JJP

226 10 15
                                    

Aish, cidden mi?

Gerçekten mi evren?

Hm?

Çıldıracağım.

Çalıştığım karakolda Amir'le kavga ettiğim için istifamı vermiştim oraya. Yeni bir karakola geçiş yapmıştım.

Yapmaz olaymışım keşke.

----------------

Yeni çalıştığım yere baktım, güzel bir binaydı. Girdim içeriye. Birisi geldi o an yanıma sevinçle.

"Jaebeom değil mi! Selam!"

Tek kaşımı kaldırıp onu süzdüm. Elini bana uzattı, "Ben Jackson." dedi. Sıktım elini ayıp olmasın diye.

"Adımı biliyorsun zaten. "

"Neden bu kadar soğuksun Jae~ az gülümsesene. "

Ona baktım boş bakışlarımla. İç çekti ve koluma girip sürükledi beni. Tanıtmaya başladı her yeri böyle bir şey istememe rağmen. Sesimi çıkarmadım ve öğrenmeye çalıştım her yeri.

İçecek almak istediğimi söyledim o da götürdü beni kafeteryaya. Aldım bir tane kola.

Geçtik onunla bir masaya. Bana bir şeyler anlattı hep, sesimi çıkarmadan dinledim.

"Jackson, yine mi gevezelik yapıyorsun?"

"Yah iftira atma abisi geveze sensin. "

Konuştuğu kişiye baktım. Yüzü tanıdık gibiydi nedense.

Aslında sesi de öyle. İnceledim biraz yan profilini. Bana dönmüyordu ki yüzünü tam görseydim.

"Jaebeom bu da Jinyoung, yeni Amir'in."

Bana baktı o. Göz göze geldiğimiz an yutkundum, onu tanıyordum.. Sikeyim.. Eski sevgilim..

Utançla döndüm önüme. Kolayı içtim başka yerleri izleyerek.

İçimden geçirdim, lütfen beni tanıma, lütfen beni tanıma!

Bir de Amir miymiş? Sıçtık daha da. Of.

Bir süre sonra göz ucuyla ona baktım. Hissetmiş gibi o da o an bana bakmıştı. Ani gelen utançla döndüm hemen önüme.

"Otursana Park, yeni çalışanını tanı. "

Jackson'a baktım ateş dolu gözlerle. Sikecektim belasını.

Oturdu o karşıma. Bahse varım kahve söyleyece-

"Ben bir kahve alayım lütfen."

Al işte. Demiştim ben. Bir dakika ben niye hâlâ hatırlıyordum bunu?

Tesadüfen gelişmiş bir şeydi. Onu unutamadığım yok. Onu unutalı çok oldu bir kere. Boş yapma Jackson.

Gerçi Jackson konuşmamıştı bile. Ya sikeceğim neler diyorum ben. Aish.

Jackson açtı konu ve konuştular biraz. Ben sadece izliyordum.

Düşünüyordum aslında. Evren, yapacağın işi sikeyim tamam mı? Of.

Jackson'a telefon geldi kısa süre sonra ve kalktı. "Siz kaynaşın yengeniz bekliyor beni." diyerek gitti.

Kalkmaya yeltendiğimde "Nereye Lim?" demesiyle buz kesilmiştim.

Boğazımı temizleyip geri oturdum ve "Lim deme bana Park." dedim. Sırıttığını gördüm ufakça.

Birbirimize hep soyadımızla seslenirdik. Anılarım depreşti fuck.

"Demek artık çalışanımsın, hm?"

Kahvesi gelmişti o sıra. "Sizde ister misiniz efendim?" dedi garson bir yandan bitmiş bardağımı alırken.

"Ha-"

"O sevmez, gerek yok. "

Garson peki deyip gitti. Ona baktım kızgın gözlerimle.

"Benim yerime ne cevap veriyorsun? Üstelik belki seviyorum? Bilemezsin. "

Sırıttı ufakça ve masaya yaklaşıp gözlerime baktı yakından. Yutkundum.

Aşırı iyiydi şu an.

"Sevmiyorsun, hatta kokusundan bile nefret ediyorsun. "

"Be-"

"Hiç yalan söylemeye kalkma Lim. Kahve kokuyor her yer, bu yüzden yüzünü buruşturup duruyorsun 2 saattir. Üstelik yalan en nefret ettiğim şeydir, bilirsin."

"Üstelik yalan en nefret ettiğin şeydir, biliyorum. "

Aynı anda söylemiştik. Sırıttı. "Hatırlaman güzel."

"Neyse ne."

"Değişmişsin. Artık duygularını saklamayı öğrenmişsin." deyip sırıttı ve yaklaştı biraz bana.

"Bu biraz kötü oldu, ama yine de seni fazla iyi tanıyorum, her türlü anlayabilirim."

Güldüm alaylıca. "Komikmiş."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Jaebeom x Got6 -OneShot-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin