N

176 13 8
                                    

DİKKAT
Bu bölümde kendine zarar verme eylemi bulunmaktadır.

Kapının önünde dikilmiş ve bir elinde içki bulunan adama baktım. Lütfen vurma lütfen vurma.

Tanrı tarafından benim yalvarışlarım duymuşçasına sertçe beni iterek içeriye girdi ve az önce Denki ile oturduğumuz koltuğa yöneldi. "Seni işe yaramaz bok parçası ne ananın a*ına açmıyorsun lan kapıyı. İlla gel baba beni döv diyorsun dövünce de ben kabahatli oluyorum anasını sattığım." Bu cümlenin ağırlığı ile yavaşça odama yöneldim. Pek çok kişiye göre küfür olan sözler benim gerçeklerimdi. İşte tamda bu yüzden ölmek istiyordum ya zaten.

Ettiği hakaretleri duymamak ve can güvenliğimi korumak için odama çıktım. Kendimi yatağa atarak benim için rutin haline gelmiş göz yaşlarımın yastığa süzülmesine izin verdim. Telefonumdan sürekli yükselen mesaj seslerini aldırmadan sakinleşmeye çalışıyordum. Biran önce telefonumu uçak mooduna alarak ses çıkarmasını engelledim. Çünkü sesleri duyarak kontrole gelebilir ve tüm dualarımı boşa çıkartabilirdi. Yataktan kalkarak elimi yüzümü yıkadım ve kulaklıklarımı taktım. Sıra kumaşları aramaya gelmişti. Ahh neredeydi bu kumaşlar çekmeceme koyduğuma eminim... Hah buldum!

Uzun uğraşlar sonucu bulduğum kumaşları yatağımın üzerine koyarak bu seferde kitaplığımı kenara çektim. Kitaplığı çekince karşıma çıkan manzarayı hem bir yandan seviyor hem de acı içinde bakıyordum duvara. Ne zaman sinirlensem, üzülsem ya da herhangi bir olumsuz duyguya kapılsam bu duvar arkadaşlık ediyordu bana. Boyası soyulmuş, bazı yerleri çatlak bazı yerlerinin ise betonu iyice kırılmıştı. Gerçekten ben mi yapmıştım bu kadar çatlağı? Bu düşüncelerle elimi uzatarak yeni oluştuğunu fark ettiğim yerlerde gezdirdim parmaklarımı. Derince iç çekerek yatağıma döndüğümde sıradaki şarkı başlamıştı bile. Kumaş parçalarını iyice kızarmış yada kabuklanmış eklemlerime sararken bir yandan da göz yaşlarıma söyleniyordum. Daha yeni yüzümü yıkamıştım neden durmuyorlardı ki?

Kumaşları elime bağlamayı bitirdiğimde duvara dönerek olağanca gücümle yumruk attım sonra bir daha bir daha bir daha...

Gözlerimi açtığımda yerde yatarken buldum kendimi. Yavaşça doğrulmaya çalışırken ellerimin acısından dolayı onları es geçerek bacaklarınla doğrulmayı denedim. İşte yine olmuştu. Kendimi kaybettiğim için bayılana kadar duvarı yumruklamıştım ve bunun cezasını çeken yine ellerim olmuştu. Başka ne olabilirdi ki zaten? İyi ki duvar kalın diye düşünerek kendimi yatağa attım. Ellerimi havaya kaldırarak bakındığımda kumaşların biraz daha koyulaştığını fark etmemi sağlayan dışardan gelen sokak lambasının ışığıydı. Şuan mı çıkarsam kumaşları yoksa daha sonra mı bilemiyordum çünkü eklemlerimdeki kanın kuruyup kurumadığını tam kestiremiyordum. Her türlü şuan çıkartmamın daha iyi olacağına kanaat getirerek doğruldum ve odamdaki tuvalete girdim.

Dudaklarımı dişleyerek kumaşları açtığımda kanın tam kurumadığını anladım. Soğuk suyun içindeki ellerime bir süre boş boş baktıktan sonra musluğu kapatarak yatağıma geri döndüm. Hâlâ daha dışarısı karanlıktı. Sahi saat kaçtı? Saate bakmak için telefonumu elime aldığımda saat ikiye yaklaşıyordu. Telefona boş boş baktığımı fark ettiğimde aklıma Denki gelmişti. Telefonumu uçak moodundan çıkartarak mesajların sırayla akmasını izledim. Denki dışında hiç kimse mesaj atmamıştı ki o da belli bir yerden sonra doğal olarak yazmayı bırakmıştı. Yani doğaldı değil mi her ne kadar evden kovulmuş ve onu kovan kişiye ulaşamamış olsa da mesajları kesmesi doğal olmalıydı nede olsa mesaj attığı kişi benim gibi gereksiz bir bok parçasından başka bir şey değildi.

Telefonumu tamamen kapatmaya çalışırken yanlışlıkla yeniden başlatmıştım. Ekran tekrardan geldiğinde kapatırım diye düşünüyordum ki bir mesaj geldiğini fark ettim. Hem de Chiyuki diye birinden. Tam o kim lan diye düşünürdüm ki aklıma bu ismin bakugo ya koyduğumuz isim olduğu geldi. Ne nasıl yani mesaj mı atmıştı? Hem de bana? Hayır seni salak sen olduğunu bilse yazar mı sadece sahte hesabına yazdı. SANA DEĞİL.

İçimdeki minik buruklukla birlikte mesaj bildiriminde tıkladım.

Chiyuki :

Ne yani sadece Wuhu mu yazmak istedin?

Ne demeliydim? Belki de Evet yazmalıyım yazsam da beni engellemeyeceği ne malumdu. Offf Denki senin yapacağın işe tüküreyim diyeceğim diyemiyorum çünkü işe yaradı. Zaten mesajı saat sekizde atmış hâlâ uyanık mıdır ki? En sonunda ona karşı samimi ve yalan olmayan bir cevap vermeye karar vererek klavyeden yazmaya başladım.

~~~~~~~

Yeni bölümü yazabildim sonunda.

Bölüm nasıldı bir tık içime sinmedi cümleler havada kalmış gibi hissediyorum.

Bu arada lütfen burada okuduğunuz eylemleri gerçek hayatta yapmayın. Çünkü burada yazdığımdan çok daha acıtıcı ve kötü sonuçları olabilir. Sizleri seviyorum.

Sweater WeatherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin