeyi neden istediğimi de unutmuştum. Sahi ben ne için şişeyi almaya bu kadar uğraştım ki.

Aradan sanırım yarım saat geçmişti ki odamın kapısını birinin tıklattığını duydum. Uyuyor muydum ben? Yatakta oturur vaziyete geldikten sonra gözümü kaşıyarak etrafa bakmaya çalıştığımda abimi gördüm. NE!? Abimi mi gördüm ! Birkaç defa gözlerimi kırpıp ne olduğunu anlamaya çalışırken geldi yatağıma oturdu. Elindeki bardağı elime tutuşturdu. Ay canım ya bana çikolatalı süt getirmiş. Süt! Tabi ya! Şişeyi de süt koymak için almıştım. Hayret, demek ki arada Bi abim de iyi olabiliyormuş. Ama ona hala kızgınsın İlayda kendine gel! Suratsız Bi şekilde ona bakarken o şişmiş ayağıma bakıyordu. Sütü ne kadar içmek için çıldırsam da kenara koydum.

"Neden geldin abi?"

"Şişmiş..." Elindeki o an fark ettiğim kremleri kenara koydu, pijamamın paçasını biraz yukarı çekti, çorabımı çıkarttı. Ben şaşkın şaşkın naptığına bakarken o ustaca kremleri alıp birbirine karıştırdı ve ayağıma sürmeye başladı. İyice sürdükten sonra mesaj yaparak kremi yaydı. İnanın bana o kadar iyi geldi, o kadar rahatlattı ki gözlerim tekrar kapanmaya başladı. Hemen bıraktığım sütü aldım birkaç yudumda bitirdim ve hemen yatağa yattım. O Bi yandan masaj yapmaya devam ederken ben de anın keyfini çıkartıyodum. Sanırım uyuyorum. Uyumadan hemen önce abimin "O kapıya öyle vurulur mu salak. Bilmiyo musun vurunca canının yanıcağını. Şu ayağının haline bak, tı tı tı" dediğini duydum. Seviyordu beni, seviyor.

💧🧚

Sabah uyandığımda ayağım sanki dün vurmamışım gibi sağa sağlamdı. Hatta öyle ki ayağa kalkıp zıpladım gerçek mi diye.

Üstünü değiştirdim, çantalı aldım ve güzelce kahvaltımı yapıp okula gittim. İlk ders sarışın cadalozlaydı. Kitabı çıkarttım. Defter ve kalemlik de tamam. Günlük de ta-Günlük! Günlük yok! Bütün çantayı alt üst ettim ama günlük çantamda değildi. Kahretsin! Tabi ya! Dün yazdıktan sonra masamın üstünde kalmıştı. Eee, ne yapıcam ben şimdi. Bu cadaloza söylesem hayatta inanmaz. Neyse inansın inanmasın sırf onun yüzünden yalan söyleyemem.

Ders zili çalmış ve bizim eziyet saatimiz başlamıştı. 23 dakika! Koskoca 23 dakikadır bu kadının sesini dinliyorduk. Bi ara kafamı kaldırıp tek uyku halinde olan ben miyim diye baktığımda sınıfın yarısından fazlasının kafasını sıraya koyup uyuduğunu gördüm.

"İlayda! Etrafa bakman bittiyse dersle ilgilen!"

