CANHIRAŞ: tüyler ürpertecek kadar korkunç yürek parçalayan acı..
Daha beş yaşındayken üvey babası tarafından annesinin ölümüne şahit olan üstelik bunu bir oyun sanıp annesinin cansız bedeniyle saatlerce konuşup araba yarışı oynayan sonunda uykuya ye...
Yeni hikaye ile karşınızdayım çocukluğa inmek istedim sizin kadar güzel yazamasamda neysee hepinize iyi okumalar 😘😘
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Istanbul'un her çeşit insanının bir arada mutlu huzurlu kardeşçe yaşadığı bu Çukur'da birtek onlar aileye alınmamıştı. herkese karşılıksız sevgi duyan çukur birtek onları sevmemiş istememişti..
Her gece olduğu gibi bu gecede kavga sesleri minik adamın uykusunu kaçırmıştı. Her gün Allah'a dua ediyor babasının onları bulmasını istiyordu. Her gece annesi için korkan Salih bu gece içinde daha önce tanıyamadığı bir korkuyla annesinin çığlık seslerini dinliyordu.
Salih kulaklarını kapattığı o minik ellerini yumruk yapıp gözlerini ovalarken minik çıplak ayaklarını yatağından aşağıya sarkıtmıştı. Üstündeki kırmızı ayıcıklı pijaması onu öyle tatlı yapıyorduki..
Yarı açık olan kapı aralığından annesini izliyordu bu minik adam cehennemin ortasında doğduğunu yaşadığı süreçte asla mutlu olamayacağını biliyordu çünkü babası ona hep felaket bela kelimelerini kullanıyor her gece daha çocuk olmasına rağmen dövüyordu..
Duyduğu bir el silah sesiyle yerinden sıçramıştı minik adam. Babası önce elindeki silaha bakıp neler olduğunu anlamaya çalışmıştı sonra "Mihribaan! feryat etmiş hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Sonra kapının arasından onları izleyen Salihi görünce yerdeki silahı alıp korkuyla evden çıkmış ve birdahada eve uğramamıştı.
Salih "Anne?" dedi gözlerini kırpıştırarak. Annesinin yerde kanlar içinde kalan bedenine doğru bir adım atmıştı. Korkmuyordu çünkü annesi ne olursa olsun onu korur kollardı. İnsan annesinden korkarmıydı?
Annesinden ses gelmemişti halbuki ne zaman anne dese annesi PRENSİM diyip gıdığından öperdi. Şimdi annesine ne olmuştu neden cevap vermiyordu??
Salih annesinin buz gibi olmuş elini tutarak "anne hih! üşümüşsün" demiş ve odasına gidip kırmızı olan battaniyeyi yerlerde sürükleyip annesinin üzerine örtmüştü.
Salih gülerek "anne uyumuş çok yoyulmuş sana söz veyiyoyum anne büyüdüğüm kocaman adam olduğum zaman ben bakıcam sana çok mutlu olacağız" dedi ama annesinden yine cevap alamamıştı. Garip birşeyler olduğunu anlamıştı artık.
Salih dolu gözlerle "Anne koykuyoyum uyan aytık lütfen anne uyan! demişti annesini sarsarak.
Aklına annesinin en çok sevdiği oyuncağı gelmişti. Annesi üzgün bile olsa Salihle araba yarışı yaparken gülüp eğleniyordu. Salih paytak paytak koşarak annesinin sevdiği mavi arabayı buz gibi olmuş eline tutturmuştu. Kendiside kırmızı dütdütü almış annesiyle beraber oynamaya başlamıştı.
Salih gülerek "üç ikii biy başyaa" demiş ve kırmızı arabasını sürmeye başlamıştı. Saatlerce annesinin başında beklemişti bu minik adam uyanırda son kez sesini duyarım diye..