[3] 𝒂 𝒍𝒊𝒕𝒕𝒍𝒆 𝒅𝒖𝒆𝒍

187 19 27
                                    



Bütün dersler bitmişti, şimdi de profesör Snape'in ofisine gidiyordum, ceza için.. göz devirip hızlıca yürüdüm, kapıyı tıklattığımda içeriden soğuk sesiyle 'gir' demişti. İçeri girip kapıyı kapattım.

-"merhaba profesör, dün söylediğiniz ceza için gelmiştim.."

Kağıtları inceliyordu, başını kaldırmadan kafasını salladı.

-"cezamın ne olduğunu söylememiştiniz profesör?"

Ayağa kalktı.

S: asanı çıkart.

Cübbemin iç kısmından asamı çıkarttım, masasının üstünde duran asasını alıp bana doğru kaldırmıştı.

S: Incarcerous.

Incarcerous: Kalın ipler yaratarak birisini bağlamayı veya boğmayı sağlayan büyü.

Asam elimdeyken ben de asamı ona doğru kaldırdım.

-"Expelliarmus"

Expelliarmus: Düello büyülerinden biridir. Büyü, griye kaçık beyaz ve şimşeğimsi bir ışık huzmesi çıkarır ve yapıldığı kişiyi silahsızlandırmaya yöneliktir. Genellikle, karşıdaki kişinin asasını elinden fırlatmaya yarar. Fakat, yeterli kuvvet uygulanırsa, kişiyi geri itip düşürebilir de. Ve, zamanlı yapılırsa, karşı taraftan gelmekte olan bir büyüyü geri püskürtmeye de yarayabilir. Ayrıca kalbe isabet ettiği zaman öldürücü kuvveti vardır. Düşmanı silahsız bırakır.

Büyüyü geri püskürtmüştüm, bağırmak istiyordum, beni boğmayı ya da bağlanmamı mı istemişti.

Hafif gülümsedi

S: güzel. Reflekslerin iyi.

-"ne içindi bu? Beni boğmaya mı çalıştınız?"

Umursamaz bir şekilde masasına yaslandı, kollarını göğüsünde birleştirdi.

S: büyüye karşılık vereceğini biliyordum.

Derin bir nefes verdim.

-"bunu neden yaptınız Peki?"

S: cezanın küçük bir parçası.

-"ya karşılık vermeseydim?"

İç çekti.

S: ama verdin, konu burada kapandı. Şimdi iksir malzemeleri olduğu dolabımı topla.

-"peki profesör."

O da tekrar sandalyesine oturmuş kağıtları incelemeye devam ediyordu.
İksir malzemelerinin olduğu dolabı açtığım da şok olmuştum.

Mırıldanarak konuştum.

-"çüş ya."

Dolabın içi berbat bir haldeydi.

S: düzenli bir şekilde yap. Beğenmezsem tekrar yaptırırım.

Sinirle baktım ona, o bana bakmıyor kağıtlara bakıyordu.

Başka emriniz var mı paşam, oh adama bak o yan gelip otursun beni burada çalıştırsın.

-"pekala profesör."

Hızla dolabı toplamaya başlamıştım, sanki bilerek dağıtılmış gibiydi Ya da bu adam çok dağınıktı.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra bitmişti, yorgunlukla dolabın kapağını kapattım.

Yorgun sesimle konuştum.

-"bitti profesör."

Bana bakmadan direk dolaba baktı. Dolabın kapağını açıp incelemeye başladı, uykulu bir şekilde bakıyordum.

S: beğenmedim. Baştan yap.

-"ama profesö-"

S: profesörüne karşı mı geliyorsun?!

İtiraz edicekken sustum.

-"hayır hayır, ben en iyisi baştan yapayım."

Dolabı tekrar düzenlemeye başlamışken arkamda durmuş izliyordu beni, nefesi boynuma çarparken elim ayağım birbirine dolanmıştı, elimdeki boş iksir şişesini düşürmüştüm, yere düşüp parçalara ayrılmasıyla irkildim.

Nefesi hala boynuma çarparken yutkundum, yavaşça arkamı döndüm. Ona bakmak için başımı kaldırmıştım aramızda yaklaşık on beş cm varken o da bana bakmak için başını eğmişti, aramızda çok az bir mesafe vardı gidecek bir yerim yoktu, kollarını dolaba yaslamıştı.

İkimizin nefesleri birbirine karışıyordu, biraz daha eğilse dudaklarımız birbirine değecek kadar yakındı..
ne ben konuşuyordum ne de o..

-"profesör?"

Kokusu burnuma kadar geliyordu, kokusu çok hoştu, öyle hoştu ki.. biraz koklasam mayışacakmışım gibi..
Biraz daha eğilmiş kafasını boynuma kadar getirmişti, dudakları ve burnu boynuma değiyordu, bir şey yapmıyordu sadece değiyordu, ben ise donmuştum sanki haraket edemiyordum, başını kaldırıp bana baktı.

S: kokun.. kokun çok tanıdık..

Son sahne🤭

𝐘𝐨𝐮𝐫 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐤𝐢𝐥𝐥𝐞𝐝 𝐦𝐞/ 𝐒𝐞𝐯𝐞𝐫𝐮𝐬 𝐒𝐧𝐚𝐩𝐞Where stories live. Discover now