Mehti abiye kaçacağımı söylemiştim ve şu an şok içinde bana bakıyordu. Niye şok olmuştu ki? Uzun zamandır bunu bekliyordu. Şimdi ne değişti?
"Ciddi misin sen Mia?" dedi. Kafamı salladım "Dayanamıyorum artık Mehti abi. Bıktım. 8 yıldır, dile kolay 8 yıl katlanmaya çalışıyorum. Ama artık olmuyor. Şimdi eğer bana yardım edeceksen et, etmeyeceksen yoluma taş koyma." dedim. Biraz daha yaklaştı bana "Tabii ki de yardım edeceğim Mia ne diyorsun? Ne lazımsa yapacağından şüphen olmasın." dedi kendinden emin bir şekilde.
"Bi planım var ama şimdi anlatamam Ali gelir şimdi. Yarın Ali evde değilken gelirsen konuşa biliriz." dedim. Mehti abi kafasını salladı "Nasıl istersen Mia, ne zaman istersen konuşuruz." dedi. Mehti abi cümlesini bitirir bitirmez Ali geldi.
"Salak herifler. Kendi aralarında kavga etmişler." dedi sinirli bir şekilde. Yanıma oturup beni kendine doğru çekti. Mehti abi "Biz artık kalkalım, Aliye de iyuya kaldı." dedi Ayağa kalktım Aliyeyi uyandırdım. Sonra da onlar gitmişti. Ali korumalar bakıp geleceğini söyleyip gitti, o gelene kadar yukarıya çıkıp, işlerimi halledip yatağa girmem lazımdı. O yizden hemen yukarıya çıktım. Üstümü değişip, tuvaletteki işlerimi halledip yatağa girdim. Kafamda sürekli planım dönüp duruyordu. Korkmuyorum, asla ama içimde bir sıkıntı var. Sanki yaptığım plan işe yaramayacak gibi hissediyorum. İnşallah öyle bir şey olmaz. Tek temennim bu. Kafamdaki planı bir tarafa bırakıp uykuya dalmaya çalıştım. Saniyeler sonra kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
Gözlerim kapı zili sesine açılmıştı. Tam on dakikadır kapı ara ara çalıyordu. Zorda olsa yataktan kalkıp, geceliğin hırkasını giydim. Aşağı indiğimde ortalıkta kimse görünmüyordu. Sevda abla galiba markete gitmişti ama dışarıdaki korumalar, onlar niye kapıyı açmamıştı? Kapıyı açtığımda sırtı bana dönük olan Mehti abiyi gördüm. Tam gidecekken kapıyı açmıştım. Yüzünü bana döndü "Sonunda ya, neredeydiniz? Sabahtan beri yüz kere geldim." diye sitem etti.
"Uyuyordum abi, Sevda ablada evde değil sanırım." dedim. Mehti abi içeri girdi "Korumalar nerde peki? Dışarıda da kimseyi görmedim." dedi etrafı incelerken.
"Bilmiyorum daha yeni uyandım." dedim. Gözlerimden uyku akıyordu. Saat kaçtı acaba. "Ben üstümü değiştirip geleyim hemen." diyip yukarıya çıktım. Telefonumu elime aldım saat on iki buçuktu. Telefonu hemen bıraktım üstüme giyecek bir şeyle bulmaya çalıştım. En son bol bir kot pantolon ve siyah bir t-shirt seçtim. Üstümü değiştirip saçlarımı tarayıp, hırkamı da alıp aşağıya indim.
Mehti abi salonda yoktu. Mutfağa girecekken onu elinde iki kahve fincanı ile çıkarken gördüm. Karşımda durup fincanın birini bana uzattı. Şaşkınca bakarken fincanı elime tutuşturup "Al iç şunu. Kendine gel öyle konuşalım. Kahvaltı bile yapmamışsındır sen şimdi." dedi. Sonra da mutfaktan çıkıp salona ilerledi.
Kahvemi içip bitmiştim. Mehti abi ile sanki hayatımız gayet normalmiş gibi konuşuyorduk. Doğum için çok heyecanlıydı. Beni üzen tek şey aslında onların çocuklarını göremeyecek oluşumdu. Mehti abi bunu anlamış gibi "Eğer bir gün her şey düzelirse yeğenini sana getireceğim." demişti. Bu biraz içimi ferahlatmıştı. Artık konuya girmem lazımdı. Söze "Alinin buraya geleceğinden haberi yok değil mi?" diye başladım. Kahve fincanını masaya bıraklrken kafasını olumlu anlamda salladı "Tabii ki de haberi yok. Onu bir haftalığına yurt dışına gönderdim. İlk başta bir şey olduğunu anlar gibi oldu ama sonra toparladım. Biliyorsun Aliye biraz duygusal bu aralar, onu bahane ettim."
Ne kadar tuhaf değil mi? İki kardeş ve ikisi de çok farklı. Birisi karısını ölümüne seven çok iyi bir insan, diğeri karısına şiddet uygulayan psikopat.
