İmkansızın Başlangıcı

254 22 2
                                    

Arabanın koltuğuna tutunarak doğruldum ve kafamı iki koltuğun arasındaki boşluktan uzatıp, anneme şirin gözükmeye çalışarak, '' Bana sorabilirdin'' dedim. ''Canını sıkmak istemedim '' diyerek konuyu kapatmaya çalıştı. Açıkçası böyle bir cevabı hiç beklemiyordum verdiği cevap yeterli olmasa da sinirlenmemem için elinden geleni yapmış gibiydi.

Fazla üstelemedim çünkü bir şeyi üstelersem altında mutlaka bir şey yattığını düşünüyordu. Derin bir iç çekerek döndüm ve Durunun uyuduğunu gördüm. Çok masum bir çocuk değildi, yeri geldiğinde haylazlık yapmayı da iyi biliyordu, aslında her şeyi sevildiğini hissetmek için yaptığına emindim. Oda benim gibi sevgiden yoksun, ciddi bir aile ortamında yetiştiriliyordu. Buruk bir yüz ifadesiyle sessizce ona doğru yaklaşarak, birbirine karışmış saçlarını elimle topladım ve küçük pembe tokasıyla bağladım. Uyandırmamaya özen göstererek başını dizime doğru yatırdım ve melek yüzünü izlemeye koyuldum. Upuzun kirpikleri bakmaya doyamayacak kadar güzeldi. Kalın dudakları, küçük ve şirin bir burnu vardı. Bana onu anımsatıyordu.

Bundan yaklaşık 1 yıl önceydi, Alara’nın da yüzünü bu kadar yakından inceleme fırsatı bulmuştum. Şehrin merkezine doğru giden otobüsteydim, bu bir şans mı yoksa tesadüf mü emin değildim. O gün arabam servisteydi. Tıka basa dolu olan otobüste ayakta zor duruyordum, böyle şeylere hiç ama hiç alışkın değildim. Otobüsün içinde her kesimden insan vardı. Kucağında bebeği olan kadınlar, alışverişten dönen gençler bir daha mı geleceğiz bu dünyaya edasıyla gezen ton ton amcalar. Bunları düşünürken bir baston darbesi yemiştim ki daha ne oluyor diye bakmak için dönemeden 60 yaşlarında bir kadının '' Evladım orada kazık gibi durmada kenara çekil'' demesiyle başka bir baston darbesi daha yememek için hızlı bir şekilde arkamı dönüp ilerledim. Kafamı kaldırdım ve gördüğüm manzara karşısında resmen dilim tutulmuştu. Aman Allah’ım, o tatlı yüzüne baktığımda insanlığın maymundan gelmediğine bir kere daha emin oldum. Yüzüme istemsiz bir gülümseme oturdu. Gözlerinin içine baktıkça daha da artıyordu. Okyanus mavisi gözleri, doğal olduğu her halinden belli olan sarı saçları ve harika dudakları vardı  sanırım teninde hiç makyaj yoktu. Üzerinde kırmızı bir kazak ve siyah renkte bir kot pantolon vardı. Renklerin uyumunu çok iyi bildiğine emindim. Bir dahaki durakta otobüsün tamamen dolmasıyla aramızdaki mesafe git gide azalmıştı, nefesini tenimde hissediyordum. İlk defa böyle bir güzellikle karşı karşıyaydım titrek bir ses tonuyla '' özür dilerim sizi rahatsız ediyorum ama kımıldayacak başka hiçbir yer yok'' diyebildim.

Sanki günün tüm enerjisini bu cümle için harcamıştım kalbim göğüs kafesimden taşarcasına atıyordu. '' Farkındayım önemli değil '' deyip gülümsedi. O an orada yıkılabilirdim. Evet, olduğum yere yıkılabilirdim. Kendimi kalabalığın arasından sıyırarak dışarı attım. Derin bir nefes aldım ve 50 metre ilerdeki banka oturdum. Gitmek istediğim yerle şu an bulunduğum yerin hiç bir alakası yoktu.

Ensemdeki teri, cebimden çıkardığım peçete ile sildim ve derin bir nefes aldım. İlk defa bir kız için  böylesine anlatılması güç duygular hissediyordum. Onu bir daha görme ihtimalim yoktu. Hayatin bizi nerede ne zaman bir araya getireceğini bilmiyordum. Belki de hiçbir zaman onu göremeyecektim.

*******

O an telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkardım ve Aras’ın aradığını gördüm. Söylenerek telefonu açtım;

- ‘’Efendim Aras?’’

- ‘’Rüzgâr sen neredesin ?’’

-‘’Bir işim çıktı gelemiyorum.’’

-‘’Yapma ama bugün benim için önemli bir gün biliyorsun.’’

-‘’Aras iyi değilim, lütfen uzatma .’’ diyerek telefonu kapattım.

