Yakınımda olmasından fırsat bilerek bacağımla onun bacağına hafifçe vurdum ve kucağıma düşmesini sağladım. Yüz ifadesi anında değişti ve hızlı bir hareketle kucağından kalktı. "Sen ne..." sözünü bitirmesine izin vermeden onu tekrar kendime çektim ve yine kucağıma düştü. Bu sefer ona kalkması için fırsat vermeden kolundan tutup "Aaa Bay Park size yakınlaşım derken bunu beklemiyordum gerçekten." onunla dalga geçiyordum. Kaşları çatılmıştı ama söylediklerime o kadar odaklanmıştı ki hala kucağımda oturuyordu. "Sen ne diyorsun? Beni çekip düşür..." kafamı hızlıca sağ sola salladım ve tıpkı onun yaptığı gibi başımı hafif yana eğip dudaklarımı büzdüm "Bay Park hiç yakıştıramadım size önce kucağıma düşüyorsunuz hadi onu geçtim hala daha kucağımda oturuyorsunuz. Yerinizi sevdiniz herhalde hım?" anında kucağımdan kalkıp kendi masasına gitti. Yanakları kıpkırmızı olmuştu az önce ki özgüvenli adam gitmiş yerini utangaç bi çocuk almıştı sanki. Hızlıca eşyalarını toplayıp odayı terk etti.
Ve şah mat...
.
.
.
. Park Jimin .
Kaybetmiştim...
Kim Taehyung benimle resmen kedinin fareyle oynadığı gibi oynamıştı ve şirketten çıkalı yarım saat olmasına rağmen yüzüm hala kıpkırmızıydı.
Zaten ona verebilecek bir cevap bulamadığım için hızlıca eşyalarımı toplayıp çıkmıştım.
Şimdi ise arabamı bir yolun kenarında durdurmuş gün batımını izliyordum. Güneş adeta denizle banyo yapıyordu. Bu bana sakin ve huzurlu hissettirmişti. Belki de deniz yorucu günün ardından güşeşine kavuştuğu için mutluydu?
Peki ben ne zaman kendi güneşime kavuşacaktım?
Bu geçirdiğim son 6 ay bana hiç olmadığı kadar zor gelmişti. Dışlanmaya, yok sayılmaya zaten alışkındım ama daha önce kendimi hiç başarısız hissetmemiştim. Hayatı boyunca başarıları ile taktir edilen Park Jimin'e ne olmuştu? Neden bütün stajyerlik dönemi boyunca marifetimi gösterememiştim bilmiyordum. Belki de sadece yorulmuştum.
Tabi ki yorgunluğumun bir diğer nedeni de hayatımın son 3 yılında neredeyse yok denilecek kadar az yemek yememdendi. Fakat bu geçen yıl daha kötüydü. En azından şimdilerde bir kaç günde bir de olsa yemek yiyordum. Ama geçen yıl bunu bile yapamadığımdan kilom tehlikeli seviyeye kadar düşmüş hastaneye kaldırılmıştım.
Paraya ihtiyacım yoktu. Zengin ve varlıklı bir aileden geldiğim için ağzımda altın kaşıkla doğmuş sayılırdım. Ailemin vefatından sonra işleri ele alıp iyice büyütmüştüm. Ama yine de bu işe ihtiyacım vardı. Beni tanımayan insanların içinde olduğum zaman mecburen yemek yemek zorunda hissediyordum kendimi.
Başımı eğip belime baktım. Bu kıyafetlerin içinde hasta ve güçsüz bedenimi saklayabiliyordum. Ellerimi kendi belime koyup ölçtüm. Bunu sık sık yapardım ama sonuç hep aynıydı. Belim ellerimle kavranacak kadar küçülmüştü. Üstelik bu benim kilo almış halimdi. Geçen yıl hastaneye kaldırıldığımda benimle tam tersi durumda olan biriyle tanışmıştım.
Ben kilo almazsam ölecektim o ise kilo vermezse...3 ay boyunca hastanede kalmıştım ve birbirimize destek olmuştuk. Yakın arkadaş olmuştuk ve onun yanındayken kendimi hasta gibi hissetmiyordum. 3 ay sonunda ben hastaneden çıkabilecek konuma gelmiştim. Doktorlar benden en az 5 kilo almamı isterken ben tam 8 kilo almıştım. Arkadaşım da epey yol kat etmiş 20 kilo vermişti. Fakat bu onun için yeterli olamadı...
Akan göz yaşlarımı elimin tersiyle hızlıca sildim. Arkadaşımın başına gelenin benim başıma gelmesini istemiyordum ama hala hastaydım. Arada bir hastaneye konturollere gidiyor psikiyatristlerle görüşüyordum. Dürüst olmak gerekirse hiç kimse neden yemek yemek istemediğimi çözememişti. Bu onların suçu değildi. Onlara hiç bir şey anlatmayan bendim.
Peki ya bu gün yaptıklarım? Sadece kendi yediklerim değil başkalarının yedikleri de midemi bulandırıyordu. Resmen Kim Taehyung bu gün benim yüzümden aç kalmıştı. Gerçi ofiste ki dolaptan tonlarca şey yediğini görmüştüm. O kadar da aç kalmış sayılmazdı değil mi?
Ayrıca insan ilişkilerinde kötü olduğum için yaptıklarım da çok tutarsızcaydı ama Kim Taehyung'un da benden eksik kalan bir yanı yoktu bence o da en az benim kadar tutarsız ve dengesizin tekiydi. Ayrıca aptaldı da. İşini yapmada iyi ve başarılı olması onun tam bir aptal olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. İş yerinde ilk günümüzdü ve artık birlikte çalışacaktık, onun yüzünü her gün görmek zorundaydım. İşte bu yüzden kavga etmek yerine iyi geçinmek daha iyiydi.
Gerçi ben stajyerlik döneminde tam 6 ay boyunca yanlız kaldığımdan herkesi gözlemleme fırsatı da bulmuştum. Örneğin Yoon Sanha vardı, şirket ceo sunun oğlu. Bence babasına kendini kanıtlamak adına staj programına girmişti. Aptal Kim Taehyung kendiyle yarıştığını düşünüp hırslanmıştı fakat Sanha'nın yarışı kendisiyleydi ve Taehyung'u bırakın kendine rakip görmeyi onu görmüyordu bile. Fakat bu Taehyung'un işine yaradı ve hırslandı. Sonuç olarak da kazanan o oldu.
Ah bir de Kim Namjoon vardı. Cidden onun olayı tam olarak neydi bilmiyorum. Sonuçta maddi olarak onun da bu işe ihtiyacı yok muydu? Ama yine de umursamıyor gibiydi. Stajyerlik programının ilk haftasında Namjoon'un zekasını anlamıştım. Aslında oldukça zeki biriydi fakat umursamıyordu, bu hayatta umursadığı tek bir şey bile olduğunu düşünmüyorum. Eğer biraz daha bu programı ciddiye alsaydı o zaman diğerlerinin şansı kalır mıydı merak ediyorum?
Havanın gittikçe soğuması cılız bedenimi titrek bir hale getirmişti. Düşüncelerimden sıyrılıp arabaya bindim. Artık vücudum eskisi gibi değildi. Eskiden sağlıklıydım, yemek yemeği severdim ve düzenli spor yapardım. Artık yemek yiyemiyordum istesem bile olmuyordu. Günde yalnızca 1 kase çorba içmek mantıklı değildi ve bunu da bazı günler yapmıyordum bile. Arabanın dikiz aynasından kendime baktım.
Ne kadar zamanım kalmıştı?
Hastanede aldığım kiloları geri vermemek için epey uğraşmıştım. Ne zaman kilo verdiğimi görsem kendime bol kalorili içeceklerden hazırlıyordum. Evet biliyorum ne olursa olsun yemek yemenin yerine geçmezdi ama en azından onu içmek yemekten daha kolaydı üstelik bir süre kilo vermemem için beni idare de etmişti. Tabi her şey bir yere kadar...
Bu gün Taehyung bana yemekhanede gözlerini dikip baktığı için kendimi bir iki lokma bir şeyler yerken bulmuştum. Şirkette ki insanların benim durumumu öğrenmelerini asla istemezdim ve bu gün şirkette yediğim benim için yeterliydi aslında. Yine de yarın zor bir gün olacaktı, özellikle de Taehyung yarın için bir şeyler planlarken. Bunu yaptığına yüzde yüz emindim. Bu yüzden eve gidince kendimi zorlayıp çorbamı içmeliydim yarın güçlü olmaya ihtiyacım vardı.
Sonunda geldiğim evime baktım. Büyük, modern, lüxs fakat biraz sadeydi ya da bana göre sadeydi. Arabamı garaja park edip evime doğru ilerledim.
Işte yine buradaydım.
Bu büyük evde yalnızlığımla başbaşaydım...
.
.
.
Bölüm sonu🍉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NYX || vmin
HumorAynı şirkette işe giren iki rekabetçi adam. Kazanan kim olacak? Bu hikaye Vmin ship hikayesidir Yan shipler: Yoonkook - Namjin