0.6

1.1K 75 230
                                    

Yağız'dan 

"Demek onayı aldın ha" deniz uzandığı yerde biraz daha yayılarak konuştuğunda özgür'ün bana dediklerini hatırlamış ve istemsizce tebessüm etmiştim.

Doğruyu söylemek gerekirse bugün dükkanda onunla ufak bir tartışma yaşadığımız için beni döveceğini ya da leya'dan uzak durmamı isteyeceğini falan düşünmüştüm. Lakin o beni şaşırtacak bir davranışta bulunmuş bana leya ile gayet yakışacağımızı ve onayı olduğunu söylemişti.

Hatta sadece bununla da kalmamış cebime kimseye göstermeden leya'nın telefon numarasanın ve ev adresinin yazılı olduğu bir kağıtta bırakmıştı. 

Yani anlayacağınız bu çocuk deniz'den de shipçiydi..

"Bu çocuğa leya ile tanıştıktan sonra bir haller oldu şimdi de mal mal tavana bakıp sırıtıyor" çağan alayla konuşup telefonuna bakmaya devam ettiğinde tek kelime etmemiş leya'ya ne yazmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım.

Muhtemelen benimle beş dakika bile mesajlaşmayacak direkt olarak engeli basacaktı. Bu yüzden ona yazacağım her bir mesajı özenle seçmeliydim. "Pşşt bana bakın sizce yengenize ne yazmalıyım ya da daha doğrusu ne yazsam bana düşer" 

Sorum üzerine deniz gülme krizine girerken çağan sadece bana göz devirmekle yetinmişti oysaki saçma bir şey sorduğum falan da yoktu. "Birlikte pizza gömer miyiz hayatımın anlamı yaz bence sonuçta biriyle kendi pizzasını paylaşan insan ömrünün geri kalanını da paylaşır" 

Deniz'in bu düşüncesine uyup leya'ya bunu yazsam büyük ihtimalle bana "yumruğumun da tadına bakmak ister misin" yazardı , ah atarlı sevdiceğim benim.

Çağan "oldu olacak bir çay içer miyiz yazsın , deniz saçmalama lütfen" diyerek yine mantığını konuşturduğu sırada telefonum çalmaya başlamıştı. 

"Hayırsız evladım benim neden beni uzun zamandır aramıyorsun" annemin sesi gerilmeme neden olurken aklımdan ona karşı kullanabileceğim bahaneler düşünmeye başlamıştım. "annem vallah arayacaktım ama malum biraz meşgulüm" tüm gün yatmak da bir meşguliyet sonuçta 

"Ne olursa olsun beni araman lazım neyse esas konumuza dönelim oğluşum baktım ben senin evleneceğin yok dedim duruma el atayım" annemin cümlesi ile ağzıma attığım mısır boğazımda kalırken öksürmeye başlamıştım. "Duruma el attım derken anne" 

"Sana mükemmel bir kız buldum oğlum" gerçekten bana danışmadan böyle bir şeye kalkıştığına inanamıyordum , yaşım evlenmek için geç falan değildi hem kendi kararlarımı kendim alabilirdim. "Anne söyle o bulduğun kıza da ailesine zaten benim sevdiğim biri var" 

Benden hiç tanımadığım biriyle hatta görmediğim biri ile birlikte olmamı bekleyemezdi hele ki ben leya'yı seviyorken asla. "Oğlum bak daha önce de böyle yaptın senin ciddi düşündüğün falan yok ki bak boş ver o kız-" 

"Biz evleneceğiz anne" 

Deniz bu dediğim üstüne koltuktan düşerken çağan adeta donmuş kalmıştı doğrusu ben de böyle bir şey diyeceğimi düşünmüyordum. "Sen ciddi misin ayy oğlum çok sevindim ee ne zaman tanışıyorum gelinimle" 

Hmm şeye ne dersin çıkmaz ayın son cuması?

"Düğün telaşı falan derken çok yorulduk anne biraz daha sonra gelsen olmaz mı" vallah bence çok güzel yalan söylüyordum , annem olsam kesin ikna olurdum. "Üç hafta sonra oradayım ona göre" 

Telefon yüzüme kapanmış çağan bana "sen bittin" bakışları atarken deniz kahkaha atmaya başlamıştı sanırım durumum gerçekten de vahimdi.

*** 

Çikolatalı sütümden bir yudum daha alıp "sen şimdi beni engelledin tamam ama kalbinden nasıl engelleyeceksin leya hanım" diye bağırdığımda çağan elindeki televizyon kumandasını kafama geçirmişti. 

Bundan tam tamına 4 saat 13 dakika 29 saniye önce leya tarafından engellenmiştim ve bu da yetmezmiş gibi bir de esat arayıp yarın bize geleceğini söylemişti.

Aslında esat'ı severdim ama buraya gelirse hem onu gezdirmek zorunda kalacak hem de çenesinden kurtulamayacaktım yani beni zor günler bekliyordu. "Yağız ben sana bir şey söyliyeceğim" deniz'in sesindeki sakinlik doğrusu beni bir hayli germişti.

"Sen bu kızın evinin adresini bilmiyor musun? biliyorsun ee o halde neden başımızı şişirip sütlerimi tüketmek yerine kalkıp gitmiyorsun" özgür'ün bana leya'nın ev adresini verdiğini hatırlamamla gözlerim fal taşı gibi açılırken koşarak ceketimi almıştım.

Gecenin bu saatinde beni evinden kovacak hali olmadığına göre mecburen anlatacaklarımı dinleyecekti. Ben de hem leyamı görmüş hem de beni dinlemesini sağlamış olacaktım.

Bir hışımla asansörden inip arabamı çalıştırmış bir yandan da sonra neden bu saatte kızın evine gidiyorsun diye beni azarlamasın diye özgür'ü arayıp haber vermiştim. Özgür , iyi çocuktu bu yüzden her ne kadar ufak kıskançlık krizlerine girsem de leya ile olan arkadaşlıklarını güzel buluyordum.

Navigasyonun konuma ulaştığımı söylemesiyle derin bir nefes alıp arabadan inmiştim. Normalde gayet sakin ve umursamaz bir kişiliğim olmasına rağmen şu an gerginlikten titriyordum. 

Tek temennim beni hemen yargılamaması benimle düzgün bir şekilde konuşması yönündeyken kapısının önüne gelmiş elimi zilin üstüne götürmüştüm , bildiğim tüm duaları etsem iyi olacaktı. Cesaretimi toparlayıp zili çalmış beklemeye başladığım sırada kapı saniyesinde açılmış ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı.

"S-sen.." 


~ Merhaba

~ Nasılsınız? 

~ Güzel yerde bitirdim ya bence az merak kasalım

~ Leya bu evli gibi davranma fikrini kabul edecek mi

~ Seviliyorsunuz 💙



Teslimat | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin