⛧BÖLÜM 1⛧

17 0 0
                                    

Ben Mihrimah Sultan  Sancak İstanbul'un en iyi hastanelerinden birinde doktorum.

23 yaşındayım . Meslek hayatına erken atıldım . Abim hayatımda en değer verdiğim insan,herşeyim.
Bu yolda en büyük destekçim abim oldu .
Biraz hikayemden bahsedeyim,ben ve abim yani Mirza iki kardeş yetimhanede büyüdük.

Annem ve babam ikisi de vatanına milletine aşık iki polis memuruydu.İkisi de aynı yerde görev yapıyorlarmış.Orda tanışıp birbirlerini sevip evlenmişler . Ama ne annemin ailesi ne de babamın ailesi bu evliliğe onay vermişler .
İki aileden de kimse annem ve babamın en mutlu günlerine yani düğünlerine gelmemiş,sadece annem ve babamların dostları,değer verdiği insanlar gelmiş.

Ardından aylar sonra annem hamile olduğunu öğrenmiş.Çok sevinmiş.Tabi babam mutluluktan havalara uçmuş.
İşte sonra malumunuz Mirza abim doğmuş.

Aradan üç sene geçmiş.Ben yani evin prensesi doğmuş babam beni hep prensesim diye severmiş.Mirza abim ilk başta biraz beni kıskansa da sonradan çok sevmiş.Ailemiz çok güzelmiş.Kimseye akrabalarımıza ihtiyacımız yokmuş.Herşey olması gerektiği gibiymiş.

Ta ki o acı güne kadar...
Annem ve babam narkotik şubede çalışıyorlarmış . Bir gün  görev sırasında bir depoda çatışma çıkmış annemin arkası dönükmüş.Anneme gaflet anında silah sıkılacakken babam annemin önüne atlamış ve babam vurulmuş ardından annemi de vurmuşlar.ikisi de çok kan kaybından orada can vermişler.
Hayat işte bazen çok acımasız olabiliyor.Tabi ki şimdi soracaksınız sen bunları nerden biliyorsun diye. Dedemler,ninemler,halamlar,amcamlar demek çok isterdim ama hayır, bizim asla sırtımızı yaslayacağımız bizi seven akrabalarımız ollmadı . Bunları annem ve babamın hatrı sayılır arkadaşları anlattı.Bizi hiç yalnız bırakmadılar . Yetimhanedeyken hep ziyaretimize gelirlerdi.Bizi çok severlerdi.Belki öz değil ama onlar bizim amcalarımız teyzelerimiz olmuşlardı.
İşte Mirza on sekiz yaşına gelince liseden mezun olur olmaz avukatlığı kazandı.Bu arada abim zehir gibidir bi çalıştığını bi daha unutmaz.İşte üniversiteye geçti.Yetimhaneden ayrıldı . Tabi bende o zamanlar on beş yaşındayım . Abim artık reşit olduğu için beni de yetimhaneden kendisiyle beraber çıkardı . Sonra bi ev tuttuk hem de içi dayalı döşeli eşyalar felan var tabi bende o zamanlar meraklı bir ergenim içten içe bu paranın suyu nerden geliyor diye düşünüyorum . Yine bi akşam abim üniversiteden gelmiş aç bende yine güzel yemekler yaptım.Sonra birden soruverdim:
  -"abi tüm bunlar nerden geliyor bu ev,eşyalar,erzaklar felan"şimdi de olduğu öküzlüğü gibi
-"sen küçüksün işine bak bir daha da sorma"
diye beni kapak ediverdi.
Bende  o günden sonra  kurcalamadım.İşte sonra liseden mezun oldum kendimi derslere verdim çünkü biliyordum çalışmaktan başka çarem yok hırs yaptım sonraki sene tıbbı kazandım. İşte şimdi ki yerimdeyim.İstanbulun en iyi hastanelerinden birinde başarılı bi doktorum.

Abim de tabi hiç avukatlıkla yetinir mi savcılığa geçiş yaptı şu an Ankarada Türkiye'nin başarılı az sayıda cumhuriyet savcılarından biri.
Büyük operasyonlar yönetiyor tabi sorumluluğu da büyük her zaman yanımda olamıyor.Bu yüzden sevgili öküz abim Mirza evimin etrafına göze çarpacak türden korumalar dikmiş durumda.Hayır,yani bari sivil korumalar koysaydın cehennem zabanileri gibi simsiyah giymiş hepsi.Cık cık cık.Arkadaşlarım evime gelmeye korkuyorlar,korumalar bahçeden içeri almadan önce elli tane soru soru soruyorlar.
Allahtan biricik arkadaşım Efsun bu duruma alışmış olacak ki beni hiç yalnız bırakmıyor.Sürekli bana geliyor . Efsunla aynı hastanede çalışıyoruz orda tanıştık sonra da böyle samimi olduk birbirimizin sırdaşı, kardeşi olduk.
Efsun:
"Mihrimah kuzum ben artık kalkayım geç oldu.Hem yarın bir amelyatım var."dedi

"Tamam kuzum yarın benimde bir amelyatım var yarın erken kalkacağım."

"Tamam canım hadi iyi geceler "dedi ve onu kapıdan geçirdim mutfağı topladım saat on bire geliyordu.Pijamalarımı giyip yattım .Güzel bir rüyadaydım her yerde papatya vardı çok güzellerdi elimi uzattım yere eğildim tam bir tane koparacakken  telefon sesiyle uyandım .
Yanımdaki dijital saate baktım saat 02.45'ti.
Ne ama bu ne ya  bana da yazık zaten beşte kalkacağım bu nedir ya cık cık .Hayır yani gecenin köründe nolmuş yani başka zaman arayın .Doktor olduğum için telefonum sürekli çalardı alışmıştım acil durumlara ama şimdi gerçekten açacak halim yok telefonu yandan kapatıp uykunun kendimi  şevkatli kollarına bırakacakken telefon tekrar ısrarla çalmaya başladı .
Telefonun ekranına bakmadan açıp sinirle "kimsin gecenin köründe ne istiyorsun!"dedim sitemkar bir  sesle .
Sonra karşıdan  öküz abim kükredi "ne diyosun kızım sen ?"
-"hıı abi sen miydin " dedim uyku sersemliğiyle
-"ya bendim !neyse yarın Gizemle İstanbula sana geliyoruz"dedi
-"tamam abi gelin"dedim.
Karşıdan dıt dıt sesi geldi öküz işte nolcak hem bu saatte rahatsız et hem de telefonu suratıma kapat insan bi "kardeşim kusura bakma gece gece rahatsız ettim, iyi geceler,tatlı rüyalar" der ama yok efendim Mirza beyin raconuna ters bunlar diye içimden abime saydırırken şimdi abimin telefonda ne dediğine odaklandım.
Yarın İstanbula geliyo hem de Gizemle (abimin avukat nişanlısı benim de biricik yengem olur kendisi) geliyor niye ki  bir de bu saatte aradı kesin bir şeyler dönüyor . " Hadi Mihrimah gazan mübarek olsun " dedim  içimden kendi kendime .
Ve kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
   

                               💠💠💠

OPERASYON MİHRİMAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin