7. BÖLÜM

288 21 4
                                    

Amudakalkanpandanın Ağzından:

Anaokulundayken bazı etkinlik saatleri vardı. Boyama yapma, el işi, çay saati, oyun saati vs.

Bunların arasında beni en çok sıkan şey çay saatiydi.

Bize evden getirdiğimiz bardaklara çay koyarlardı. Beni bardağımın üzerinde kedi resmi vardı. Nedensiz bir şekilde kedileri çok seviyorum.

Bardaklarımıza çay koyduktan sonra hepimizin önünde bir tabak kurabiye koyarlardı. Bizde o kurabiyeleri çaya bandırıp yerdik. Tadı bir boka benzemezdi ama o zaman hoşuma gidiyordu.

Bir gün kurabiyelerimizi çaya bandırıp yerken, yanımda oturan sınıf arkadaşım Açelya'nın kurabiyesi kırılıp çayın içine düştü (evlat acısından beter).

Manyak gibi ağlamaya başladı.

Öğretmen ablaya baktım masaya oturmuş sevgilisiyle gülüşüyor. Açelya'yı görmedi, hiçbirimizi fark etmiyordu bile.

Bende olaya müdahale etme ihtiyacı hissettim (çünkü panda olmak bunu gerektirir).

Kızın ağlaması sanki beynime matkapla girişiyorlarmış hissi vermişti.

Kalkıp, düşünün ben PandaTeam olarak üşengeçlikte master yapmış biri olarak, kalkıp çayının içine düşen kurabiye parçasını çıkartıp tabağın kenarına koydum. Yine zehir gibiyim...

Sonra peçeteyle Açelya'nın gözyaşlarını silip sarıldım. Oda bana sarılıp yanağımdan öptü.

Ben o günden sonra Açelya'nın kahraman Pandası olmuştum.

Çay saatinden sonra velilerimiz bizi almaya geldiler. Açelya'yı annesi almaya gelmişti, giderken de bana el sallamıştı.

Annemle babam çalıştığı için beni dedem almaya gelirdi. Sürekli kahvehanede olduğu için bazı günler beni almayı unutuyordu.

O gün yine unutmuş saat 6'ya kadar gelmesini beklemiştim.

Ertesi gün okulda yine çay saati zamanında Açelya'ya evlenme teklif etmiştim. Çünkü bu kadar flört dönemini yeterli görmüştüm.

Teklifime sevinip gülümsemiş ve benden düşünmek için zaman istemişti.

Açelya'nın Ağzından:

Anaokulunda çay saatinde evden getirdiğimiz bardaklara çay koyar yanında da kurabiye yerdik.

Bir gün kurabiyelerimizi çaya bandırıp yerken kurabiyemin bir parçasını çaya düşürdüm, evladımı kaybetmişçesine ağlamaya başladım. Atilla da yanımda oturuyordu. Ben biraz daha manyak gibi ağlarken Atilla daha fazla dayanamayıp olaya bir pandaymışçasına müdahale etti.

Çay kaşığıyla çayın içine düşen kurabiye parçasını çıkartıp tabağın kenarına koydu -Bu nasıl bir yetenektir. Nısıl olurda binim aklıma gilmiz s.s.-

Sonra peçeteyle gözyaşlarımı sildi ve sarıldı, bende ona sarılıp o panda yanaklarından öptüm.

O günden beri Atilla benim Panda kahramanım oldu.

Ertesi gün yine çay saatinde Atilla bir panda edasıyla evlenme teklifi etti.

Teklifine gülümseyip düşünmek için zaman istemiştim, elbette naz yapıyordum. O da üşengeçliğinden bir daha teklif etmedi.

Şimdi yeniden teklif edebilirsin hani Panda Bey...

-Anasınıfında evlilik teklifi alıp düşünmek için zaman isteyen kızlarımıza ve evlenme teklifini edip kaybolan erkeklerimize saygılar, sevgiler ...

Bir Pandanın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin