-"Hatınızı telafi etmek için ne yapacaksınız acaba?"
-...
-"Sizden para isteyen mi oldu? Ben kendim temin edebilirim herhalde. Lanet olsun! Ben fakir miyim? Senin maaşın benim bir dilenciye verdiğim paradan bile daha az!!"
-...
-"Aylardır uğraşıyordum diyorum. Aylardır gözümden ayırmadım diyorum. Aylardır kimseye dokundurtmadığım şahane uzay aracımı mahvettiniz."
-...
-"Kusura bakmayın. Kusura bakmayın. Kusura bakmayın." Yeter artık hep aynı şeyleeri söylüyorsunuz. Bıktım!!!
Yaşanan olayın üzerinden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen hala sinirleri bozuk olan Mass yine bir görevliyle kavga edip iyice saldırganlaştı ve odasındaki herşeyi etrafa fırlatmaya başladı. O sırada tekrar telefonu çalınca yine birilerinin özür dilemek için aradığını düşünen Mass telefona bakmadan açıp küfürler savurmaya başladı. "Massachusetts!" adını bu sesten işitince sustu. Çünkü arayan annesiydi. Onu o kadar çok özlemişti ki ağlamaya başladı.
-"Anne! Ben.. Şeyy.. Kusura bakma. Ben.. Seni şey sanmıştım."
-"Massachusetts! Anne falan? İyi misin sen?"
-"Doruk?? Sen misin?"
-"Evet fakat gerçekten iyi misin? Beni nasıl annenle karıştırabilirsin anlayamıyorum?"
-"Kusura bakma her şey birbirine karıştı, sinirlerim çok bozuk. Şu anda konuşmak istediğim kişi belkide annem olduğu için benzettim seni..."
diyip ağlamaya devam eden Mass için gerçekten üzülen Doruk telefonu kapattı ve bugün doğum günü olduğunu öğrendiği Mass için bir sürpriz hazırlamak istedi. Bir hafta önce çıktıkları yemekte hatırladığı kadarıyla en değer verdiği şeylerinin kahve makinesi ve elektrik süpürgesi olduğunu bildiği için Mass'ın en yakın arkadaşı olan Davıd'ı arayıp markalarını öğrendiği elektirik süpürgesi ve kahve makinesinin aynılarından aldı. Davıd'ın soğuk tavırlarını anlayamayan Doruk bununla birlikte çok hoş bir mekan ayarlayıp orada özel rezervasyon yaptırdı.
-3 Saat Sonra-
Yatağında uzanıp kendi kendine konuşmakta olan Mass kapısının çalmasıyla ayaklandı. "Hoşgeldin Doruk!" diyip tekrar yatağına uzanan Mass Doruğa 'Canım Sen Akşam Akşam Hayırdır?' bakışı atınca Doruk;
-"Bir yerlere gitmeye ne dersin?"
-"Ya aslında pek canım istemiyor"
-"Ama seni şahane bir yere götüreceğim." diyince ısrarına dayanaman Mass kot gömleğinin üzerine aldığı siyah zımbalı ceketle birlikte siyah düz spor ayakkabılarını giydi. Hemen ardından saçlarında ufak bir değişiklik yaptıktan sonra "Şunu şöyle mi yapsam? Şunu mu giysem?" dedikten sonra karar kıldığı bu kıyafetlerle giyinme odasından çıktı. Çıktığında otel odasında Doruğun olmadığını gören Mass saate baktı ve yaklaşık 2 saattir hazırlandığını farketti. Doruk seni anlayabiliyorum diyip Doruğu aramak için telefonunu eline aldı. Yaklaşık bir saat önce Doruktan gelmiş olan mesajda gitmesi gereken adres yazıyordu.
Hemen bir taksiye atladı ve gideceği yeri söyledi.
-"AAA! Masscchhhh... Neydi yaa!
Mass "Canım Sen Hayırdır?" bakışının ardından bu adamın ingilizce konuşma özürlü taksici adam olduğunu hatırladı.
-"Görüşmeyeli nasılsınız?"
-"Teşekkürler." dedi resmiliğini bozmadan Mass.
Adam anlamış olacak ki sustu ve yoluna devam etti. Bununla da kalmayıp 50TL tutan yol parasını da 30TL olarak değiştirdi. Bunu farkeden Mass adama 50TL verip "Lütfen bir daha yabancı veya türk ayrımı yapma ve aç gözlü olma!" dedikten sonra sempatik tavırlarla mekana girdi. Mekana girdiği anda konfetiler patladı. Şaşkın halde etrafa bakınırken Dorukla göz göze geldi ve gidip sarıldı ona. "Hayatımda hiç böyle bir sürprizle karşılaşmamıştım çok teşekkürler!"
Doğum günü tebriklerinin ardından sıra pasta kesimine gelmişti. "MUTLU YILLAR MASS! bağırışlarının arasından pastasını gördü ve o kadarrr çok mutlu oldu ki! Çünkü pastasını annesi taşıyordu.
"Aman Tanrım! aslında telefonu açan kişi annemdi değil mi?"
Doruk:
-"Umarım mutlu olmuşsundur."
-"Hem de çook!"
Mass Türkçe bilmeyen annesiyle hasret giderdikten sonra pastayı görmemişti bile. Pastaya döndüğünde ufak çaplı bir şok yaşadı. Çünkü pastasının üzerinde şeker hamurundan marullar vardı. Bu her şeyden daha güzeldi.
-"Bu pastayı yemiyeceğiz herhalde değil mi? Kıyamam ki ben buna!"
-"O kadar da değil Mass!"
-"Şaka şaka.." :))
Güzel kahkahalarla devam eden gecenin ardından tekrar Amerika'ya dönmesi gereken annesini uğurlamaya gidecek olan Mass'ın telefonu çaldı. Bu New York'ta & NASA'da gerçekten çok iyi anlaştığı arkadaşlarından Lars'tı;
-"Heyy Lars! Dostum nasılsın?"
-"...-
-"Pardon anlamadım?"
-"David yapmaz öyle şey!"
-"..."
-"Aman Tanrım!"
Mass'ın gözlerinde bir anda intikam bulutları belirdi. Kimseye belli etmeyen Mass hemen annesinin döneceği uçak şirketini aradı ve kendi için bir yer ayarladı. Bu arada etrafa donuk donuk bakan Mass'a hediyesini veren Doruk hediyesini açmasını söyledi. Paketi açtığında karşısına çıkan elektrik süpürgesi ve kahve makinesini bile hiç umursamayan Mass acaba David hakkında ne öğrendi???