Onbirinci

544 34 2
                                    

Eda'dan

Gökyüzüne bakıp yıldızların ne kadar parlak olduğunu düşündüğüm saate Nur'dan mesaj gelmişti. Bu kızla konuşmak bana iyi geliyordu.
Acele ile telefonuma baktım.

Nur: Gökteki yıldızlar bile senin kadar parlak değil.

Hızlıca etrafıma baktım. Beni izliyor olabilirdi. Annemin ağlama sesini duymamak için bahçeye çıkmıştım. Gidip ona destek olmak yerine bir korkak gibi kaçmıştım. Dayanamıyordum artık bağırtıya.

Eda: Beni mi izliyorsun?

Nur: Canım dondurma çekmişti. O yüzden markete gitmiştim gelirken seni gördüm ve gözüm daldı işte.

Eda: Yanıma gelir misin?

Nur: Elimde senin en sevdiğin dondurmadan var. Yanına gelip bunu sana vereceğim. Ama sakın yüzüme bakma.

Eda: Anlaşıldı.
 
Çalılıkların ordan hışırtı sesleri ile birlikte kapşonlusunu yüzüne kadar çekmiş biri geliyordu. Onu incelemeye başladım. Bir elinde dondurma diğer eli ile de kapşonlusunu tutuyordu. Uzun ince bacakları vardı. Fiziği hoştu. Yanıma hızlıca geldi ve elime dondurmayı sıkıştırdı.

Benden biraz ileri olacak şekilde yanıma oturdu. Sırtı bana dönüktü ama yanımdaydı.

"Selam" dedim.

Telefonuma bildirim geldi.

Nur: Selam güzelim.

Dondurmayı açarken "Neden gizleniyorsun?" dedim.

Önüne eğilip telefonu ile mesaj yazmaya başladı.

Nur: Bunları konuşmuştuk. Hadi dondurmayı erimeden ye.

Dondurmamdan bir ısırık aldım ve gökyüzüne çevirdim başımı.

"Sende ye dondurma" dedim.

Nur: Ben yedim bebeğim sen yemeye devam et.

Yazmıştı. Dondurmamı yedim ve omzuna dokundum.

Ürkmüştü. Yavaşça beline kollarımı sardım ve kafamı boynuna gömdüm. Sarılmamı beklemiyordu. Ellerini önünde birleştirmiş parmakları ile oynuyordu. Göz yaşlarım akmaya başladı. Boynunu ıslatmış olmalıyım ki aniden hızlıca döndü ve belime sarıldı. Saçlarımı okşamaya başladı.

Daha sıkı sarıldım belime. Kulağıma yaklaşıp:

"Şşş" dedi.

Saçlarımı okşuyordu. O da ağlamış olmalı ki göz yaşları omzumu ıslanmıştı.

Zorla gülümsedim ve "Sen ağlama aptal kız" dedim.

Çok kısık bir şekilde "Sen ağlarsan bende ağlarım" dedi.

Tek elimle göz yaşlarımı sildim ve boynunu kokladım. Yumuşak tatlı bir kokusu vardı. Saçlarından yayılan o çilek kokusu çok hoşuma gitmişti.

"Ağlamıyorum artık sende ağlama" dedim. Burnumu çekerken.

Başını onaylar bir şekilde salladı. Yavaşça geri çekildi ve uzaklaştı. O gidince sanki boşluğa düşmüş gibi oldum.

Çimlerin üzerine uzandım ve onun kokusunu tekrar hissetmeye çalıştım.

Sarı Papatyam [GxG ~Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin