Yıl 2014... Kurban Bayramı...
Ailemsiz geçireceğim ikinci kurban bayramıydı bu gün. Onları çok özledim. Ali'ye kaç gündür onları ziyaret etmemiz gerekegiğini söylüyorum. Hem onun ailesini hem benim ailemi. Geçen sene uzun yalvarışlar sonucu Aliyi kendi ailesini ziyaret etmesi için ikna etmiştim. Ve o beni kıramamış ziyaretlerine gitmiştik. Bu sene biraz daha zordu. Kaç gündür bu konu hakkında konuşuyorduk ve sürekli beni geçiştiriyordu. Ama uzun uğraşlarım karşılığını almış olacak ki şu an onları ziyaret etmek için hazırlanıyorum.
Üstüme siyah dizlerimin biraz altında bir elibse giydim, siyah şal aldım ve yine siyah babetlerimi giydim. Dolabımda bu kadar siyah eşyanın olması beni biraz şaşırtmıştı. Şalı elime alıp aşağı indim. Ali siyah takım elibisesi ile beni bekliyordu. Arkasından sessizce gidip beline sarıldım "Hazır mısın çiceğim?" dedi. "Evet hazırım, gide biliriz." dedim kafamı olumlu anlamda sallayarak. Ali yüzünü bana dönünce yüzünün asık olduğunu gördüm.
"Ali." dedim "Bak eğer gitmek istemiyorsan gitmeye biliriz. Senin için zor anlıyorum." dedim. Yanıma yaklaşıp elleri ile omuzlarımdan tuttu.
"Her yıl aynı muhabbeti yapıyoruz. Sen sürekli gidelim diye tutturuyorsun ve ben sana kıyamayıp kabul ediyorum. Ve sürekli yüzüm asık olduğu için vazgeçmeye çalışıyorsun. Eğer vazgeçeceksen en başta gidelim diye tutturma çiçeğim!" dedi. Sonlara doğru çenesinin kasıldığını gördüm. Ve omuzlarımı sıkıyordu.
"Tamam anladım." dedim ama hala omzumu sıkıyordu "Ali omuzumu sıkıyorsun." dedim.
"Özür dilerim biraz sinirliyim." dedi omuzlarımı bırakarak.
"Noldu neden sinirlisin ki?" diye sordum.
Sabır der gibi derin bir nefes aldı "Anlatsam anlayacak mısın?" dedi. Neden anlamayayım?
"Neden anlamayayım? Sen anlat ben anlamasam söylerim." dedim.
"Tamam, kurbanlık koyun kasabın elinden kaçmış, şu an İstanbul'da bir yerlerde başı boş bi şekilde dolaşıyor. Ve bana verilen öneri yeni bir koyun alamam." dedi.
Kafamı sallayarak "Anladım." dedim. Gülerek beni kendine çekip şakağımdan öptü.
Yola çıkalı on dakika olmuştu. Ailemizin mezarları şehir dışındaydı o yüzden yolculuğumuz biraz uzun sürecekti. Sanırım Ali yol çok uzun olduğu için mezarlığa gitmek istemiyordu. Aynı zamanda yola çıktığımızdan beri Alinin telefonu susmuyordu, sürekli birileri arıyordu ve Ali her aramadan sonra sinirleniyordu. Ve yine telefon çaldı.
"Alo." dedi Ali. "Dinliyorum. Evet yoldayız, yirmi dakikaya varırız. Ne diyorsun? Nasıl geleyim şimdi amına koyayım? Kıt mısın Ekin? Gelemem." dedi Ali. Yine sinirleniyordu ve araba sürerken sinirlenmesi hiç hayra alamet değildi.
"Ya siktir git Ekin! Gelemem." dedi Ali. Ekin Alinin yakın arkadaşıydı. Liseden beri arkadaşlarmış. "Salak velet nasıl geleyim diyorum? Mia da arabada. Ha geldim diyelim Mia'yı nereye bırakayım?" dedi. Ekin bi şeyler
söyledikten sonra Ali "Bok gelirim Ekin! Götünü görürsen anca öyle gelirim." dedi.Telefonu kulağından çekip ekrana baktı "Piç yüzüme kapattı." dedi. Bana dönüp "Bu kadar küfürü duyduğun için özür dilerim." dedi.
"Sorun değil de nereye çağırıyor ki?" dedim.
"Bi dakika." deyip telefonda birini aramaya çalıştı en son telefonu kulağına dayadı "Lan erkek orospusu sen benim yüzüme telefonu mu kapattın?" biraz durdu sonra "Lan ben o telefonu senin götüne sokmaz mıyım lan!" dedi. Biraz bekleyip tekrar konuştu "Siktir git Ekin." dedi ve telefonu kapattı. Ben kendimi tutamayıp gülmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİA
RastgeleMia 15 yaşında annesini 17 yaşında babasını kaybeden genç bir kız. Mia 16 yaşında canavarıyla tanışıp 18 yaşına girer girmez Ali Akman adındaki canavar ile evlenir. Tabii ki bu dönemde anne ve babasının eksikliğini iliklerine kadar hisseden Mia o ek...