0.2

50 11 29
                                    

Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Bu da ne demekti şimdi?

"Benim hakkımda kötü şeyler düşünmenizi isterdim Bay Kim, bu beni hayal kırıklığına uğrattı."

Ondan nefret etmemi mi istiyordu?

Bunu bu anlamda mı söylemişti yoksa başka bir anlamı mı vardı?

...eğer siz de isterseniz gelir ve bana eşlik edersiniz."

Ve bu ne küstahlıktı böyle beni düzgünce davet edebilirdi, değil mi?

Sanırım Park Jimin'le biraz işimiz vardı...

.

.

.

. Kim Taehyung .

Saatime bakıp ayağa kalktım. Gerçekten de öğlen olmuştu. Yemekhaneye gidecektim evet ama Park Jimin'e eşlik etmeye niyetim yoktu.

Hem zaten diğer stajyerlerden bazıları hala şirkette staj yapıyorlardı. Namjoon huyung bunlara dahil değildi. En son bara gittiğimiz gün ortalıktan kaybolmuştu nereye gittiğini merak etmiştim. Hatta bir an tüm o içkilerin parasını ödemem gerekecek sanmıştım. Fakat öyle olmadı Namjoon hyung barmen olarak işe başvurmaya gitmiş ve kısa sürede işe alınmıştı. Artık Seokjin hyungla aynı saat aralığında çalıştıkları için Namjoon hyung oldukça mutlu görünüyordu. Tabi Seokjin hyung aynı fikirde mi bilemem.

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp yemekhanede sıraya girdim. İşte şimdi kendimi okulda gibi hissediyordum.

Etrafta stajyerleri göremiyordum. Belki de daha önceden yemeklerini yemişlerdi?
Etrafa bakarken Jimin ile göz göze geldik. Yemeğine dokunmuyordu sadece sırtını duvara yaslanmış oturuyordu. Beni mi bekliyordu? Ahh eğer yanına gitmezsem tek başıma yemek yemek zorunda kalacaktım değil mi? Bu çok utanç verici olurdu. Bu yüzden yemeğimi alıp Jimin'in yanına doğru ilerledim ve karşısına oturdum.

Hızlıca yemeğimi yiyip kalkmalıydım bu yüzden hemen yemeğe başladım ama Jimin gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu. Tamam bu rahatsız ediciydi işte. Kafamı kaldırıp "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Ne zamandan bari gayriresmi konuşuyoruz sizinle Bay Kim?" yüzü ifadesiz şekilde yüzüme bakıyor cevabımı bekliyordu.

Buna verecek cevabım yoktu. Yakın değildik sonuçta kızmakta haklıydı ama ben de haklıydım bu yüzden onu umursamadan kendi sorumu tekrar ettim. "Bir şey mi söyleyeceksiniz Bay Park?" yemeğinden bir kaşık daha aldım.

Soruma cevap vermek yerine omuz silkip yemeğini yemeğe başladı. Fakat garip bir şey vardı. Hayatımda hiç bu kadar az yemek yiyen birini görmemiştim. Kaşığını ucuyla yiyordu ve her lokmada sanki yemekten tiksiniyor gibi bir yüz ifadesi vardı. Bir anda kaşığını sertçe masaya koydu ve doğrudan yüzüme baktı "Niye sürekli beni izleyip duruyorsun sen? Önünde ki yemeğini yesene." kaşlarını çatmış bakıyordu.

Evet yine haklıydı, başımı önüme eğip sessizce özür diledim. Bu gün asla bitmeyecek gibiydi. Daha ilk günden Jimin'le böyle anlaşamıyorsak daha sonra ki günler ne olacaktı merak ediyordum.

Yine de aklımda bir soru vardı hem zaten Jimin çoktan sinirlenmişti değil mi? Şirketin ortasında beni dövecek hali de yoktu sonuçta o yüzden aklımda ki soruyu sormalıydım.
"Bay Park?" gözleri telefonundaydı. Yemeğini yemeği bırakmış telefonuna bakıyordu. Bana cevap olarak sadece 'hımm' dedi. Sanırım sorumu sorabilirdim. "Siz neden hiç bir şey yemediniz?" başını telefondan kaldırıp yüzüme baktı ve omuz silkti "Yemekler berbat." daha sonra tekrar telefona döndü. Sorularım hala bitmemişti, bence yemek çok güzeldi. Bunu beğenmediyse her gün evinde ne yiyordu merak etmiştim. "Bence yemekler çok güzel." bu sefer telefonunu masaya koymuş ve bana bakmıştı.

NYX || vmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin