YALAN

22 1 1
                                    

Şuan bulunduğumuz sokak, önünde durduğumuz apartmanın önü ve karanlıkta pek fazla seçemediğim bu çevre bana yabancıydı. Mantıklı düşünemiyor, bir şeyleri ayırt edemiyor olabilirdim ama bir kez gördüğüm yeri hatırlamyacak kadar da sarhoş değildim.

Yankı, oturduğu yerden inerek benim kapımın önüne geldi ve kapıyı açarak elini uzattı. "Tek başıma haledebilirim," dediğim an ayaklandım, bunun pek iyi bir fikir olmadığını ise sadece birkaç saniye sonra anlamıştım. Şiddetli bir baş ağrısı kafamın içinde dolaşırken, dengemi sağlamakta zorluk çektim ve kendimi Yankı'nın olduğu yöne doğru saldım. Yankı, kollarını belime sararak beni sıkıca tuttuğunda "Bir daha sakın beni geri çevirme," diye uyardı beni. Bense onun uyarılarını ciddiye alamayacak kadar yorgun hissediyordum.

Daha önce hiç gelmediğim bu yerde bakışlarımı gezdirirken, Yankı ise beni bir daire'ye doğru yönlendiriyordu. "Burası Yaz'ların evinin önü değil," dedim. Karanlıkta, kaşlarımı çatmış ona doğru bakıyordum. Derin bir nefes aldığında "Seni Yaz'lara bıraksaydım Hatice teyze mutlaka görürdü," dedi. "Sarhoş ve çamur içindesin, Dolunay. Hem Yaz'ın hem de kendi başını belaya vermeni göze alamazdım."

Yankı, cebinden anahtarı çıkararak dış kapıyı açtığında beni de içeri doğru çekti. Eğer şuan mantıklı düşünebiliyorsam beni kendi evine getirmişti. "Beni sana mi getirdin?" diye sordum saf saf. Yankı, yüzüne eğlenir bir tavır taktığında "He," dedi. "Seni bana getirdim."

"Ben sizde kalamam," dediğim sırada duraksamadım. Konuştuğum şeyleri bedenim uygulamak istemiyordu. Yankı, sorarcasına baktığında "Nedenmiş o?" dedi.

"Çünkü bu doğru hissetirmiyor," dedim açıkça. Onun evinde kalmam uygun değildi. Annem okuldan hiç tanımadığım ve gece yarısı mezarlıkta karşılaştığım birisinin evinde, üstüne üstlük sarhoş olarak birisinin evine getirildiğimi öğrense büyük ihtimal kalbine inerdi.

Üstelik o Yankı'ydı. Okulda ona hayran olmayan tek kız bile tanımıyordum. Şuan muhtemelen benim yerimde olmak isteyecek onlarca kız vardı ama ben yaptığım bu aptalık yüzünden işte buradaydım. Büyük ihtimal çoğu kızın hayalini yaşıyordum ve bu ne yazık ki kâbus gibi hissettiriyordu.

Ben az önce Ural'ın mezarının başındaydım, şimdi ise başka bir erkeğin yanında. Kendimi gerçekten berbat hissediyordum. Kahretsin, daha fazla içmek istiyordum. Düşünme yetkimi tamamen kaybedecek kadar fazla.

"Sana doğru hissetiren şey ne?" diye sorduğu sırada bakışları tam gözlerimin içine bakıyordu. "On saatten fazla mezarlıkta durup üstüne birde sarhoş olmak mı?"

Sessiz kaldım. Evet, demek istedim. Uras'ın yakınımda olduğu her yer bana doğru hissetiriyor. Ona bunu anlatacak ne gücüm, ne de isteğim vardı. İstediğim tek şey duş alıp uyumak ve sabah bu olanları olmamış saymaktı. Bugün ona sarılmıştım ve bunun beni sakinleştirmiş olması canımı daha çok yakmıştı. Bunun bana huzur vermemesi gerekiyordu, ben huzuru hak etmiyordum.

Yankı, kapıyı anahtar ile açtığında benide içeri alıp ardımızdan kapıyı kapattı. Yankı, beni salon olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yönlendirirken bakışlarımı önümde tuttum. Tahmin ettiğimin aksine büyük bir daire değildi. Ben, okulda onu izlerken gözümde Yankı'yı o kadar çok yüceltmiştim ki gözümde zengin, soğuk, şımarık ve lüks bir evde yaşayan birisi olarak canlandırmıştım hep. Ne kadar büyük bir hata yaptığımı ilk kez şuan fark etmiştim.

Salon, dağınıktı. Kanepe'nin üstünte dağınık bit bataniye, masanın üzerinde ise yıkılmış bira şişeleri vardı. Hepsi boştu. Yankı, burasını böyle bulmayı beklemiyormuş gibi dona kaldığında bense onu mahçup etmemek için bakışlarımı tavana doğru çevirdim. Sanki tavanda dikatimi çeken bir şey görmüşüm gibi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Havada Asılı Kalan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin