yirmi dört

2.9K 231 35
                                    

"Niye geldin?"

Dakikalardır yatağımın üstünde ölü misali yatıyordum. Sırf Arıkan odaya girdi diye yapıyordum bunu. Beklemiştim bir şey söylemesini ama söylememişti. O yüzden en sonunda dayanamayıp konuşmuştum.

Gözlerimi aralayıp ona baktım. Üstündeki eşofman altı ve tişörtüyle yanımda uzanıyordu. O tavana bakmaya devam ederken ona doğru döndürdüm vücudumu.

"Barın'la neden ayrıldın, Alkım?"

"Gece gece?"

Sorusuna değilde sorduğu saate takılmıştım açıkcası. Başka işi gücü mü yoktu? Gitsin film izlesin, daha yararlı olur.

"Neden ayrıldın?"

Başını bana doğru çevirip yüzüme doğru bakmaya başladı. Bakışlarındaki "bu gece bunu öğreneceğim" kararlılığına istinaden çenesine bakmaya başladım. Aklımdan Barın'a ayrılma bahanesi olarak söylediğim şeyi geçiriyordum.

"Biz birbirimize göre değiliz, Barın!"

Ayrılırken söylediğim bu değildi.

"Ayrı dünyaların insanlarıyız!"

Bu da değildi. Biz gayette aynı dünyaların insanlarıydık.

"Eskisi kadar bana değer vermiyorsun...!"

Hayır, hep aynı değeri vermişti. Bir günden bir güne o değer değişmemişti. Arttığı çok zaman olmuştu ama azaldığı neredeyse hiç.

"Ben Arıkan'la evleniyorum, Barın!"

Kafede karşımda otururken yüzüne karşı kurmuştum bu cümleyi. İlk başta durmuştu, hiçbir tepki vermemişti. Ardından ise... O gülmeye başlamıştı. "Arıkan ve sen..." deyip kahkahasının volümünü yükseltmişti. Buna bütün benliğiyle inandığı tek gün vardı. O da nikah masasında zorla Arıkan'ın dudaklarına gömüldüğüm gündü. Gitsin diye yapmıştım, Barın gitsin diye...

Eğitimi için gitmesi gerekiyordu. Peşinden gidemezdim çünkü onun geleceğinde yer alabilecek durumda değildim.

İç çekip konuyu alaya alan bir ifadeyle baktım, Arıkan'a. Yüzümü inceleyen gözleri saniyesinde bakışlarımla kesişmişti.

"Çünkü seninle evlenecektim, Arıkan."

"Doğruyu söyle." der gibi bana baktığında inanması için göz temasını kesmedim. Ama ne var ki o buna inanmamıştı...

Başını tavana geri çevireceği esnada elimi kaldırıp yanağına sardım. Yüzümü yüzüne yaklaştırarak dudaklarımı bir anlığına dudaklarına bastırmıştım.

"Gerçekten önemli bir sebebi yok, Arıkan."

Yaptığım şeye afallamaktan ziyade sözlerimden sonra doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için bakmıştı, gözlerime. Sonra ne gördü bilmem. Ona doğru eğilen beni geri yatırıp yavaşça yüzünü bana doğru eğdi. Yatakta doğrulmuş, yaptığı bu hareketle onu geri itmedim. Aksine dudaklarını dudaklarımla buluşturmasına izin verdim.

Fazlasını istediğimi belli etmek için elimi saçlarına attım. Üstüme çıktığında ise ellerimi boynuna sarıp onu kendime daha çok çektim.

Siktir et aşkı, Alkım.

Biriyle sevişmekten daha güzel ne var şu hayatta?

Nafaka | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin