NASA Massachusetts (Bölüm 1)

214 13 8
                                    

-Şaka yapıyor olmalısın!!!

-...

-Türkiye mi???

-...

-Beni gönderirsen hayatının en büyük hatasını yaparsın.

-...

-Yani sen şaka yapmıyorsun! Ya orada marul yoksa? Açlıktan ölmemi mi istiyorsun?

-...

Telefonu kapattı. Bunu anlayamıyordu. İçinden "Olacakmış. KIÇIMIN İMKANI.!" diye geçirdi.

Türkiye...

"Belki sandığım kadar kötü değil." dedi. Türkiye hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen Türkçe'yi biliyordu. Buna rağmen zorluk çekeceğini de biliyordu. Valizini hazırladı. Valizden kastı sırt çantasıydı. New York'tan yeni hayatına götürebileceği bir sırt çantasıydı. Uçak bileti Amerika saatine göre (GMT-5) 23.00'teydi. Yaklaşık 45 dakika önce hava alanındaydı. bütün iş arkadaşları orada onu bekliyorlardı. Çok duygulandı. "Bu kadar sevenim mi varmış benim?" diye kendi kendine sordu. Ardından "Tabiki bu kadar sevenim olacak. Ben sevilesi biriyim." diye geçirdi. Onu bekleyenleri gözden geçirdi. Tanımadığı insanlar bile vardı. ilk başta samimi arkadaşlarından David'in yanına gitti. O kadar duygulandı ki ağlayabilirdi. David'e sarılıp "Benim için üzülme. Türkiye'ye gidince seni arayacağım. dedi. David sarılmayı kısa kesip "Dostum beni aramak zorunda değilsin. Eminim orada mutlu olacaksın. Seni merak etmeyeceğim. Sadece herkese aşık olmamaya çalış." Ağlamaya başladı. Acaba Türkiye'de aşık olabilecek miydi? Diğer insanlara sadece el sallamakla yetindi. Ve ardından uçağına doğru ilerledi. Arkasından bir gürültü tufanı koptu. Ama o duymadı. Duyamayacak kadar üzgündü. David arkadaşlarına bağırarak seslendi. "Hey millet hadi içmeye gidelim. Bunu kutlamassak hayatımın en büyük sevinci eksik kalacak!" Ve ardından 5-10 kişilik grup kutlamanın verdiği coşkuyla hava alanından ayrıldı.

Saat 23.32'ydi. Uçağın havalanmasından beri 12 dakika geçmişti. Yaklaşık 12 dakikadır uyuduğu için ağlamaklı hali biraz daha azalmıştı. Yasak olmasına rağmen kısa bir telefon konuşması yapmaya karar verdi. Sonuçta 1. sınıf uçakta uçuyorken insan ayrı bir özgüven hissediyordu. Bu zenginlerde de ne konfor varmış diye düşünmeden edemedi. "Benim evimden daha konforlu." dedi. Bu arada onun gibi önemli bir bilim adamını New York'tan Ankara'ya gönderiyorlar. Tabiki 1. sınıf koltukta uçacak. Yani o öyle düşünüyordu. Telefonuyla kargo şirketini aradı. Bazı önemli konularda çok ciddi konuşmalar yaptı. Üzerinde çalıştığı uzay aracının ne kadar mesafesi kaldığını ve hasarı olup olmadığıyla ilgili. Tam o sırada hostesle bakıştı. Hostes ona o hostese baktı. Terlemeye başladı. Heyecandan. Tam hostesin yanına gelip ona aşık olduğunu söyleyeceğini düşünürken o kısacık film şeridi bitti ve hostes yanına gelip onu bir güzel azarladı. Yine de o hostese aşık oldu. Ardından herkesin ona baktığını fark edip uyuyor numarası yapıyordu. Gözlerini kapattığında evinde bıraktığı en iyi iki dostunu hatırladı. Gözleri dolmaya başladı. Ağlamak… Kendine hakim olamıyordu. Yanaklarından birkaç gözyaşı dökülüyordu. Yanındaki dostlarından saklayarak ağlamaya başladı. “Nerden onları yanıma almadım ki yaa!!!” “Ben onlarsız ne yapacağım?” Biriciklerim benim kahve makinam ve elektrikli süpürgem! Sizi şimdiden çok özledim. Ben şimdi bana aşık olan kızları içime atacağım. Ağlaması bittikten sonra etrafına bakıyordu. Etraf derin sessizliğe bürünmüş. Sonra yanındaki iki çift göze bakıyordu. Onu meraklı gözlerle süzüyorlardı. Onlara döndü ve “Sizin yanınızda ağlamak istemezdim ama gözüme toz kaçtı.” “Niye bana öyle bakıyorsunuz? Yoksa bana inanmıyor musunuz?” “Ne olur inanın!” diyor ve dostuna uzanıyordu. Dostu mu? Yaşam kaynağı “Marul’u” alıyor ve yemeye başlıyordu. Ve onun olmassa olmazı kahvesi…

Marulu yerken aklına çok güzel bir fikir geldi. Çünkü bu onun en sevdiği uğurlu maruluydu. Sevinçle kahvesinden büyük bir yudum içiyor. “ Kargo şirketimi arayıp kahve makinem ve süpürgemi getirtebilirim.” Dedi. Mutlu oldu. Artık kahve makinem ve süpürgeme kavuşacağım. İnsanın kendine ait kargo şirketi olması ne hoş değil mi Marul’um?” Ve ardından kahvesine bakarak “Bunu söylemeden edemeyeceğim. Bir insanın özel kargo şirketi olması, onlarca patenti olması çok tatlı değil mi?” Kahve onu onaylarcasına buharını tüttürdü. Kahvesini içip marulunu yedikten sonra tatlı bir uykuya daldı…

NASA MassachusettsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin