"Maybe I just wanna be yours..."
Dora kaşları çatılı bir şekilde arabanın camından dışarısını izliyordu.
"Orasını seveceksin" dedi babası Ted Tonks.
"Müzik dinliyor, seni duyamaz. Dora?"Dora kaşları hala çatık bir şekilde annesine döndü. Annesi kulaklığını çıkartmasını işaret edince çıkardı.
"Evet?"
"Surat asma, orasını seveceksin" diye tekrarladı Ted.
"Sanmıyorum. Size tatile gidelim dedim"
"Tatile gidiyoruz zaten?"
"Köye gitmek tatile gitmek anlamına gelmiyor"
"Sirius ve Regulus orada olacak, hem Salvatoreların kızı da seninle yaşıtmış"
Dora bir şey demedi. Kulaklığını takıp müzik dinlemeye devam etti."At least as deep as the Pacific Ocean,
Now I wanna be yours..."Benzinlikte araba durdu. Dora kulaklığını boynuna asıp tuvalete gitti. Tuvaleti yoktu, aynadan kendine baktı. Hala kaşları çatılıydı. Ne diye köye gidiyorlardı ki? Ne yapacaktı bir ay orada!
Ellerini yıkayıp saçlarını düzeltti. Derin bir nefes aldı ve annesiyle babasının yanına döndü.
"Acıktın mı tatlım?"
"Biraz"
"Gel oturalım şurada, dün akşamdan beri yoldayız"Dora annesinin işaret ettiği yere oturdu.
"Ne yemek istersin?"
"Hamburger"
"Sen Dromeda'm?"
"Taco var mıdır burada acaba?"
"Sorayım"Babası yemekleri almaya gitmişken Dora Instagram'a girdi. Storyler deniz kaynıyordu!
"Anladık denize gittiniz!" diye sitem etti.
"Banane senin otel odanın manzarasından! Ne yiyorsan ye öğle yemeği olarak banane!""Kaşlarını çatıp durma"
Dora kafasını telefondan kaldırdı.
"Babanı böyle yaparak üzüyorsun."
"Denize gitmek istiyorum köye hayvanların arasına değil!"
"Köyün sahili var zaten!"
"Los Angeles'a gidiyoruz sanki! Sahili varmış! Yıllardır gitmiyoruz zaten neden şimdi gidiyoruz?!"
"Babanın işi yüzünden olabilir mi? Yıllardır oraya buraya gezip durduk, şimdi de dinlenmeye köye gidiyoruz."
Dora itici itici gülümsedi ve telefonuna geri döndü.O sırada Ted gelmişti.
"Al bakalım Pericik"
"Sağol baba"Dora kolasını açıp pipetini içine attı. Annesiyle babası sohbet ederken o soğuk soğuk yemeğini yiyordu.
"Belki Salvatoreların kızı arkadaşın olur Dora?" dedi Ted umutla.
"Benim zaten arkadaşım var"
"Yüzüne gülüp arkandan konuşan arkadaşların" diye düzeltti Andromeda.
"Ve paralarıyla hava atan burnu bir karış havada arkadaşların. Sende onlara özenip duruyorsun"
"Kimseye özenmiyorum"
"Eğer arkadaşların seni böyle etkilemeseydi köye gidiyoruz diye suratın sirke satmazdı, en son beş yaşında gittiğin köyü hatırlamıyorsun, neden önyargılısın?"
"Önyargılı değilim!"
"Tamam yeter." diye araya girdi Ted.
"Yemeğinizi bitirin ve yola çıkalım. Akşama köyde olmalıyız."Dora ve Andromeda'nın gerginliği Ted'i de etkilemişti. Adamcağız yol boyunca pek konuşmadı. Dora vicdanına yenik düştü. Babası sus pus araba sürdüğü için ağlayası geldi. Annesi haklıydı. Hep yanlış kişilerle arkadaş olmuştu ve bu Dora'yı kötü etkilemişti.
"Tamam özür dilerim, oraya ayak uydurmaya çalışacağım. Ve umarım Salvatoreların kızı yakın arkadaşım olur. Tıpkı Anne ve Diana gibi."
Annesinin öğüdünü dinlememek içinde kulaklığını geri taktı ve yolu izlemeye devam etti.
Güneş yeni batıyordu ki köye girdiler. Andromeda annesi Druella'yı arayıp haber verdi.
"Teyzemler gelecek mi?"
"Narcissa teyzen gelmek istiyor ama Lucius'un iş iznine bağlı. Bella teyzende orada zaten."
Dora kafa salladı ve arkasına yaslanıp köyü seyretti.