MEZARLIK

63 4 4
                                    

Okumaya başlama tarihiniz? 🦋

"Ölüm yüzünden edilen vedalar, aslında yarım kalmış vedalardır."

Ben daha küçükken en çok sevdiğim ayıcığımı kaybetmiştim, annem üzülme demişti, yenisini alırız. Aynısı kaybolan en çok sevdiğim tişörtüm için de geçerliydi. Üzülme demişti annem yine, yenisini alırım ben kızıma. Büyüdükçe, kaybetmeye başladığım şeylerde benimle birlikte büyüdü. Ne kadar çok yaş gidersem, kaybettiğim şeyde bir o kadar değerli oluyordu. On yaşında ilk defa bir evcil hayvanım olmuştu. Annem, ısrarlarıma dayanamayarak bana balık almıştı. İlk sorumluluk sahibi olduğumda en çok istediğim evcil hayvanı alacaktı. Köpeği.

Balığa her gün yem verir, on yaşında olmama rağmen suyunu değiştirir ve onunla sohbet ederdim. Bir gün yine balığımla konuşurken bunu nasıl anladım bilmiyordum ama halsiz olduğu düşüncesine vardım ve bunun açlıktan olacağını düşündüm. O zamanlar bende açken halsiz oluyordum çünkü. Anneme, balığa üç kat daha fazla yem versem sorun olur mu diye sormak istesem bile işte olduğu için soramadım ve balığa yem vererek iyileşmesini bekledim, çünkü ona anlatacak daha çok şeylerim vardı. İlk başlarda durmadan yüzen balığım, birkaç saat sonra tamamen yüzmeyi bırakmıştı. Suyu bulanmış, balığı zar zor görür olmuştum. Zaten tam o sırada annem gelmişti işten. Bana balığın öldüğünü kısaca açıkladığında, bunun sorun olmadığını söylemişti. Sonrasında ölen balığımı çöpe attığını kendi gözlerim ile görmüştüm. Sanki hiç var olmamış gibi. Ölen balığımın bir mezarı bile olmamıştı.

Benim sevgili balığım, seni okyanustan ayırmam yetmiyormuş gibi birde seni öldürmüştüm. Seni sana olan sevgimden dolayı öldürmüştüm. Bu nasıl mümkün olurdu ki? Bir insan nasıl öldürürdü en değerlisini? Olmuştu.

Annem yine üzülme demişti, yenisini alırız.

Ve o akşam bize Uras, annesi ile birlikte misafirliğe gelmişti. Bütün gece ona sarılarak ağladığımı hatırlıyordum. Susmuştu, susmuştum. Beni azarlamadı. Yaptığımın yanlış olduğunu söylemedi. Sadece bana sarıldı ve göz yaşlarının tişörtünü ıslatmasana izin verdi.

On bir yaşımdayken annem, bana evcil hayvan olarak iki tane kuş almıştı. Neden tam bu hayvanı seçmişti bilmiyordum ama onları balığımdan daha çok sevdiğim kararına varmıştım. Ben bir şeyler anlatırken balık sürekli susardı ama yeni kuşlarım en azından garipte olsa orada olduklarını belli ediyorlardı. Ve onlarla evin içinde ebelemece da oynayabiliyordum. Bir gün, yine annem işteyken kuşlarımı kafeslerinden serbest bırakarak evin içinde koşturmaya başlamıştım. Alt komşularımız aynı zamanda aile dostumuz olduğu için böyle gürültüler yapmama kızmıyorlardı. Annem, kuşları o yokken kafeslerinden çıkarmamam için beni defalarca kez uyarmış olsada çocukluk aklıyla onu ciddiye bile almamıştım. Kötü birşey yapmıyordum sonuçta. Kuşlar, evin içinde bir sağa bir sola uçarken geçte olsa bir şeyi fark etmiştim, Pencereyi aralık bırakmışım. Sanki kuşlarda benimle aynı zamanda onu fark etmişler gibiydi. Pencereden, ben pencereye yetişene dek uçup gitmişlerdi. Bir ay boyunca okuldan her geldiğimide pencerenin başında oturup kuşlarımın bana geri dönmesini beklediğimi hatırlıyordum. Ama bir daha hiç dönmemişlerdi ve ben uzun bir süre boyunca yine Uras'ın kolları arasında salaklığıma ağlamıştım.

Annem yine üzülmemem gerektiğini söylemişti, o bana yenisini alırmış.

Bütün çocukluğum boyunca yaptığım bütün hataların üstünü annem örtmüştü. Beni kusursuz bir çocuk olarak yetiştirmeye o kadar çok odaklamıştı ki kendini, her seferinde benim bir suçum olmadığına hem kendisini hem beni inandırmıştı.

Havada Asılı Kalan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin