Hayat herkese adil davranmadığı gibi, herkese bir şans da sunmuyordu.
Bu yüzden üzerimize düşen bu şansı yaratmak ve adaleti bizim sağlamamız gerektiğiydi.
Bakışlarımı karşımda duran yıkık dökük yetimhaneye sabitledim. Yangınların dumanı hâlâ gözlerimi yakıyor, boğazımdaki is tadı bir an olsun oradan ayrılmıyordu. Avuçlarımı eskimiş banka bastırarak kısık gözlerimi bir an olsun karşıdan ayırmadım. Avuçlarıma batan kıymıklar batan geminin yukarıda olan kısmına tırmanmış insanlar gibi derimin bir kısmına yapışırken başımı sol omzuma yatırdım.
Eskimiş, biraz da kararmış ahşapların kalıntısı hâlâ ilk günkü gibiydi. Buraya ilk geldiğim anı hatırladım. Üzerimde bembeyaz bir elbise, koyu kahve saçlarım yeni taranmıştı. Herkesin yanında bir arkadaşı vardı, çekinmeden beni süzerlerdi.
Benim ise hiç olmamıştı.
Ahşapların bazılarının beyaz boyası sökülmüş, patika yoldan hemen karşımıza çıkan beton çoktan ufalanmaya ve dökülmeye başlamıştı. Parmaklarımda yangın mahalinde demir parmaklıklara tutunmuş kıymıkların yanı sıra, bu parmaklıklardan sesini duyurmaya çalışan küçük çocuklar gibi avuç içlerimi daha sert banka bastırdım. Gözlerimde hâlâ karşımdaki harabeden koşuşturarak kaçışmaya başlayan çocuklar, kulağımda ise hâlâ yangının harlanması, o huzur veren çatırdama sesinin çığlıklara eşlik ederek kulaklarımı yakması son bulmayan şeylerden biriydi.
Benimle arkadaş olmayan onlardı. Ben onlarla çok oynamak istemiştim. Beni asla aralarına almamışlardı. Oysa çok güzel tokalarım vardı. Hem de bir sürü vardı. Bir kutuyu doldurabilirdi. Ben hepsini onlar beni arasına alsın diye onlara yılbaşı hediyesi olarak vermiştim.
Ablamdan kalan, sahip olduğum tek şeyleri onlara hediye olarak vermiştim. Peki sebebi neydi? Beni aralarına almalarını istememdi.
Tokaları almışlardı, beni almamışlardı.
Yılbaşına kendim girmiştim. Herkese hediye dağıtan enayinin tekiydim. Altı yaşında girdiğim yetimhaneden on yedi yaşında ayrılmak zorunda kalmıştım.
Bu yetimhaneden ayrılan tek kişi bendim.
İyi haber şuydu ki, bu yetimhaneden sağ olarak çıkmayı başaran tek kişi bendim.
On üç yaşına bastığım gün düşüncelerimin şekillendiğini fark etmiştim. Bu zamana kadar beni aralarına almayışlarının sonucu kendimi sevmemi sağlamıştı. Eğer kendimden çok başkalarını seversem, bunun sonucunda kendimi kaybederdim.
Ya da tokalarımı.
Derin bir nefes aldım ve sırtıma batan banka daha çok yerleştim. Buradan ayrılışımı çok iyi hatırlıyordum. Daha beş yaşındaydım. Çok toydum, çok körpeydim. Hayatı sınavlardan ve derslerden ibaret zannederdim. Derslerimde hep birinciydim. Belki böyle olursam beni aralarına alacaklarını düşünürdüm. Ta ki, beni daha fazla dışlayana kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANI BAŞINDA +18
Mystery / ThrillerYetişkin içerik ve küfür içerir. -- ''Benim mülkümü uyuşturucu batağına çevirip kirletmeyi düşünüyorsunuz fakat bu pisliği temizlemek için ellerimi kirleteceğimi hiç düşünemiyorsunuz, değil mi?'' dediğimde parmakları boğazıma sarıldı. Diz kapağımı b...