arkadaşlar zaten yazmaya çok vakit ayıramıyorken yazdığımda da bolca yorum görmek istiyorum su an kitle zaten küçük ama okuyanlar lütfen hayalet okuyucu olmasın bende ona göre gidişatı şekillendirebileyim
***
Jimin barda yaşanan o 'öpüşmeden' sonra kafası daha da karışmış halde dönmüştü eve ve kardeşini yatırdıktan sonra da uyuyamamıştı. Düşünmekten delirecekti artık. Bir sağa bir sola dönmekten sabahı etmiş ve güneş kendini gösterirken arkadaşı Jin'i de uykusundan ederek kafa dinlemeye her zaman gittikleri ormana sürüklemişti onu.
İkisinden birinin kafası ne zaman düşünmekten kopacak olsa buraya gelirlerdi. Kimsenin de bilmediği unutulmuş bu yer, onların safe place dedikleri yerdi. Seokjin bir kere bile sorgulamadan onunla gelmişti yine buraya. Keza Jimin de Jin ne zaman istese asla sorgulamaz gelirdi.
İkisi öylesine bağlıydı birbirine. Yine en güvendikleri de birbiriydi.
-Jimin hadi anlat, ne oldu dun gece?
-Dün gece-
Saçlarını biraz dağıttı ve zaman tanıdı kendine cümlesini toparlamak için.
-Taehyung beni öptü.
Pat diye söylediği şeyi Jin algılayamadı bir an.
-Ne?
-Oradaydı ve kafası uçmuştu. Beni gördüğünde yanıma geldi. Bir süre baktı öyle sonrasında, sonrasında öptü işte. Sikeyim ya ben ondan uzaklaşma peşindeyken yaptığı şeye bak. Niye böyle oluyor anlamıyorum.
Jin omzunu pat patladı ve kendine çekerek omzuna yatırdı arkadaşını. Gözlerindeki yorgunluk içini acıtmıştı. Muhtemelen uyumamış ve bütün gece bunu kafasına takmıştı, her zamanki gibi.
-Kaçmasana oğlum çocuktan. Senden hoşlandığını daha ne kadar belli edebilir? Boş değilsin sende. Deneyin.
-öyle demekle olmuyor işte. İlerlemedi ve ayrıldık diyelim. O nasıl hisseder? Ben nasıl hissederim. Lanet olası travmalarım yüzünden onu nasıl harcayabilirim. Onun da canını yakamam.
Jimin'in her söylediği kalbine saplanmıştı resmen Jin'in. Bu denli detaylı düşünmesi her ne kadar doğru olsa da yorucu olması da bir gerçekti.
-Jimin, belki de sana iyi gelecek kişi o. İyileştirecek belki seni. ve sende ona iyi geleceksin eminim.
-Hiçbir şey bildiğim yok hyung. Kafayı yiyeceğim artık. Seni sürekli bu konu hakkında çağırmakta istemiyorum ama-
-Saçmalama, döverim bak seni.
Jimin kıkırdadı. Jindi işte o, her daim güldürebilirdi kendisini.
***
İkili akşama da oldukları yerden ayrılmamış ve kafa dağıtmak amaçlı havadan sudan olabildiğince her şeyden konuşmuşlardı. Jin sevgilisine ufak bir not bıraktığı için de merak edilmeyeceklerdi, rahatlardı bu yüzden. Güneş doğarken geldikleri yerden güneş batarken ayrılmışlardı. Arabaya bindiklerinde açtı telefonu ve gruptan onlarca mesajla karşılaştı. Göz ucuyla baktı mesajlara ve yine öylesine konuştuklarını fark edince çıktı. Taehyungtan mesaj var mı diye de bakmıştı istemsiz. Yoktu.
Ne olacaktı ki? Öpücüğü hatırlamadığına emindi.
Jin arabayı park ettiğinde geldiklerinde teşekkür etmiş ve inmişti. Eve sessizce girdiğinde kardeşini aradı gözü. Bir anda göremeyince çini korku kaplamıştı. Ta ki kafasına yastık yiyene kadar.
-Neredesin sen bütün gün???
***
#minv 2 yeee
diğer bölüm artık okula gidecekler yeto
jiminin kafası her bulandığında jin'i çağırması mükemmeller
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloggers
Fanfiction-chaelisa x minv texting- Duygularından kaçmak ya da onu nefret sanmak bir kurtuluş muydu?