B i r

268 15 4
                                    

  "Nasıl olmuş?"

  Genç kızın karşısında oturan adam parmaklarının arasındaki kurşun kalemi dudaklarının arasına götürdü ve kızın beyaz, kadife parmakları ile ona uzattığı kağıda baktı. Rezaletti, fakat onu gülümsetmişti.

"Daha iyi, ama ısrarla aynı hatayı yapmaya devam ediyorsun."

  Dudaklarından ayırdığı kurşun kalemin başını kağıda çevirdi ve kağıdın üzerinde bir bölgeyi işaret etti.

"Çok bastırıyorsun, devamlı."

  Devam etti.

"Çizgilerin daha belirsiz olmalı, en azından daha profesyonel olana kadar."

  Genç kız gülümsedi.

"Senin gibi belirsiz birisi elbette bu tavsiyesi verir."

  Sahte bir egoyla saçlarını savurdu. Camdan yansıyan güneş, gözlerini kısmasına sebep oluyordu.

"Ben cesur birisiyim, bir yerde kendimi belli etmem lâzım."

  Adam güldü. Farkındaydı.

"Bunu burada belli etmesen daha iyi olmaz mı?"

  Başını sağa sola salladı, heyecanla atıldı.

"Asıl en çok burada belli etmem lâzım. Sen görmedikten sonra bir önemi yok."

 Pişmanlık, özlem ve buruk bir gülümseme ile hatırladığı anılarından doktorun tok, ve belki hastane atmosferinden dolayı soğuk gelen sesiyle ayrıldı. İki elinin arasında aldığı başını kaldırdı. 

 "Vera Aydın'ın yakınları mısınız?"

  Hızla ayağa kalkıp doktoru onayladı. Ardından ona öfkeli bakışlar ile bakan genç kızın annesi kalktı. Yorgunluktan gözaltları şişmiş, morarmıştı. 

 "Annesiyim."

  Doktor önündeki adamı es geçerek kadına doğru konuştu.

 "Kızınızın bilinci yerine gelmeye başladı. Bu gece yoğun bakımda kalacak. Sabah servise almayı düşünüyoruz. Geçmiş olsun."

  Adam, doktordan sonra sanki saatlerdir nefes almıyormuş gibi derin bir nefes alıp verdi. Tamamen olmasa da üzerinden kocaman bir yük kalkmıştı adeta. Şayet kalkmasaydı bu ağırlıkla 1 saat daha yaşayamazdı.

  Tekrar derin nefesler alıp verirken kalktığı sandalyeye oturdu. Annesi öfkeli gözlerini bir süre onda gezdirdikten sonra konuştu.

 "Gidebilirsin."

  Adam mahcup bir şekilde kafasını eğdi. Yanıtladı.

 "Hayır, gidemem. Konuşana kadar bekleyeceğim."

  Kadın, 3 saat önce bu adama bağırmaktan kısılan sesini yükseltebildiği kadar yükseltti ve konuştu.

  "Senin yüzünden kızım hastane yatağında canı için savaştı! Sen bunun ne demek olduğunun farkında mısın? Bu ne yüzsüzlük! Defol git!"

  Gecenin o saatinde etrafta olan 2-3 kişi onlara bakarken, zavallı kadının yaşlı annesi hafif buruşmuş elini kızının omzuna koydu ve onu sakince oturttu. Orta yaşlarının sonlarındaki kadın küçük bir kız edasıyla başını annesinin omzuna koyarak göz yaşlarını dökmeye başladı.

Mulberry Tree | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin