•0.1•

1K 82 16
                                    

"I'm a dumb teen boy!"

3.şahıstan:

"Langa." Dedi yumuşak bir ses tonuyla.

"Reki?"

"Kendine iyi bak olur mu Langa?" Dedi yine o yumuşak ses tonuyla ve beyaz bulutların arasında kayboldu.

"Reki?"

"Reki beni bırakma, Reki!"

"REKİİİ!" Bağırdı Langa, kötü bir rüya gördüğünü fark edene kadar da sadece duvara baktı. Orda Reki ile olan resimleri duruyordu.

Bu, bu hafta kaçıncıydı 7-8? Haftalardır Reki ile ilgili korkunç kâbuslar görüyordu Langa, sanki Reki ölecekmiş gibi. Hayır buna imkân yoktu. Hoşlandığı çocuk onu asla bırakmazdı, bundan haberi olmasa bile...

Langa yatağından kalktı ve mutfağa doğru yavaş adımlar attı, gözleri uykusuzluktan şişmişti. Sürahiyi alıp bardağa su dökmeye başladı, suyun hızlı akışını seyrediyordu. Yoksa zaman da mı böyle hızlı geçiyordu? Kesinlikle evet.

Bu seferde odasına doğru yavaş adımlar attı, annesini uyandırmamalıydı. Annesi, sürekli Langa için endişeleniyordu. Tabii ki haklıydı, ailesinden kalan tek kişi Langa'ydı.

Kocası ölmüştü, ve Langa ile beraber Kanada'dan, kendi memleketi olan Japonya'ya göç etmişlerdi. Langa'nın Kanada'da hiç arkadaşı olmamıştı, ta ki Japonya'da Reki ile tanışana kadar.

O Langa'nın yüzünü aydınlatan güneş ışığıydı, ve Langa o ışıktan mahrum kalmak istemiyordu. Ama kimseye de bu ışığı göstermek istemiyordu, sanırım buna kıskançlık deniyordu değil mi? Evet, çoğu aşıkta oluşan birşeydi kıskançlık, bir geldimi yakanı bırakmazdı.

Langa odasına geçti ve yatağına yattı, Umarım yine o kâbuslardan görmezdi. Uyumaya çalışırken, karşı duvardaki Reki ile çekildiği fotoğraflara bakıyordu.

Çok tatlıydı, Japonya'da erkeklere tatlı denmesi onlara erkeksi olmadıklarını söylemek olarak kabul edilirdi. Ama bu Langa'nın umrunda değildi. Çünkü Reki'nin kendine has bir çekiciliği vardı, tatlıydı ama yakışıklıydı da. Kızıl saçları, kehribar gözleri, çilleri...Herşeyi çok güzeldi.

"Gomen!.." | RengaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin