süper dadı

1.4K 96 296
                                    


Yazarın Ağzından

Görmeye hiç alışık olmadığı bir evin önünde durdu genç adam. Titreyen eli, zile basmaya yeltense de bu girişimi sadece yeltenmekle kalıyordu. Bu heyecanın sebeplerinden biri, Aybike'yi bir aydır hiç görmeyişiydi. Daha yaz tatilinin ilk haftasından yokluğunu hissetmeye başlamıştı. Fakat buna anlam veremediği için bir süre saçma sapan şeylerle oyalayarak kandırmıştı kendini. İkinci hafta ise kızı özlediğini kendine bile fark ettirmeden kabullenmişti ve ona ulaşmaya çalışmıştı. Kaç çağrısı cevapsız kalmıştı sayamamıştı bile. Son iki hafta boyunca da Doruk'un yardımıyla Aybikelerin taşındığı evin adresini bulmaya çalışmış ve nihayet başarmıştı.

Evet, Doruk sayesinde Aybikelerin şu anda kaldıkları evi öğrenip kapılarına gelmişti. Ama Aybike'nin gözünde, gelmesi için geçerli hiçbir sebebinin olmadığın da gayet farkındaydı. Sebebi bırak, bir bahanesi bile yoktu. Tedirginliğin yarattığı heyecanın bir diğer sebebi de buydu işte.

Bir bahane bulmasının gerektiğinin farkına vararak çaresizce beyin fırtınası yapmaya başladı. "Aybik n'aber. Hiç ben de geçerken uğradım." Dediğinin saçmalığını idrak edince "Geçerken uğradım ne geri zekâlı! Entrikalar kralına yakışıyor mu bu?"

"Aybik selam! Oğulcan'a bakmıştım da evde mi? Halletmemiz gereken bir mevzu var da." Başta çok aklına yatmış olsa da Oğulcan'ın evde olma ihtimali onu başka bir çıkmaza sürükleyeceği için bundan da vazgeçti.

Tam yeni bir bahane üretmek üzereydi ki içerden duymazdan gelmenin imkânsız olduğu bir cam kırılma sesi gelmişti. Bu sesle Berk, herhangi bir tepki için merakla kulaklarına dört açtı. Sireni andıran ağlama seslerine eşlik eden, nerede duysa tanıyacağı Aybike'nin yeter diye bağırması onun endişelenmesi için yeterli olmuştu.

"Aybike iyi misin? Hadi aç kapıyı!" bağırdı zile art arda basarak. Yüreği ağzına gelmiş bir şekilde kapının açılmasını bekliyordu.

Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla daha da sinirlenen Aybike yeri inleten adımlarıyla kapıyı açtı. Karşısında Berk'i görmeyi hiç beklemiyordu. Her zamanki gördüğü rüyalardan birinde olduğunu düşündü.

İkisi de yoğun duygular içerisindeydi, ta ki birbirlerini görene kadar... Ne Aybike'nin öfkesinden, ne de Berk'in endişesinden eser kalmıştı. Aralarında sözleşilmiş bir sessizlik vardı sanki... İkisi de sadece şu andaydılar ama bi' o kadar da değildiler. Birbirlerini sadece bir aydır görmemişlerdi fakat sanki o bir ayı yüz kere yaşamış gibilerdi. Berk çektiği hasretin acısını çıkarmak istercesine kızı inceliyordu. Kabarmış bukleleri, ay beyazı teni, çatılan kaşlarının gevşeyişi, ela gözleri... Her şeyiyle çok güzeldi. Üstündeki yıldızlı pijamasıyla bile. Açıkçası kızı okul forması dışında bir şeyle görmeye pek alışık değildi. Bir kere partide bir kere de kermeste görmüştü. Ama şu pijamalı hâlini bire koyardı. Gözüne çok tatlı gelmişti.

Aybike de Berk'ten farksız değildi. Sanki çocuğu bir daha göremeyecekmiş gibi inceliyordu. Okul zamanı özenle taradığı saçları şimdi dağınık bir hâldeydi. Bu hâli kızın gözüne daha çekici gelmişti. Yazın etkisiyle çilleri daha da belli oluyordu ve kız onlara dokunmamak için kendini zor tutuyordu. Son olarak gözlerini Berk'in gözlerine çıkarmıştı. Berk sanki Aybike'nin içini görebiliyormuş gibi bakıyordu ve Aybike bu güzel bakışlara dayanamıyordu.

Bu ânı içerden gelen ağlama sesi bozmuştu.

Aybike artık çıldırmak üzereydi. Sinirle saçlarını yolmaya başladı. Berk, kızın bu hareketinden hiç hoşlanmamıştı ama bir şey de dememişti.

zıt kutuplar | aybike & berkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin