6.Bölüm

182 60 22
                                    

Tam karşımda oturuyordu. "Anlatman gereken bir şeyler var sanırım." demesinin üstünden yarım saat geçmiş gibiydi. Ben hiçbir şey dememiştim, o da ikilememişti. Öylece oturuyorduk. Düşünüyordum. Anlatmalı mıyım anlatmamalı mıyım? Anlatırsam ne kazanacağım, anlatmazsam ne kaybedeceğim? Söz konusu olan canımdı, yanlış hesap yapma lüksüm yoktu.

Kayraya baktım. Ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum. Gözlerimiz birbirine değince elleri ellerime uzandı. Bakışlarımı kaçırdım ama ellerim ellerinde kalmıştı. "Yüzüme bak Almila." Başımı kaldırdım ve konuşmaya devam etti. "Biz aynı atadan geliyoruz. Ve benim görevim seni korumak, tarikatı korumak değil. Hiçbir şey senin Kızagan'ın torunu olduğun gerçeğini değiştirmez. Bunu sakın unutma."

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama artık korkmuyordum. Bana zarar vermezdi. Anlatmam gerekiyordu. Bunu daha fazla saklayamazdım. Konuşmaya başlasam devamı gelirdi. "Kayra ben ne olduğunu anlamıyorum. Bir şeyler oluyor. Bazı şeyler görüyorum, hayaller. Abimin ölümünü gördüm, Begterek'te kendi cesedimi gördüm, efsanedeki gölgeyi gördüm. Ben, ben bilmiyorum gerçekten."

İşte şimdi ağlıyordum. Bu çok saçmaydı ama kendimi suçlu hissediyordum. Sanki ihanet eden benmişim gibi. Kayra hayır ağlama, bu seninle ilgili bir durum değil diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kolumdan tutup başımı göğsüne yasladı. Sessizce ağlamamın bitmesini bekledi. En sonunda gözyaşlarımı sildim ve doğruldum.

"Peki şimdi ne olacak Kayra, bana ne olacak?" Düşünceli düşünceli yüzüme baktı. "Hiçbir şey. Her şey eskisi gibi devam edecek. Eskiden olduğu gibi. Ama daha dikkatli olmalıyız ve bilgi edinmeliyiz." Öğrenmemiz gereken çok şey olduğu belliydi. Ama nasıl? Kayra ayağa kalktı. "Hadi gidiyoruz." Peşinden giderken kafam yine düşüncelerle doluydu.

Kulübelerin arka tarafına doğru yürüdük. Burası daha önce fark etmediğim kadar büyüktü. İnsanlar buraya neden karışmıyordu? Kayra durup yine eliyle toprağı eşeledi ve altındaki demire sertçe vurdu. Burası benim bağlılık yemini ettiğim yerdi. Buraya neden gelmiştik?

Daha önce burayı dikkatlice incelememiştim. Yine bize yeşil pelerinli biri kapıyı açtı. Merdivenlerden inip meşalelerle aydınlatılmış o koridorda ilerledik. Ve yine merdivenler. Nefesim kesilmek üzereydi. Uzun merdivenlerin bitiminde zincirlerlenmiş bir kapı vardı. Kayra cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı.

Bu kasvetli yerde beklemediğim kadar aydınlık bir kütüphaneydi burası. Ve fazlasıyla büyüktü. Her yer kitapla doluydu. Kayra şaşkınlığımı fark edince güldü. "Burada pelerinlilerin yıllar boyunca kayıt altına aldıkları bilgiler var. Tarikatın tarihinden öldürülen her kurbanın ismine ve yeteneklerine kadar her bilgi burada."

"Çok fazla kitap var nereden başlayacağız?" diye umutsuzca sordum. Sağa doğru yürüdü. "Bu kısımdakiler günahkarlarla ilgili olanlar. Ve bu kitapta tüm bilgiler özet bir şekilde bir araya toplanmış." Eliyle raftan kalın mavi kapaklı bir kitap indirdi. "Bunu okuyacaksın Almila, ve öğrendiğin her şeyi bir bir bana da öğreteceksin." Sandalyelerden birini çekti ve oturdu. Ben de masaya yaslandım. Gözlerini kapatıp başını geriye attı.

Onu seviyordum. Bu konu hakkında daha önce hiç düşünmemiştim, düşünmek istememiştim. Ama onu seviyordum. Onun yanında mutlu ve güvendeydim. Ve ondan başka hiç kimsem yoktu. Ama hayatımı kurtarmak önceliğimken böyle duygularla uğraşamazdım.

"Artık gidelim mi Kayra? Doruk'un yanına gitmem gerekiyor." Ayağa kalktı. "Sen git, benim biraz işim var." diyerek beni kapıya kadar geçirdi. Merdivenlerden acele acele çıktım. Nefes nefese kalmıştım. Ama Doruk onu bekletmemden hoşlanmıyordu. Önce kulübeye uğrayıp kitabı bırakmalıydım bir de.

Kızıl Kurban #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin