2

831 58 9
                                    

"Biliyorum bunu hak etmemiştin." Fısıltısına gözlerimi araladım. Karşımda duran orta yaşlarında kadına baktım. Kim olduğunu çıkarmaya çalışırcasına izledim. "Siz de kimsiniz?" dediğimde şaşkınlıkla gülümsedi ve heyecanla cevaplarken elini bana doğru uzattı. "Ben Ellise." Elini sakince tuttuğumda gözlerini ellerimize indirdi. "Seni gölden kurtardım." dediğinde duraksadım. "Göl mü?" Bana baktı ve başını yavaşça salladı. "Seni öylece ölüme terk edenlerin kim olduğunu biliyor muydun?" Gözlerimi kırpıştırdım. "Ölüme terk edenler mi?" dediğimde başını salladı. "Hatırlamıyor musun?" dediğinde duraksadım ve hatırlamaya çalıştım. "Kesik kesik." dediğimde ellerini saçlarıma getirip narince sevdi. "Senin gibi masum bir kız bunları asla hak etmezdi, biliyorum." Başını iki yanında salladı. "Onlar gibi korkaklar yüzünden senin gibi masum insanların zarar görmesinden nefret ederim." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum." dediğimde öylece bana baktı ve gözlerini kaçırdı. "Şuan için bilmesen daha iyi." Elini kalbime yanaştırdı. "Sadece kalbinin ne kadar kırgın olduğunu hissedebiliyorum." dedi ve yanımdaki masadan su dolu bardağı alıp bana uzattı. "Neyse ki seni buldum." Başını pencereden gözüken göle döndürdü. "Çünkü bu gölde ne yaşanırsa ben onu hissederim."

"Ne zamandır buradayım?" Gözlerini bana çevirdi. "Artık kimsenin seni merak etmediği kadar uzun bir süredir." Gözlerimi kırpıştırdım. "Bu da ne demek?" dediğimde elini elimin üzerine sakince bıraktı. "Bu gölden insanların neden bu kadar korktuğunu bilir misin?" dediğinde duraksadım.

"Neden?" Gözlerini yine pencereden dışarı çevirdi. "Bu göl insanı düşüncelerinin olduğu yere hapseder." dediğinde ne dediğini anlamadan ona baktım. "Bu ne demek?" Gözlerini bana çevirdi. "En çok neyi düşündüysen, oraya hapsolursun." Ekledi. "Sen de hapsoldun." dediğinde gözlerim irice açıldı. Konuşmaya devam etti. "Neye veya nereye hapsolduğunu bilmiyorum. Ama uyanman oldukça uzun sürdü." Kaşlarımı çattım. "Ne kadar sürdü?"

"Göle düştüğünde kaç yaşındaydın?" dediğinde cevapladım. "18. yaşıma girmiştim." dediğimde gülümsedi ve bir süre düşündü. "Ben seni bulduğumda 30 yaşındaydım." Derin bir nefes aldım. "Fakat şimdi 32 yaşındayım." Gözlerim irice açıldı. "2 sene boyunca burada mıydım?" Kaşlarını kaldırdı. "İnsanlar ölü bedenini buldular." dediğinde duraksadım. Tüylerim diken diken olduğunda zorlukla konuştum. "B-bu da ne demek?" Derin bir nefes ve cesaret toplayıp konuştum. "Ben... öldüm mü?" Başını salladı. "Onlar öyle sanıyor." Konuşmaya devam etti.

"Hiç duydun mu bilmiyorum, bazen insanların bedeni öldüğünde, ruhu dünyayı terk edemez." dediğinde şaşkınlıkla ağzımı araladım. Konuşmaya devam etti. "Ben senin ruhunu buldum."

Yutkundum. "Yani şuan da..." Sözümü yarıda kesti. "Öylece ölmene izin veremezdim." Kaşlarımı kaldırdım. "Seni gömdükleri günün gecesi..." Bana baktı. "Seni bedenine geri getirdim." Ekledi. "Ama uyanman iki yılını aldı."

The Lake gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin