İlk uyanan Dora'ydı. Sirius sanki taş taşımış gibi komalıktı. Regulus desen...
Remus.
O melek gibi uyuyordu. Dora bir süre onu izledi. Sırıttığını fark edince önüne döndü ve hemen odadan çıkıp lavaboya yol aldı. Elini yüzünü yıkadı ve aşağı indi. Narcissa teyzesi uyanmıştı.
"Günaydıın" dedi Dora mutlu mutlu.
"Birileri iyi uyku çekti herhalde" diye cevapladı kadın.
"Hemde ne iyi"
Yanına oturdu. "Eğlendiniz mi bari akşam?"
"Evet sims oynadık"
"Lupinlerin oğlundan bahsediyorum"
"Ya teyze"
"Benden gizleme"
"Biliyorsun zaten"
"Evet"
"Regulusta biliyor"
"Ne dedi"
"Anladım"
Narcissa güldü ve Dora'nın yanağını sıktı.
"Bide köye gelmemek için ortalığı koparırdın"
"Aklım, nerden benim aklım?"
Gülüştüler. "Yürüsek mi biraz? Hava bugün mükemmel"
"Bileğim hafiften ağrıyor aşkım zorlamak istemiyorum" diye cevapladı Narcissa.
"Tanrı bile seni köyde istemiyor şehirli"
Narcissa Dora'nın poposuna bi tane patlattı ve güldü.Dora kulaklıklarını takıp ışıklarını yeni dünyaya salmaya başlayan güneşin eşliğinde yürümeye başladı. Millielerin eve doğru yürüyüp camına taş mı atsaydı? Evet gayet güzel bir fikirdi.
bir snap gönderildi.
Acaba bu saatte uyanmış mıydı? Aman. Çokta umru.
Patika yolda yürümeye başladı ve müziğin sesini fulledi."And I've been waiting for you all this time
I adore you, can't you see, you're meant for me?
Summer's hot but I've been cold without you"Karıştıra bastığı halde sevdiği şarkı gelene kadar tüm şarkıları geçme hastalığına sahipti. Sanırım bu sabah Lana dinleyip güne başlamalıydı.
Kutsal kadın.
Tanrıça.
Hüznün Tanrıçası.Yolda bulduğu bir papatyayı kopardı.
Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor.
Seviyor.
Kaderini bir papatyaya mı bırakmalıydı? İnanmalı mıydı papatyaya?
Dün akşamdan bu yana Remus'u sevdiğini hem kendi kabul etmiş hemde iki kişiye söylemişti. Millie'ye söylemeli miydi? Annesine anlatmalı mıydı? Daha da beteri gidip Remus'a açılmalı mıydı? Bunu düşünmek bile kalbinin sıkışmasına sebep oldu ve düşüncelerini kenara bırakıp kendini şarkıya teslim etti."I've been bad, I've been wrong
Playing a dangerous game
I'm in love, I'm in love
Love in a hurricane"Millielerin olduğu yola sapmıştı. Sebebini açlığa başladığı bir şekilde göğsüne ağrı girmeye başlamıştı. Sık sık olurdu ama nedende şu an bi korkası gelmişti. Derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı.
Salvatoreların evine gelmişti bile. Millie'nin odasının olduğu yere yürürken bir kadınla karşılaştı. Millie'nin annesi olduğunu hemen anlamıştı çünkü Millie bu kadının kopyasıydı. Tek fark bu kadın Millie'den daha kısaydı ve saçları daha koyuydu."A ben şey, Dora Tonks ben Blacklerin torunu."
Kadın gülümsedi. Dora onun gülümsemesiyle rahatladı. Ya kadın onu hırsız sansaydı?! Türlü türlü şeyler geçmişti o an Dora'nın aklından.