"Anladım." dedim kafamı sallayarak. Bir süre sonra Mehti abi "Artık anlatacak mısın?" dedi. Başımı olumlu anlamda salladım.
"Söze nasıl gireceğimi bilemiyorum. Dediğim gibi artık gitmek istiyorum. Bu zamana kadar direndim. Değişir diye düşündüm ama değişmedi daha da canavar oldu. Senden iki konuda yardım isteyeceğim. Birincisi bana para lazım, burdan gitmek için. Yeni hayatımda bi ev almam için bana para lazım. Ne kadar vere bilirsen olur. İkincisi de ailemden kalan restoranı geri alman. Onu kardeşin sattı. Bani öyle yıkacağını düşündü ama nafile. Kardeşin nasıl sattıysa abisi olarak o restoranı sen alacaksın." dedim. Sonra da devam ettim "Parayı borc olarak alacağım ama restoranı borc olarak almıyorum. Satılınca parasını ben değil siz aldınız. Şirketiniz için harcadınız. Şimdi masıl harcadıysanız öyle de o restoranı bana geri vereceksin." Mehti abi benden böyle bir şey beklemiyormuş gibi baktı. Hakkımı istedim sadece.
"Bak para önemli değil ama Ali'ye restoranın parasını açıklayamam." dedi.
"Umrumda değil, ki zaten ona bir şey açıklamak için pek zamanın olmayacak." dedim kendimden emin bir şekilde. Tek kaşını kaldırdı "Nasıl yani? Nasıl pek zamanım olmayacak?" dedi.
"Burdan çıkar çıkmaz onu ihbar edeceğim." dedim. "Ne? Bana yıllarca hem psikolojik hem fiziksel şiddet uygulayan birini ihbar etmeyeceğimi mi düşündün? Yoksa dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesini mi sağlayacaktım? Kardeşin anlıyorum ama yaptıklarının bir cezası olmalı. Olmasza bu sadece benimle sınırlı kalmaz." dedim cümlelerimin üstüne vurgulayarak.
"Bak Mia anlıyorum, sana yaptıkları affedilemez. Ama ihbar etme. O orda yapamaz." dedi.
"Bana ne? Ben yıllarca bu cehennemde yaşadım, o da biraz hapishane de yaşar. Ki bu evde çalışan her kes şahidim olur." dedim.
"Onu ihbar edersen restoranı almam." dedi. Ciddi olamazdı. Kardeşi bir canavardı ve o kardeşini mi koruyordu?
"Ne? Bunu yapar mısın cidden? Bir canavar için?" diye sordum. Şaka yapıyor olmalıydı.
"Bak Mia o ve ben yanlızız. Benim bir tek kardeşim var. Başka kşmsem yok." dedi. Aliye vardı, daha doğmamış çocuğu vardı. "Biliyorum Aliye var diyeceksin ama Aliye Alinin böyle bir adam olduğunu öğrendiği an beni bırakır. Benimde öyle biri olacağımı düşünür." dedi. "Düşünmez. Aksine o süreçte yanında durur. Zor olacak tamam ama hepimiz için zor olacak." dedim.
Mehti abi kafasını iki yana salladı "Ben son sözümü söyledim Mia. Düşün ve karar ver. Ailenden kalan restoran mı? Aliyi hapse tıkmak mı? Karar senin." dedi elindeki boş kahve fincanını masaya bıraktı ve kalktı. "Gelemene gerek yok, kapının yerini biliyorum." dedi. Kapıya doğru yürüdü "Ha bu arada Ali hafta sonu gelecek o gelene kadar zamanın var. Düşün taşın karar ver." dedi ve kapıyı açtı ve çıktı.
Mehti abinin böyle birisi olacağınl hiç düşünmemiştim. Sonuçta kaç kere kaçmam için bana fikirler veriyordu ama şimdi ne değişmişti? Ne karar vereceğini bilmiyordum. İnan bana ben de bilmiyorum Mia. Ah evet birde iç sesim var. Uzun zamandır onu duymuyordum. En son öldüresiye dövüldüğünde gitmiştim ve şimdi intikam için geri geldim. Bırak restoranı Aliyi hapse tıkalım. Bir şekilde restoranı alırız. Bilmiyordum. O restoran ailemden tek miras, şimdi Ali yüzünden restoranı bırakmayacaktım.
Çok kısa oldu biliyorum, ama kafam çok karışık ve yazacak pek hevesim yok. İlk yazmaya başladığımda çok hevesliydim ama şimdi hayır. O yüzden bölümler kısa ve uzun zaman sonra geliyor. Bu arada medyadaki kız Mia. Çok aradım ama bi şekilde tam benzeyen birini bulamadım. Diğer karakterleri bilmiyorum daha. Neyse iyi okumalar, oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. Diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın ✋✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİA
RandomMia 15 yaşında annesini 17 yaşında babasını kaybeden genç bir kız. Mia 16 yaşında canavarıyla tanışıp 18 yaşına girer girmez Ali Akman adındaki canavar ile evlenir. Tabii ki bu dönemde anne ve babasının eksikliğini iliklerine kadar hisseden Mia o ek...