Medya ile birlikte okuyunuz! ——————————————————
Hyunjin üstündeki kıyafetleri değiştirirken Jisung ve Jeongin de ona yardımcı oluyorlardı.
"Hyunjin emin misin? Kraliçe iyi karşılar mı bilmiyorum."
Jisung arka taraftan saçları için bir kurdele getirirken konuştu. Gerçekten endişeliydi. Kraliçe bunu nasıl karşılar? Saraydakiler ne düşünür? Bunların düşünmeden edemiyordu.
"Endişe etme, git ve Minho ile güzel bir akşam geçir. Eminim sabaha doğru burada oluruz. Kahvaltıyı burada yapacağız. Ayrıca kahvaltı demişken. Kraliçe benimle kış bahçesinde, kahvaltıdan sonra, çay içmek istedi. Onun için kıyafet çıkarır mısın?"
"Tabi ki hallederim. Jeongin, sende onunla mı gideceksin?"
Jeongin hızla başını salladı.
"Evet. Prens Christopher yanına Komutan Changbin'i alacakmış. Bay Changbin bana gelip Prens Hyunjin'e refakat etmemi istedi."
Jeongin kendi pançosunu giyip Hyunjin'i beklerken cümlesini tamamladı. Jisung onu onayladıktan sonra geri çekildi. Hyunjin hazırdı. İçindeki beyaz tül geceliği saklayacak ve Hyunjin'i sıcak tutacak şekilde olan siyah, uzun pançonun şapkasını saçlara dikkat ederek taktı. Herşeyin hazır olduğundan emin olduğunda bir adım geri çekildi ve yolu açtı. Jeongin mesajı almışçasına kapıya yöneldi ve referans ile Hyunjin'e kapıyı açtı.
"Prens Christopher'ın isteği ile sarayın sessiz koridorlarından geçiceğiz Prensim. Size yolu göstereyim."
Hyunjin hızla yanındaki Jisung'a sarıldı. Kapıdan çıktığında meşaleler ve mumlarla aydınlatılmış koridora baktı. Bugün sakin bir geceydi. Hyunjin bunu biraz garipsemişti. Çünkü saat kaç olursa olsun kahya ve kafalardan birkaçı uyanık olur, böylece kraliyet ailesinin bir isteği olursa yerine getirirlerdi.
Jeongin elindeki lamba ile Hyunjin'in önünden yürürüyordu. Koridorun sonuna geldiklerinde Hyunjin bu ana kadar görmediği bir koridor gördü. Burada mumlar yoktu. Sadece meşaleler ile aydınlatılan mermerler oldukça korkunç gözüküyordu. Hyunjin önden ilerlerlerken bu koridorun sonuna da geldiler. Hyunjin sarayın büyün olduğunu biliyordu ama hiç kullanılmayan koridorların olacağını düşünmemişti. Jeongin önündeki kapıyı açtığında içeriye giren gül kokuları ile Hyunjin gözlerini kapattı. Bu hissi seviyordu. Aniden gelen hoş kokular her zaman onun favorisi olmuştu. Adımını dışarıya attığında bulutsuz gökyüzüne baktı. Bu gece gökyüzü çizilecek kadar güzeldi.
Başını önüne çevirip ellerini arkada birleştirmiş ona gülümseyerek bakan adama yaklaştı. Jeongin ve Changbin yan yana durmuş gitmek için emir bekliyorlardı. Changbin başını yana çevirip ay ışığında tüm güzelliğini sergileyen güzel adama baktı. Çekik gözleri ve ay ışığı ile parlayan yanakları en nadide eser gibi gözüküyordu. Jeongin üstünde hissettiği gözler ile başını hafifçe yana çevirdi. İfadesiz yüzü ile ona bakan askeri görmesi ile ufak bir baş selamı verdi ve gülümsedi. Changbin'in gözleri gerilen pembe dudaklara inerken Jeongin başını çevirdi ve tekrar Prenslere odaklandı.
Hyunjin Chris'e dirsekleri beline, elleri sırtına gelecek şekilde sarılmış, başını göğsüne yaslamıştı. Kış bahçesinin en kuytu köşesi olması nedeniyle kimse burada değildi. Sessizlik onlara bunu söylüyordu. Chris karşısındaki ince bele kollarını doladı ve küçüğünü sımsıkı sarmaladı.
"Hadi gidelim. Kimseye yakalanmayalım. Kraliçem bunu duyarsa bizim için iyi şeyler olmayacağı kesin."
Chris kendi gibi siyah giyinmiş güzel adamın ellerini tuttu ve yürümeye başladı. Onlar önden el ele yürürken, Changbin ve Jeongin ise kaçamak bakışlar ile peşlerinden yürüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'avenir-Hyunchan
Fanfic[Tamamlandı] Hyunjin, doğurgan olmasının ortaya çıkmasıyla kendi krallığına hükmetme şansını kaybetmiş bir prensti. Chris ise ona çoktan aşık olmuş ve her şeyini ona adayabilecek bir veliaht...