Ne!? Ne!? Bu kadın şaka mı ya!? Ya sınıfta resmen herkes uyuyo ve bu kadın kafasını kitaptan kaldırdığı ilk saniye beni mi gözetliyor!? Tam cevap vericekken Timur kolumu sıkıp, fısıldayarak sakin olmamı söyleyince sustum ve önüme döndüm. Timur... Ah Timur. Ne zaman sinirlensem, Bi şekilde beni saniyesinde sakinleştirmeyi başarıyordu. O olmasa bu zamana kadar ceza almadan duramazdım kesinlikle. İlkokuldan beri beni her zaman koruyup kollayan biri olmuştu. Benden iki yaş büyüktü ama aynı sınıftaydık. Evet evet aynı sınıftayız. Ben birinci sınıfa başlayınca o üçüncü sınıftaydı. Onlar ilkokuldan mezun olurken o kadar çok üzülmüş, o kadar çok ağlamıştım ki onsuz iki sene zehir gibi geçti. Ortaokula başladığımda o yedinci sınıfı okuyordu. Okulumuz iki binadan oluştuğu için 5 ve 6'ncı sınıfları bir binaya 7 ve 8'inci sınıfları diğer binaya yerleştirmişlerdi. Onlar büyük oldukları ve sınava hazırlandıkları için bahçeye daha yakın olan bizim bina idi. Neyse ben altıncı sınıfa gelince Timurun dersleri süperken birden okula gelmemeye başladı. Arada sırada geliyo fakat notlarını hala yüksek tutabiliyodu. Sebebini sorduğumda bana okuldan sıkıldığını söylemişti. Tabi o zamanlar ben de asıl niyetini anlamadığımdan yine üzülmüştüm. Fakat beyefendinin asıl niyeti ben 8'inci sınafa geçene kadar sınıfta kalmakmış. Tabi okula gelmeyince yok yazılıyorsunuz ve belli bir süre devamsızlık yapan öğrenciler notları nasıl olursa olsun sınıfta kalmış oluyor. Ben ilk duyduğumda çok duygulanmıştım. Ama şimdi şimdi iyi ki sınıfta kalmış ve benimle aynı sınıfta diye dua ediyorum. Yoksa kesinlikle kafayı yerdim.

Ben eski düşüncelere dalmışken meğersem ikinci derse çoktan girmişler. Tabi ben mazilerden yeni çıktığım için ben daha yeni farkına varıyodum. Dersin son 10 dakikası kaldığında bizim sarışın cadaloz günlüğümü getirmemi istedi. Kontrol edicekmiş. Ayağa kalktım sarışın cadaloza bakıp olanları söyliycekken Timur bir anda düştü sıradan. Daha doğrusu kendini attı. Kendini atınca kafası yanımızdaki sıranın demirine çarptı.

Bu çocuk tam Bi manyak!

Bütün sınıfın odak noktası olmuştu. Ve teneffüs zili çalınca başına buz tutma bahanesiyle beni sınıftan çıkartarak bahçeye götürdü. Ben olanları daha yeni yeni algılarken Timur'a baktığım an göz göze geldik. Sıkıca sarıldım. Ya ben bu çocuğu çok seviyorum ya, iyi ki böyle Bir abim, böyle bir arkadaşım var.

Son ders zili çalıp eve gittiğimde mahallenin başından bile duyulacak yükseklikte sesler geliyordu. Koşar adım merdivenleri çıktım. Kapı açıktı. İçeri girdiğimde abim ve babamın kavga ettiğini gördüm. Ben ne olduğunu çözmeye çalışırken birden abim burnumun dibinde bitivermişti.

"SEN SÖYLEDİN DİMİ LAN! ULAN KARDEŞ BİLDİK ÖZELİMİZİ PAYLAŞTIK BİZ SENLE BE! BÖYLE KALLEŞLİK YAPACAĞINI BİLSEYDİK BAŞTAN SÖYLEMEZDİK! AL YAPTIĞIN ŞEYE İYİ BAK! BAK DA GURURLAN GERİZEKALI! SENİN O İKİ GRAMLIK KUŞ BEYNİNE GÜVENİP YARI YOLDA KALIŞIMA BAK DA GURURLAN! BU SAATTEN SONRA NE SEN, NE DE BU ŞEREFSİZ BABAN İKİNİZ DE YÜZÜMÜ GÖRMİYCEKSİNİZ! ANNEME DE BAKARIM SEVDİĞİME DE! SİZİN HİÇBİR BOKUNUZA İHTİYACIM YOK BENİM! BU DA BANA YAPTIĞIN KALLEŞLİĞİN CEZASI OLSUN!"

Bana attığı tokatı acısı gözlerimi dolduruyodu. Ben bişey anlatmadım ki... Bu sabah erkenden çıkmıştı. Cansu ablayla buluşucaklardı. Tabi ya. Babam Bi şekilde Cansu ablayı öğrenmiş olmalı. Ama bunu benden öğrenmedi ki. Hem ben söz vermiştim. Ben söz verdiğimde beni öldürseler söylemem bilmiyor mu bunu. Ben hala salonun kapısında dururken dış kapı çok sert bir şekilde kapandı. Kapı... Abim... Annem... Gitmişlerdi... Ama ne ara... Daha akşam yemeği yiyicektik? Sonra televizyon izleyip abimle kumanda kavgası yapıcaktım... Ciddi değillerdir. Birkaç saat sonra geri dönerler...

SIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin