"S-sen delirmişsin!" Shuichi gözleri titrerken karşısında kanlar içinde duran bedene bakıyordu korkuyla.
Kokichi her tarafına bulaşmış kanı parmaklarına bulaştırdı. Onları dudaklarına götürüp yaladı. İğrenç kahkahaları Shıichi'nin kulaklarında çınlarken geriye doğru adımladı ve sırtını duvara dayayıp ellerini saçlarına geçirdi. "K-kes şunu!"
Kokichi dizleri üzerine düştü. "Sen aptalın tekisin! Bu bir yalandı! Nasıl öldüğümü zannedersin!"
Shuichi kafasını kaldırdı. "Bana neden zarar vermeyi bu kadar seviyorsun? Senin.. öldüğünü sandım." Sesi titredi. Kokichi gülümsedi. "Ne?! Sana zarar vermeyi asla istemem."
Shuichi gözlerini yere indirdi. "Yalan söylüyorsun." Kokichi ona adımladı. "Yalan söylemiyorum, duymak istediklerini söylüyorum. Kim gerçekleri öğrenmek ister ki? Duymak istediklerin varken. Ama evet, haklısın. Seni böyle görmek eğlenceli. O yüzden yapıyorum."
Shuichi korkuyla başını kaldırdı. Kokichi ona daha da yaklaşıyordu. "U-uzaklaş benden!" Kokichi kıkırdadı ve geriye bir adım attı. "Gerçekleri duymak küçük kalbini incitmiş gibi görünüyor Shumai. Ne yapacağımı düşündün?"
Shuichi kulaklarını kapatıp kendini yere bastırdı. "Hep aynı hataları tekrarlıyorsun."
"Umrumda değil." Kokichinin kıkırdamaları tekrardan nefret ettiği kahkahalara dönüşürken kulaklarına daha fazla baskı yapıp mırıldandı. "Artık çok geç."
Kokichi kahkahalarının arasında durup merakla ona baktı. "Ne içi-"
Aniden güçlü bir ses kulak zarlarını patlatacakmışçasına acıtırken kulaklarını hızla kapatıp yere çöktü. Tüm kütüphane beyaz göz alıcı bir ışığa boğulurken gözlerini yumdu sıkıca.
Bir süre tepki vermeden durdu öylece. Sessizlik oldu. Sonsuz bir sessizlik. Gözlerini titrek bir şekilde açtı. Karşısında biri dikiliyordu. Kafasını kaldırdı.
"..."
"Sen- Ne-"
