Sadece iç çamaşırı ile kalmanın verdiği utanç ile hızla nehire adımladı. Çıplak ayağı suya deydiğinde verdiği his ile gülümsedi. Ufak adımlar ile duyun içine yürürken beline dolanan kollar ile ufak bir çığlık attı ve sonra gülmeye başladı. Chris onu belinden tutup kaldırmış ve hızlı bir şekilde derine doğru ilerliyordu.
Chris onun gülüşünü duyduğunda gülümsedi ve Hyunjin'i omzuna koydu.
"Chris. Hayır, hayır. Bak bir anda bırakırsan çok üşürüm lütfen yapma."
Gülüşünün arasında söylediği şeylerle Chris elini gencin belimin iki yanına koydu ve hafifçe havaya kaldırdı. Hyunjin yüzündeki gülümseme ile ellerini büyüğünün omzuna koydu ve onu yavaşça aşağı indirmesine izin verdi. Vücudunu yavaş yavaş ele geçiren soğuk su ile derin bir nefes aldı ve Chris'in omuzlarını sıktı. Chris onu kendine çekti. Göğüslerine kadar gelen soğuk su ile birbirlerine yaklaştılar. Hyunjin hissettiği soğukluk ile başını Chris'in boyun girintisine soktu ve burnunu sürtmeye başladı.
"Tanrım. Çok soğuk."
Chris boynundaki sıcak burun ve nefes ile ince beli daha da sıkıp kendine çekti. Alışana kadar sıcak olması gerekiyordu. Belki de kendine bahane üretiyordu Chris. Bunu kim bilebilirdi ki. Sarışın beden bu teması seviyordu. Onunla temas etmek bağımlılık yapıcıydı. Kahvaltıda bile sürekli elleni tutmuş ya da bacaklarını birbirine değecek şekilde yakınlaştırmıştı. Chris ise küçüğünün vu hareketlerini anlamış ona hep karşılık vermişti.
Hyunjin alıştığı soğuk suya eşinin kollarından kurtulup girdi.
☥
Suyun altında olması yüzünden boğuk gelen seslere odaklandı. Biri gelmiş olmalıydı. Hızla Chris'in yanına yüzdü ve onun koluna sarılarak suyun yüzüne çıktı. Yeşil tonlardaki elbisesi ile nehrin kenarında duran prensese baktı. Elinde Chris'in gömleği ile duruyordu.
"... yani bir süre daha burada durmalı- Prens Hyunjin. Burada olduğunuzu bilmiyordum."
"Prenses. Majesteleri neredeyse bende oradayım. Fazla şaşırmamalısınız. Alışmanız sizin için daha iyi olur."
Hyunjin belindeki kolu hissetmesi ile elini eşinin göğsüne koyup daha da yakınlaştı. Chris ise prensesin orada olduğunu unutmuş, sarışının ıslanmış saçlarını düzeltiyordu. Kolundaki güzel prensten gözlerini zorla çekip prensese döndü.
"Prenses sizi anlıyorum. Burada kalmak için oldukça büyük çabalar sar ediyorsunuz. Bunu fark etmeyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsun. Bunu daha sonra konuşmak isterim. İzninizle şuan eşimle zaman geçiriyorum. Şuan siz dahil kimse ile vakit kaybetmeye niyetim yok. Umarım yolu biliyorsunuzdur."
Prenses duyduğu sözler ile küçük bir şok geçirirken kekeleyerek onayladı. Eğilip selam verdikten sonra elindeki gömleği bırakıp yavaş adımlarla geri dönmeye başladı. Hyunjin yanındaki bedenin bu şekilde konuşmasına şaşırmış bir yandan da oldukça sevinmişti. Ona böyle değer verdiğini görmek mutluluk vericiydi. Chris'in göğsündeki eli yavaşça boynuna oradan da çenesine çıkardı. Tanrı biliyordu ya bu temaslar bile onu deli etmeye yeterdi.
Suyun içinde yavaşça Chris'in önüne doğru yürüdü ve gözlerine baktı. Belinde hissettiği el sayısı ikiye çıktığında kollarını büyüğünün boynuna sardı. Burunlarının uçları birbirine değiyor, alınan her nefes birbirine işliyordu. Gözleri karşısındaki kırmızı dudaklara odaklıyken hafifçe mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'avenir-Hyunchan
Fanfic[Tamamlandı] Hyunjin, doğurgan olmasının ortaya çıkmasıyla kendi krallığına hükmetme şansını kaybetmiş bir prensti. Chris ise ona çoktan aşık olmuş ve her şeyini ona adayabilecek bir veliaht...