• 20

250 37 57
                                    

İçindekiler ile savaşmak çoğu zaman zordu Jimin için, aklındaki düşünceler susmak bilmiyordu bir türlü. Yine de oldukça iyi idare etmişti. Üstelik her şey kardeşi içindi. Onun için her şeyi yapabileceğini biliyordu. Üzülmemesi, rahat ve mutlu yaşaması için elinden geleni yapmıştı. Gerektiğinde uyumamış, iyileşmesi için sabaha kadar ateşini ölçmüştü. Asla da pişman yahut şikayetçi değildi, biliyordu güzeli için değerdi. 

Ailesini suçlamamıştı, aslında suçlamamaya çalışmıştı. Tabi bazı zamanlarda bunu başaramamıştı. Onlar yüzünden yaşadıkları kolay değildi, bir de bıraktıkları travmalar vardı.

Anne ve babalarının çok tatlı bir ilişkileri vardı aslında fakat bu ikizler doğduktan sonra ilişkileri kötüleşmeye başlamıştı. Sürekli kavga eder duruma gelmişlerdi. Babası özel günlerde dışarı çıkmak isterken annesi reddediyordu. Bu kavgaları nefret söylemleri 11 yaşlarına kadar devam etmişti ve sonunda ikisi de dünyanın bir ucuna gitmişlerdi ayrı ayrı, çocuklarını bırakarak. Jimin o zaman kendine söz vermişti, kardeşini ne olursa olsun koruyacak ve zarara uğramasına izin vermeyecekti. 

Ondandır Jimin ilişkilere hep uzak bakmış ve anne babasının ilişkilerinden dolayı kendisi adım atmamıştı hiçbir zaman. Şimdiyse kafasını karıştıran bir çocuk vardı ve onu üzmekten, onunla olduğunda aynı şeyleri yaşamaktan ölesiye korkuyordu.

Jin'in kabul etmesi ile uyuyan kardeşine göz atmış ve üstünü örterek çıkmıştı odadan. Jin geldiğine dair mesaj atmıştı bile, minnettardı arkadaşına. Sorgulamadan yanındaydı çünkü her anında. Ağlamamak için gözlerini kapadı ve yumruklarını sıktı, ardından kapüşonlusunu düzelterek ve gülümseyerek çıkmıştı, sevmemişti güçsüz yanını başkalarına göstermeyi hiçbir zaman. 

Bunca yıllık arkadaşı fakrındaydı ama.

Selamlaşarak arabaya bindiler ve Namjoon'un barına gittiler. Sakin bir yerdi. Kafe-bar da denilebilirdi. Yüksek ses yoktu, kavga yoktu, açık seks yapanlar yoktu. Kafa dinlemelikti.

Tam olarak buna ihtiyaçları vardı aslında.

Jin arabayı park ettiğinde indiler ve Jimin hemen Jin'in koluna girerek omzuna yaslandı. Bu saatte sorgulamadan gelmesi asla unutamayacağı bir incelikti.

İçerideki slow şarkı bile anlık huzur vermişti. Jin hala konuşmamıştı, Jimin'in konuşacağını biliyordu. Her şeyi anlatmasa bile içini rahatlatacak kadar konuşurdu, biliyordu. Hemen ileride Namjoon'u görünce selam verdiler. Kısa bir sohbetin ardından vıp bölüme geçtiler. En azından rahatsız edilmeyeceklerdi. İkisi de hafif bir şeyler ve birkaç atıştırmalık sipariş ettiler.

-Jungkook ile nasıl gidiyor?

Anlatamayacağını biliyordu, yine de kafa dağıtmak istemişti.

-Oldukça iyi. O kadar mükemmel biri ki. İçime sokmak ve orada saklamak istiyorum onu. Seksi hallerinden söz etmek bile istemiyorum. 

Kıkırdadı Jimin, Jin'in bu hallerine.

-İnanamıyorum, aseksüel sanıyordum seni hyung. Birtek kendine aşıktın. Etrafındakilere elbette değer veriyordun ama biriyle ilişki içinde olman çok uçuk geliyordu.

Kahkaha attı ikisi de. Jin, Jimin güldüğü için mutluydu.

-Ama ne yapayım. kendimi seviyordum hem bu biraz da duvar gibiydi diğerlerine karşı. 

Jimin'in gülmesi durgunlaşmıştı, biliyordu bu duyguyu.

-Ailemin bıraktığı izler silinmiyor hyung. Özgürleşemiyorum sanki. Eskiler esir tutuyor beni. 

Soju şişesini açtı ve önündeki minik bardaklara döktü. Fondiplediler ardından. 

-Biriyle ilişki kurmaya korkuyorum. Sevdiğim insanları üzmek en nefret ettiğim şeylerden biri ve ruh eşim olacak kişiyi üzebilecek olmam düşüncesi çok geriyor.

-Jimin, bak tatlım. Bunu ilişkiye başlamadan bilemezsin. Taehyung'u seviyorsun değil mi?

-Ne hayır! Öyle bakma. Sadece etkiliyor beni. Gülüşünü bir ömür izleyebilirim sanki. Sesini sıkılmadan dinlerim, en sevdiğim şarkı olur. Bakışlarında kaybolabilirmişim gibi hissediyorum kimi zaman. Yani kısacası sevmiyorum sadece etkileniyorum.

Konuşurken bardakları doldurdu. O sırada Jin'in gülmek üzere olduğu görmedi ve fondipledi tekrardan. 

-Aynen kardeşim, sadece etkileniyorsun.

Jimin göz devirdi. Çalan telefon ile ortam bozuldu. Chaeyoung arıyordu.

-J-Jimin. Neredesin? *hıck* Bıraktın mı sende beni?

Jimin endişeyle kalktı yerinden. Öyle ki oturduğu sandalye devrildi.

-Hayır, güzelim. O nasıl laf öyle. Jin ile birlikteydim. 

-L-lütfen g-gel.

Jimin koşarak çıkmıştı ve arabaya binmişti. Jinde ardından binmiş ve eve sürmüştü. O sırada Jennie, Lisa ve Taehyung ikilinin acele eden hallerini görmüşlerdi.

***

Augat821
40323

buraya neredeyse sdc bu kitap için giriyorum haliyle bolca yorum ve oy görmek istiyorum 
sizden ricam lütfen bol bol yorum yapın ki düşüncelerinizi öğreneyim ve de oylayınız.

Bu bölüm için sınır denemesi yapalım
25 oy 51 yorum

günleriniz umrm çokça güzel geçiyordur

BloggersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin