✨6✨

62 9 5
                                    

Multimedia'da Elvan'ın giydikleri :)

Elvanla görüşmemizin üzerinden 4 gün geçti. Sınav yarın biz de bugün sınavdan önce kafa dağıtmak adına her zamanki "kardelen cafe " de buluşmaya karar verdik. Sınavdan sonra da bara gidecektik ve ben daha önce hiç bara gitmediğim için ah neyse onu o zaman düşünürdüm. Saatin 3 olduğunu gördükten sonra hava kontrolü yapmak için baktığım da güneşli olduğunu görünce rahatladım. Bugün daha farklı giyinmeye karar verdim . Normalde pek etek giymezdim ama bugün dolabımdaki siyah çizgileri olan kareli borda eteğim ve üzerine de baskılı kısa kol beyaz t-shirt giydikten sonra beyaz konverslerimde karar kılıp yandan atmalı siyah çantamı aldım. Sade makyajımı da yaptıktan sonra hazırdım. Anahtarımı çantama atıp konversimi de ayağıma geçirdikten sonra çıktım .
- Ben çıktım . /Eylül
- Cafedeyiz gel :* /Elvan

Hava sanki önceki günlerin aksine daha sıcak ,güzel şeylerin olacağını haber verir gibiydi ya da bunların hepsi benim kafadan uydurmalarımdı. İkinci ihtimal daha yüksek tabi. Duraktan da döndükten sonra cafenin tabelasını gördüm. Yavaş adımlarla yürüyerek içeri girdim. Aniden gruptaki bakışlar bana dönmüştü. Elvan da bön bön bana bakınca ona 'hayırdır gülüm ' bakışımı atıp yanına geçtim. "Selaam gençlik "
Elvan salağı ise " sen kimsin ? Benim özensiz, giyinmeyi bilmeyen arkadaşıma ne yaptın? " dedikten sonra ona "bundan sonra böyle " dedim . Hep beraber gülüştükten sonra aramıza katılmış olan Can'a gözüm takıldı . Ona sıcacık gülümsedim fakat Elvan'la yanyana oturmuyorlardı . Şebeğim hala tam affetmemişti demekki ama bugün barışacaklardır . Ne Elvan ne de Can bu kadar dayanamaz hatta çok bile dayandılar ama neyse.. Berk'i yanıma çağırdığımda Can hemen Elvan'ın yanı boşalınca oturmuş sırnaşmaya başlamıştı. "Gelmeyecek mi Berk?"
"Bilmiyorum. Abisinden izin alabilirse gelecekti. "
"Hala açılamadın mı? "
"Sence Elvan? Daha tam tanımıyor bile beni nasıl söyleyebilirim? Sizi tanıyıp bize alışsın belki daha fazla zaman geçirebiliriz diye çağırdım umarım gelir."
Omzuna vurup "Gelir gelir bulmuş senin gibisini dert etmeee" dediktn sonra bizimkilerin yanına geçmiştik. Normalde hemen bizim gittiğimizi fark etmiş olması gereken Elvan sevgilisinde aklı olduğu için tabiki fark etmemişti. Anlatmadan geçmek istemem Can söylediği gibi bir gün sonra benim aracılığımla Elvan'ı zorla da olsa arabaya kilitlemiş ve onu dinlemeden çıkamayacağını sert bir dille belli ettikten sonra her şeyi anlatıp mesajı gönderen kızın itirafının videosunu izletmiş (kızın hırpalanmış olduğunu da geçemeyeceğim :D ) fakat Elvan yine yapacağını yapmış içinde kalan sinirini Can' a tokat atarak çıkarmış. Sonrasında arabadan inmiş. 15 dakika sonra çalan çanla hepimiz bakışlarımızı kapıya yönlendirdiğimizde Berk'in gözlerinin parladığını fark ettiğimde anlamıştım .
"Birini mi bekliyorduk? "
Diye soran Elvan'a
"Evet sizi Esma ile tanıştırayım " demişti Berk
"Elvan , sevgilisi Can , Eylül , Mert ve bu da Mert' in sevgilisi Ayça "
"Gençler Esma arkadaşım"
Hepimiz Esma'ya hoşgeldin diyerek selam verdikten sonra muhabbetimize kaldığımız yerden devam etmiştik. Esma'nın da ortama hemen ısındığını fark etmiştim. Etrafımdaki insanları incelemeyi sevdiğimden Can'ın kaçamak bakışkarını yakalıyor, Esma'nın ortama uyum sağlamasından memnun bakışlarını da fark ediyordum. Muhabbet koyulaşırken Esma'nın güzel sanatlarda okuduğunu ve abisinin onun üzerine çok titremek gibi huylarının olduğunu öğrenmiştik. Esma bizden 3 yaş küçüktü. Saat yarın sınavımız olduğu düşünülürse bayağı geç olmuştu ve dışarıda çok şiddetli bir yağmur vardı. Hava kapanmış bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Ben eve dönmeye karar verirken Esma'nın da abisi onu aramış ,gelip alacağını söylemiş. Herkesle vedalaştıktan sonra cafenin sahibi Murat abi bana kırmızı bir şemsiye vermişti. Sabahki havaya kanıp incecik giyinmiş olmam göz önüne alınınca çok da şanslı olduğum söylenemezdi. Ona minnettar gözlerle baktıktan sonra şemsiyenin bende kalabileceğini ,kırmızı şemsiyenin pek de ona lazım olmayacağını kesin bir şekilde belirtmişti. Teşekkür ederek dışarı adım attığımda soğuğun iliklerime kadar işlediğini hissediyordum. Yolun yarısını almış, durağa varmıştım. Anneme haber vermek için telefonumu çantamdan çıkardığım sırada telefonumun şarjının bittiğini fark ettim hem telefonumu tutmaya hem de şemsiyeye sahip çıkmaya çalıştığım sırada şemsiye saçıma ve kolyeme dolanmış telefon da elimden kaymıştı. "Gerçekten mi ya ?!!"
O sırada yanımdan kapşonunu takmış geçen çocuk . Evet çocuk diyorum çünkü benimle yaşıt gibi görünüyordu. Halimi görüp acımış ve tabiki komik bulmuştu! dudağının kenarının kıvrılmış olduğunu fark etmiştim. Lanet olsun!! Elimi yaaşça çekip kolyem ve saçımla şemsiyeyi ayırmıştı. Tam teşekkür ettiğim sırada göz göze gelmiştik , aklına bir şey gelmiş gibi yüzündeki gülümseme soldu ve gözlerime o an öyle yoğun baktı ki gözlerimi alamıyordum . Aklım daha fazla başımdan gitmeden yeri boylayan telefonumu da aldıktan sonra hızla uzaklaşmıştım. Arkamdan adımı seslendiğini duymuştum sanırım ama hiç alay edilmesini çekecek vakitte değildim! Her ne kadar şirin olsa da...Annemi aramak da tamamen aklımdan çıkmış vaziyette evin yolunu tuttum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin