ALAZ & FEZA

955 129 20
                                    

"Abiiiiiiii!"

Feza, içeri girmememi söyleyip odamıza kapanmıştı. Yanına gittiğimde bacağını kaldırdı.

"N'oldu bal?"

Feza, bacağına yapıştırdığı ağdayı gösterdi.

"N'olur çek şunu ya!"

Gerçekten mi Feza? Ben nasıl canını acıtmadan çekebilirdim?

"Son kaldı, hadi çek."

Kağıdın ucundan tuttuğumda "Hızlıca ama." dedi. O iş nasıl olacaktı?

Tamam, sadece bir anlık acı. Bir anlık da olsa yanmasa canı?

Feza, elimin üzerine elini koydu.

"3 deyince tamam mı?"

Elini çekip ayağa kalktım. Bunu yapamazdım, kendi de yapmamalıydı. Ağdayı yavaşça çıkarıp, mendille temizledim.

"Bırak kalsın böyle ya da acısız yöntemler bulalım."

Feza, şirince gülümsedi, ne diyeceğini bildiğimden kafamı onaylamaz biçimde salladım.

"Yaşın küçük daha."

Ayağa kalkıp son kalan bölgeyi jiletle temizledi. Aynanın karşısına geçip şortunu çekiştirdi.

"Tamamdır, şimdi randevuya çıkabilirim."

Ne dedi o?

Aynadan göz göze geldiğimizde muzip bir gülüş sundu.

"N'oldu izin vermiyor musun yoksa?"

Bunu neden yaptığını biliyordum. Dün gece uyumadan önce sonsuza dek kimseyle sevgili olmayalım  sözü verdirmeye çalışmıştı.

Ben de onu bu mutluluktan mahrum bırakmamak için kabul etmemiştim.

Ama bu yaşında değildi tabi ki!

Belki 30'unda.

Feza'nın önünde diz çöktüm, düşüncelere dalmıştı miniğim. Çenesini tutup gözlerini, gözlerime sabitledim.

"Feza'm, benim senden başka aşkım yok. Senden başka çocuğum da olmayacak. Kalbimde sadece sana yer var, başka kimseye değil."

Bir de Agâh ve Seher Soykıran'a.

Feza usulca kafasını salladı. Küçücük bir kız çocuğu edası, her hareketinde vardı sanki. Ve bu benim içimi şefkatle dolduruyordu.

"Biliyorum ama işte..."

"Ben bu sevgiye çok geç kavuştum abi, ödüm kopuyor kaybederim diye."

"Ne kadar şanslı olduğumu anlatamıyorum sana. Buna şans deyip geçmiyorum. Mucizesin abi, benim mucizem. Sen olmasaydın n'apardım bilmiyorum."

Dolmuş gözlerini gözlerime sabitledi. Gözlerime bakmak kendini ifade etmek onun için çok zordu biliyordum. Ah Feza'm.

"Kalbim yerinden sökülmüş gibiydi."

Acıdan görmüyordu, konuşamıyordu, dokunamıyordu. Benim kardeşim, benim kızım hiçbir kötülüğü hak etmiyordu.

"Sonra sen geldin."

Huzurla gülümsediğinde sıkıca sarıldım kızıma. Küçük kahkahasını duyduğumda istemsizce gülümsedim.

"Ama ne gelmek..."

Bir süre böyle kaldık. Çocuğumun masum sesini duyana kadar.

"Çok korkuyorum abi."

Onu kendimden ayırıp gözlerine baktım. Gözlerini kaçırdığında sesi çok kısık çıkmıştı.

Çağın|Güzel Adamın YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin