"Efendim teyzecim, yok buradalar. Bilmiyorum ki telefonu çekmiyordur herhalde çalmadı çünkü. Tamam ne zamana gelirsiniz, daha yeni çıktınız, akşama gelirsiniz ya. Tamam haber veririm şimdi bekliyor olacağız. Dikkatli gelin. Görüşürüz."
Dora telefonu kapattı. Black halkı ona bakıyordu.
"Narcissa teyzemler geliyormuş.""E Narcissa ablam da geliyorsa, ne güzel kalabalıklaştınız siz bize lazım olmaz değil mi?"
"Abime katılıyorum"
"Hem Dora gezmek ister değil mi, yavrucağız burada sıkılıyordur. Denize gitmek ister misin-"
"Evet!"Biraz fazla tepki vermişti ama kimse bunu yanlış anlamamıştı.
"Lafımı bitirseydim keşke"
"Anne gidebilir miyiz?"
"Babana sor"
"Baba?"
"Sirius sana emanet"
"Neyim ben çanta mı?"
"Bilmediğin yer kızım"
Dora bir şey demedi. Derse izin koparamayacaktı çünkü. Odasına çıkarken Millie'yi aradı.
"Selam naber?"
"Iyiyim sen?"
"Iyi bende, şey diyecektim biz denize gideceğiz gelmek ister misin?"
"Ah olur tabii. Ne zaman çıkacaksınız?"
"Yarım saate falan"
"Tamam görüşürüz"
"Bay bay"Dora bikinisini giyip -sarı ve siyahtı- üstüne beyaz oversize geçirdi. Yüzüne güneş kremini sürdü bez çantasını hazırlamaya başladı.
İçine powerbank, cüzdan ve güneş kremi koymuştu."Sirius ve Regulus nerede?"
"Eve gittiler meydanda buluşacakmışsınız"
"Tamam ben gidiyorum öyleyse"Dora tek yürürken baya hızlı yürürdü. Geçen gece yirmi dakikada geldiği yolu bu sever tam on üç dakikada gitmişti. Millie daha yolun ortasındayken Dora'yı görünce mor terlikleri ile koşmaya başladı. Yola gelince de arkadaşına sarıldı.
"Selam!"
"Selamm"
"Meydanda bekleyeceklermiş"
"Tamamdır"Giderlerken Dora sabah nasıl inek sağdığını gururla Millie'ye anlattı. Ve tabii ki Lizzy'yi!
Denize gidiyor diye heyecandan Lizzy'ye hoşçakal bile diyememişti."Bu arada Dora, ikinci bir adın var mı?"
"Evet Vulpecula. Nymphadora Vulpecula Tonks. Neden sordun?"
"Bizim saçma bir geleneğimiz vardır, ailem tanıştığı herkese ikinci ismi olup olmadığını sorar. Bugünde yeni uyanmışım bana diyorlarki 'Andromeda'nın kızının tam adı ne' dur anne ben daha orada hayatı sorguluyorum kim olduğumu unutmuşum sorduğu soruya bak ya!"
Dora kahkaha attı.
"Senin var mı?"
"Sence?"
"Im var?"
"Tonks 10 puan ileri geçti, Salvatore ise geriledi!" Millie güldü. "Amy. Millie Amy Salvatore."Kızlar meydana geldiklerinde Sirius, Regulus, James, Lily, Marlene ve Remus onları bekliyordu.
Dora içten içe mutlu oldu.
"Selam millet" diye selam verdi Millie.
"Selam kızlar"
"Mary yok mu?"
"Gelmek istemedi" diye cevapladı Remus.
"Neden ki?"
"Aynen Aylak, neden?"
"Istemiyormuş"
"Neden?" diye sordu Sirius.
"İstemiyormuş işte Pati."
"Öf. Bu sıcak havada evde ne yapacak? Hem Dorcas da orada ne zamandır görmemiştik onu"
"Ne yapabilirim Patiayak?"
"Varya sen neden gelmek istemediğini biliyorsun."
"Ne alaka?"
"Çok alaka! Gidip Mary'yi evden alacağım"
"Sirius saçmalama!"Sirius meydanda koşmaya başlarken Remus onu durdurmak istedi ama başarısız oldu.
Dora yanağını ısırıp yere baktı.
"Remus biz gidiyoruz sen Sirius'u beklersin"
"Tamam Marls"Marlene ve Lily önden giderken James ve Regulus Remus ile kaldı. Dört kız yavaş yavaş sahile doğru yürümeye başladı. Bu güneşin altında yürümek ölümden farksızdı.
"Orada market var mı?"
"Olmaz mı"Kızlar sahil kesimine gelmişti. Kim derdi ki burasının diğer yüzünde ineklerin sefa çektiğini!
Yerler beyaz-gri taşlarla döşenmişti. Her beş metre de bir birer direk vardı. Evlerin çoğu beyaz ve lacivert pencereli iki veya üç katlıydı.
Markete girip alışveriş yapmaya başladıklarında diğerleri de yola çıkmıştı. Sirius Mary'yi getirmeyi başarmıştı. Mary Remus'un yanından kaşları çatılı çatılı yürüyordu.
"Neden azrail gibi kapımda dikildin ki seni domuz! Gelmek istemiyorum dedim!"
"Ama geliyorsun"
"Maalesef!"