İşte her şey burada başlamıştı. Şimdi gözlerim dolu bir şekilde bunları düşünürken acaba Aras’ın bu olanların hangisinden haberi vardı? Dostumdan uzak durduğum her dakika, her saat biraz daha acıtıyordu canımı. Etrafta hislerimi kalbime gömmüş gibi gözükmeye çalışıyordum fakat bu konuda hiçte başarılı değildim. Aras’ın dostluğunu yok etmeye çalışıyordum. Her koşulda, her şartta yanımda olan arkadaşımı zihnimde silmeye çalışıyordum. Ona iyilik mi ediyordum, yoksa ihanet mi? Bir an için karşısına çıkıp her şeyi anlatıp bu yükten kurtulmayı düşündüm. O an kız kardeşimin ağlama sesiyle bütün düşünceler dağılıp gitmişti. Genelde kâbus gördüğü zaman ağlayarak uyanırdı. Ellerimle saçlarını okşamaya başladım. Yavaş yavaş sakinleşti. Küçülen gözlerini tekrar kapamaya başladı.

Annem arkasını dönüp sessizce ‘’ Uyudu mu?’’ dedi. İlgili gibi gözükmeye çalıştığı kesinlikle ortadaydı. ‘’Uyuttum!’’ dedim. Hala ona karşı sinirimi atamamıştım. ‘’Baba hala çok yavaşız, bu yol bu hızda 3 günde anca biter ‘’ dedim. Ailecek yolculuk yaparken genelde tedbir amaçlı çok yavaş giderdi. ‘’ Huyumu biliyorsun Rüzgâr ‘’ deyip, kıkırdadı.

Telefonumdan müzik bulmaya çalışırken gelen mesajları gördüm. Aras’tan 2 mesaj gelmişti. Birini açtım ve okumaya başladım.

‘’ Rüzgâr, ne yapmaya çalışıyorsun hiçbir fikrim yok. Bir sorunumuz varsa bunu güzelce konuşarak halledebiliriz. En azından mesajlarıma cevap ver. Sağlığın için endişelenmeye başladım.’’

Aras, benim için bu kadar endişelenmişken, birden ortaya çıkarsam yüzlerce soru yağdırırdı. Ne diyeceğimi bilemez ve her şeyi batırırdım. Benden şüphelenmeye ve ne olduğunu öğrenmeye çalışırdı. Eğer öğrenirse her şey biterdi.

Geri gelip diğer mesajı açtım.

‘’ Alara da ortalarda gözükmüyor birkaç gündür, iki arkadaş beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz? Anlaşıp beni sinir etmek için karar aldınız sanırım. Oda inatla mesajlarıma cevap vermiyor ‘’

‘’ Hadi canım’’ dedim, kendi kendime. ‘’Nasıl cevap vermiyor? Bana bir sürü mesaj atan kız şimdi ona cevap vermiyor. Bizi yakmak için elinden geleni yapıyor sanırım.’’ Hemen oradan çıkıp Alara’nın attığı mesaja girdim. Sadece bir tane mesaj vardı.

‘’Sen onunla muhatap olmadığın sürece bende olmuyorum. Ne yaptığını anladım beyefendi J ‘’

Sinirle telefonumu diğer elime alıp, babamın omzuna yavaşça vurdum. ‘’ Sağda durur musun, baba ?’’ Telefonla konuşmam lazım.

İner inmez hemen Alara’yı aradım. Şaşırtıcı bir şekilde telefonu hemen açtı.

-‘’Rüzgâr çok mutlu ettin beni’’ dedi. Hışımla cevap verdim.

-‘’Sus ve beni dinle Alara. Ben kimse benim yüzümden mutsuz olsun istemiyorum. Özelliklede bu en yakın arkadaşımsa hiç istemiyorum. Aras seni gerçekten seviyor ve hak ediyor. O seni benim hiç hak etmediğim kadar hak ediyor.’’

-‘’Hayır, Rüzgâr. Bana sevildiğimi hissettiren sendin. Yaşamak için bir sebebim olduğunu hissettiren sendin. Şimdi ne değişti? Beni hayatında istemiyor olabilirsin. Eğer öyleyse bunu başka nedenlere bağlama’’

-‘’ Seni hayatımda herkesten çok istiyorum, Alara. Ancak anlamadığın bir şey var eğer o gün o otobüste karşına çıkmasaydım belki de senin için Rüzgâr bambaşka biri olacaktı. Sevdiğin çocukla geçireceğin güzel günler olacaktı. Ben en yakın arkadaşıma bu kötülüğü yapamam.

-’’Eğer bana azıcık değer veriyorsan karşıma çıkarsın ya da problem değil ben seni bulmasını bilirim’’

-‘’Alara, Alara…’’

Yüzüme kapatmıştı. Tekrar aradığımda açmıyordu. ‘’ Bu kız akıllanmayacak’’ diye mırıldanarak arabaya geri döndüm.

 Aynadan yüzüme bakan babama, sorun yok manasında kafamı salladım. Bir sorun olduğunu oda biliyordu. Üstüme gelmemeyi tercih etti. Hatta bağırarak konuştuğum için her şeyi duymuş olabilirdi ama artık hiçbir şey umurumda değildi. Ellerimi başıma koydum ve  ‘’ Baba artık şu lanet gaza bas ‘’ diyerek sitem dolu bir tavır sergiledim.  Sabrımın son noktasındaydım eğer bu kız aklı başında hareket edemeyecek ve problem yaratacaksa çıkıp karşısına konuşmalıydım. Onu aslında çok özlemiştim ama yaşananların bir hata olduğunu farkına varmıştım. En yakın arkadaşıma ihanet etmiştim. Yazlığa vardığımızda odama kapanıp detaylıca düşünmek için uzun zamanım olacaktı.  

Aşkın YaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin