2.bölüm - Heykel

115 5 2
                                    

             Başını sıradan hiç kaldırmadan gözlerini açtı, karşısında duran kişiyi anlamlandırmaya çalıştı bir süre.

   Pamuk tarlasından bile daha beyaz saçları,

    Aydan gelen ışık hüzmeleri gibi kirpikleri,

    Gök mavisi iri gözleriyle ;

ustalıkla yontulmuş bir heykeli andırıyordu. Ve bu masmavi gözler onun üzerinde kenetlenmişti. Kaşla göz arasında yüzünü başka yöne çevirdi çocuk. 39 derece ateşin etkisiyle halüsinasyon görüyor olabilir miydi acaba? "Gerçekten beni mi izliyordu bu az önce?"

        

            Bir kaç saniye aval aval baktıktan sonra profesörün derse ara vermesiyle ninnisinin bittiğini anlayıp güçlükle doğruldu, o sırada saçlarından bir şeylerin döküldüğünü hissetti. Masasındaki ve yerdeki kağıt parçalarını da fark edip etrafına göz attı. "Benim gibi asosyalle niye uğraşırlar ki?" diye sitem etti. Hunharca burnunu çekti. Hortttt. Az önceki heykel ise şimdi başka tarafa bakıyor ve başka bir şeyle uğraşıyordu ya da öyle görünüyordu. "Şüpheli" dedi fısıltıyla.

            

            Masadaki tüm kağıtları küçük ellerinde biriktirdikten sonra çantasının gizli bölmesine koydu , "Bu vakayı araştırmalıyım, sonuçta avukat olacağım değil mi ? Deliller bizi doğru sonuca götürebilir" dedi içinden şizofrence.

           Kendini çok kaptırmış görünüyordu henüz ikinci sınıf olmasına rağmen. Ama bu azim yatay geçiş imkanını beraberinde getirmişti , ilk kazandığı okuldan daha prestijli bir üniversitedeydi şimdi azmi sayesinde. Hukuk'ta ikinci fakat yeni okulda ilk senesiydi.

           

           Bu normal bir insana göre yeni arkadaşlar, yeni ortamlar demekti oysa . Ecrin'in özgüven eksikliğinin sonucu olan 'arkadaş edinme becerisinden yoksunluk', ona göre sadece derslerden ibaret kılıyordu okulu. Bu okulda da yalnız kalacağı su götürmez bir gerçekti.

        

           Birinci sınıftayken eski okulunda konuşmaya çalıştığı kişiler de ona görünmez muamelesi yaptığından "kimseye ihtiyacım yok" cümlesiyle kendini avutuyordu. Kantinde gruplaşmış öğrencilerin yanından her geçişinde onlara katılmak için can atıyordu. Sonuç mu? Tabi ki cesaret edemeyip bütün sene yalnız takıldı.

       

            .........

      

         Ah bi de mevsim geçişlerinde tekrarlayan şu grip benzeri hastalığı olmasaydı her şey daha güzel olabilirdi. Hastalıkla cebelleştiği halde gelmek zorunda hissetmişti kendini. Sonuçta hocaları tanıması, dersi anlatım tarzları hakkında fikir edinmesi gerekiyordu. Zaten devam zorunluluğu da yoktu , 300 kişilik sınıfta yoklama almaya kalksalar kimse bir şey öğrenemeden dağılırdı okul. Yine de dersleri takip etmesi lazımdı ki notlarını yüksek tutsun.

  

         Bir sonraki derste profesör ders anlatmaya başlayacaktı. Kendini bir an önce toparlayıp not tutmalıydı.

       

         Bundan sonra iki ders daha vardı. Oturak ve masalar sabit olduğundan hareket ettirilemiyordu ve ikisinin arası baya bir açıktı. Masaya yetişebilmek için oturağın ucuna oturuyordu, bu boyla cidden zahmetli olacaktı bu sıralarda oturup ders görmek . Çıkışta direkt eve gidip rahat rahat uzanması gerektiğini düşündü. Burda ailesinden yalvar yakar izin alarak yurt yerine eve çıkması çok daha iyi olmuştu. Ev arkadaşlarıyla henüz tam kaynaşamasa da en azından kendi odası vardı ve bu odayı bir kaç oda arkadaşıyla paylaşmak zorunda kalmıyordu yurttaki gibi.

        Yemek yapmayı bilmediğinden iş bölümü kurallarınca temizliğin büyük bir kısmı onun sorumluluğundaydı. Titizliği katiyyen beceremeyen, dağınıklığı kendine prensip edinmiş birisinin temizliği üstlenmesi garipti fakat hiç bir hamaratlık belirtisi göstermezken yapabileceği en güzide katkı buydu sadece .

           

           Profesör beş dakika gecikmeli de olsa gelmişti . Daha kapıdan girerken bir kaç öğrenci onun dikenli sözlerinin gazabına uğramıştı bile. Hem kendisi geç kalıyor hem de birilerini azarlıyordu utanmadan. "Ne antika insanlar var." Bunu profesörün yüzüne söylemiş olsa ömür boyu sınıf tekrarı yapardı muhtemelen.

            

           Ecrin , heykel çocuğun sırasının bulunduğu tarafa baktı ve onu göremedi . Nereye kaybolmuştu acaba?

          

             ~~~~~~~~~

GÖKYÜZÜM OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin