San
Antrenörün düdüğünü duyar duymaz futbol sahasında koşarken her zamanki gibi mutluydum. Beden sınıfındaki diğer çocuklar karşı takımdayken ben her zamanki takımımla oynuyordum. Okulun resmi futbol takımına kaybedecekleri belliydi ama yine de eğlenceli bir maç olma potansiyeli vardı.
O gece Jiwon'la bazı şeyleri düzeltebileceğimi bilmek ruh halimi hafifletiyordu, bu sorunlarımı çözecekti. Sonunda bir kez daha o harika kızla birlikte olacaktım.
"Uyan aptal." Wooyoung koşarak yanımdan geçerken topu ayağımdan aldı ve kendi takımından başka birine pas vermeden önce takımımın kalesine yaklaştı.
Tüm olanlar karşısında şok içinde orada kalakaldım. Topu benden kimse alamazdı. Bunun olmasına izin verecek şekilde ne kadar dikkatim dağılmıştı?
Aklımı tekrar oyuna vererek sahayı analiz ettim ancak takımımın kalecisi kaleye şutladıkları topu yakalayınca ve skor başarısız olunca endişelerim kısa sürede çözüldü.
Kalecimiz Seonghwa bana baktı ve topu bana doğru fırlatmadan önce ihtiyatlı bir şekilde başını salladı. Penaltı bölgesine olabildiğince hızlı koştum, diğer takım oyuncularına kolayca dripling* yaparak ceza sahasına yaklaştım ve işte o zaman ne güçlü ne yumuşak olacak şekilde, hâlâ havadayken topun yönünü hafifçe döndürmek için ayağımı açılandırdım ve bu da takımımız için mükemmel bir golle sonuçlandı.
Takımım bana sarılmaya geldiğinde yüzümdeki gülümsemeyle alnımdaki teri sildim ve her zamanki antrenmanlarımızdan ekstra zevk vermeyen bir oyun oynamanın verdiği iyi ruh halinden kahkahalar attık, şampiyonluklarımız futbol sevgimizi yüz kat daha büyütüyordu.
Ama gözlerim Wooyoung'un koyu gözleriyle kesiştiğinde anlık olarak mutluluğum biraz azaldı. Ne olduğunu sormak için yanına gidecektim ama buna fırsatım olmadı. Bakışlarımız kesişir kesişmez bana arkasını döndü ve kendi takımının yanına gitti.
Pekâlâ, okulda benimle konuşmamasını söylemiştim ama bu biraz fazla değil miydi? Sadece beni görmezden gelmekle kalmıyor aynı zamanda bunu yaptığını bildiğimden emin oluyordu. Sanırım sert sözlerim biraz geri tepmişti... Wooyoung ve onun böyle... günah dolu olmasına karşı yapılacak doğru şey buydu.
Oyun bittiğinde, Wooyoung'u aramak için sahanın diğer tarafına koştum. Bu ders günün son dersiydi, yani Jiwon ile nihayet bir şeyler konuşabilmem için Jung'ların evine gitme zamanı gelmişti.
Wooyoung sahada değildi, bu yüzden muhtemelen bulunduğu diğer yere bakmaya gittim: soyunma odası. Oraya gittiğimde hâlâ boştu, öğretmen dersimizle ilgili son sözlerini söylememişti, bu yüzden henüz bu odaya gelme zamanı değildi. Ama tam olarak Wooyoung'u bulduğum yer, buharlı bir odanın ortasıydı. Duştan yeni çıkmıştı. Kalçalarına tehlikeli derecede aşağıda sarılmış bir havluyla, v-çizgisi ve pürüzsüz karın kasları; ıslak, dağınık saçlarından gelen su damlacıklarından parıldayarak ortaya çıkarken karamel teni çok çekici görünüyordu. Şu anda istediğim tek şey... bunları düşünmeyi bırakmaktı.
Siktir.
Bir kez daha beni orada dururken görmüştü. Dolabına gidip üstünü değiştirmeye başladığında tamamen gözlerimi kaçırmıştım. Wooyoung siyah boxerını giydiğinde havlu hâlâ kalçalarına sarılıydı. Ardından havluyu attıktan sonra giysi çoktan onu örtmüştü. Kıyafetinin geri kalanını giymeye devam etti.
"Şimdi sizin eve gidiyoruz?" Wooyoung'a sorarken telefonuma bakıyordum, kafamdan geçen onca şeyden sonra ona bakamamıştım.
"Ablam mesajıma döndü ve akşam 8'e kadar gelemeyeceğini söyledi." Kayıtsızca konuştu. "Hâlâ gitmek istediğinden emin misin?"
"Sanırım onun gibi saat 8'de gelebilirim, bu daha iyi." Wooyoung ile yalnız olmanın daha fazla tartışmaya ve kavgaya yol açacağını bildiğimden kendi kendime başımı salladım.
"Mükemmel." Gülümsedi, akşam yemeği düzenlemelerinden gerçekten memnun görünüyordu. "Sonra görüşürüz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Girlfriend's Brother | Woosan (Türkçe Çeviri)
FanficSan, kız arkadaşının erkek kardeşiyle tanıştığında ''gay paniğe'' kapılır ve Wooyoung'un olması gerekenden çok daha çekici olduğunu düşündüğünü fark eder. Kitabın yazarı: @woosanctuary ❤️