1. Bölüm

559 117 31
                                    

Açılan kapının sesiyle irkildim. Gelen kişi kuzenim Azra'ydı. Çığlık attığımı duyup endişelenmişti. Bir sorun olmadığını, sadece kötü bir rüya gördüğümü söyledim. Peki diyip uykusuna kaldığı yerden devam etmeye gitti, alışmıştı her gece aynı şekilde uyanmaya.

Azra 24 yaşındaydı. Bir süredir onun yanında kalıyordum. Yani babamla annemi kaybettiğimden ve abim de beni bırakıp gittiğinden beri.

Ne olduğunu anlayamıyordum ama bir şeyler olduğu apaçık ortadaydı. Abim 16 yaşıma girdiğimde beni almaya geleceğini söylemişti ama aylardır ondan haber alamıyordum. Gördüğüm garip bir rüya vardı bir de. Sürekli tekrarlanıyordu. Ve başka bir şey daha... Bunun doğruluğuna inanmak istemiyordum ve bunun hakkında düşünmeyi reddediyordum.

Düşüncelerimden sıyrıldım. Saat geç olmuştu ve uyumam gerekiyordu. Gözlerimi kapatıp uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.

Tatlı uykumdan evdeki gürültü yüzünden uyanmıştım. Bundan nefret ediyordum ve bu yüzden tüm gün huysuzluğum üstümde oluyordu. Tekrar uyumaya çalıştım ama pencereden vuran güneş ışığı benden daha ısrarcıydı. Yavaş yavaş yataktan kalktım. Üstüme bir kot pantolon ve beyaz bir bluz geçirip aşağı indim. Sanırım bir misafirimiz vardı.

Azra'nın yanında uzun boylu bir çocuk vardı. Koyu kahve saçları hafif dalgalıydı ve çekici bir şekilde dağınık duruyordu. Belirgin elmacık kemikleri, kıvrımlı dudaklar, hafif kemikli bir burun, zümrüt yeşili gözler. Omuzları genişti ve sportif bir vücudu vardı. Tişörtünün yakasından boynundaki dövme belli belirsiz gözüküyordu. Yüzüne kocaman bir gülümseme takındı.

"Günaydın Almila. Ben de seni bekliyordum. Adım Kayra."

Şaşırmıştım. Eve çok giren çıkan olmazdı. Azra'nın yakın arkadaşları gelirdi sadece, onlar da genellikle beni görmezden gelirdi. Azra'nın sesi düşüncelerimi böldü.

"Almila, Kayra abinin en yakın arkadaşıydı. Çok uzun zamandır birbirlerini tanıyorlar. Ve şimdi seni götürmeye geldi."

Kayra ismi hiç yabancı gelmiyordu. Ama net olarak hatırlayabildiğim bir şey yoktu. Gittikçe daha çok şaşırıyordum.

"İlter nasıl, iyi mi, nerede? Ondan uzun zamandır haber alamadım."

Kayra kaşlarını çattı. Yutkundu. Yolunda olmayan bir şeyler vardı.

"Almila, çok üzgünüm."

Bu gerçek olamazdı. Devamını dinlemek istemiyordum. Duymak istemiyordum. İnanmıyordum buna. Hissettiğim acı boğazımı yakıyordu. Ne ağlayabiliyordum ne de bir şey söyleyebiliyordum. Birdenbire kapıya yöneldim ve koşarak evden çıktım. Azra peşimden gelmeye çalıştı ama Kayra onu durdurdu. Patika yol boyunca koştum ve ormanın içine girdim.

Ayaklarım artık beni taşıyamayacak kadar yorulmuştu. En yakınımdaki ağaca sırtımı yasladım ve çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Gözyaşlarım şimdi durmadan akıyordu. Ne yapacaktım şimdi? Artık kimsem kalmamıştı. Düşünmek istemiyordum.

Saatlerce oturup ağladıktan sonra şişmiş gözlerimi kapattım. Abimle tüm anılarımızı baştan hatırladım. Her şeyi tekrar yaşıyormuşçasına düşündüm. Kavgalarımız, oyunlarımız, ailemizi kaybettiğimiz zaman birbirimize destek oluşumuz.

Gözlerimi açtığımda Kayra önümde durmuş dikiliyordu. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Seni arıyordum, dedi ve yanıma oturdu.

"İlter benim sadece en yakın arkadaşım değildi, kardeşim gibiydi. Zor zamanlarımızda hep birbirimizin yanındaydık. Ve o olmasaydı belki çoktan ölmüştüm. Defalarca hayatımı kurtardı. Bana sürekli senden bahsediyordu. Seni almaya geleceğini söylüyordu. Ama, olmadı. Şimdi ben varım Almila. Seni ben koruyacağım."

Akan burnumu sildikten sonra konuşmaya başladım

"Beni kimden koruyacaksın?"

Mantıksız gelmişti söylediği. Kim benden ne isteyebilirdi ki? Abim nasıl bir işe bulaşmıştı acaba?

"Çok fazla düşmanımız var. Seni öldürmeye çalışacaklar. Bunları daha sonra konuşuruz. Ama bir an önce buradan ayrılmamız gerekiyor."

Daha önce yaşadığım şehri hiç terk etmemiştim

"Nereye gideceğiz?" diye sordum. Muzip bir gülümseme ile "Başkente gideceğiz. " dedi

Bu yabancı İlter'in arkadaşı olduğunu söylüyordu. Ama ona güvenmeli miyim? Kafamda olabilecek ihtimalleri hesaplamaya çalışırken ayağa kalktı.

"Hadi geri dönelim." dedi.

Tüm yol boyunca konuşmadık. Huzursuzdum ve bunu elimden geldiği kadar belli ediyordum. Kapıda Azra bizi karşıladı. Gözlerinden anladığım kadarıyla o da ağlamıştı. Bana sıkı sıkı sarıldı. Ve çok korktuğunu anlatmaya başladı. Benim için endişelenmişti. Özür dileyip yukarı çıktım ve gözlerimden akan yaşların eşlik ettiği ılık bir duş aldım. Azra eşyalarımı toplamama yardım etmek için yanıma geldi. Demek ki Kayra onunla konuşmuştu. Yanıma fazla bir şey almaya niyetim yoktu. Lazım olacağını düşündüğüm eşyaları birkaç parça kıyafetle birlikte sırt çantama doldurdum. Ağır adımlarla eve veda edercesine merdivenleri tek tek indim. İçimden bir his buraya geri dönmeyeceğimi söylüyordu. Kayra beni aşağıda bekliyordu. Azra bir şeyler yememiz için ısrar etti ama Kayra vaktimizin olmadığını söyledi.

Azra'yla vedalaştım ve evden çıktık. Nereye gittiğimizi, neler olacağını bilmiyordum. Tek bildiğim ne kadar korktuğumdu.

Kızıl Kurban #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin