"Aman tanrım, lanet olsun neden durduramadık" diyerek ağlamaya başladı Hinata, sarayın önündeki askerler cansız bir şekilde yerde yattıklarını görünce.
"Şu an askerler için vaktimiz yok imparatoru bulmalıyız" dedi Sakura ve sarayın kapısına hızlıca yöneldi, diğerleride onu takip ediyorlardı.
Koridorlardan geçerken sarayda olan herkesin cansız bedenleriyle karşılaşmışlardı, bu çok korkunçtu. Bir kaç kat çıktıktan sonra biriyle karşılaştılar.
"SHİZUNE-SAN" diye bağırdı Ino, Shizune yerde kanlar içindeydi ama hala yaşıyordu, oda özel insan projesindeydi. Ama şuanki durumu ağırdı bu demektirki sarayda başka şeyler olmuştu. Çünkü yarası patlamayla olmuşa benzemiyordu diğer cansız bedenlerde bunun bir diğer kanıtıydı.
Shizune-samanın yaralarını sardılar ve onu saraydaki bir odaya götürüp yatıp dinlenmesini sağladılar ve sonra tekrar katları çıkmaya başladılar. Artık İmparatorun yaşama ihtimalini bile düşük görmeye başlamışlardı.
"İmparator yaşamak zorunda, yoksa şehri ve ülkeyi toparlamamız imkansız" diyerek sızlandı Temari.
Bir kaç koridor sonra ana salona gelmişlerdi, hemen kapıyı açıp içeriye girdiler. Prensesler yerde baygın bir şekilde uzanıyorlardı.
"Tsunade-sama, Mei-sama" dedi Tenten ve yanlarına koştular. Hala ikiside hayattaydılar ama çok fazla yara almışlardı.
"Sorun değil kızlar, yakında kendiliğinden iyileşir birkaç saate" dedi Tsunade-sama, kendilerine enjekte edilen iğneler özel olarak hazırlanmıştı. Eğerki bir yara alıyorlarsa belli bir süre içinde yara kapanıyordu ve acısıda dinmeye başlıyordu ama bu aynı zamanda yaranın boyutuna bağlıydı.
Mei-sama hala baygındı, ikisinide saraydaki yataklara götürüp dinlenmeye bırakıp tekrar ana salona girşp imparatora bakmaya başlamışlardı.
İmparator Hashirama güçlü bir yöneyiciydi, ülkeyi düzene sokmak için elinden gelenin en iyisini yapmıştı onun ölümü ülke için büyük bir çöküş demekti. Kendisi güçlü birisiydi, hem duygusal hem fiziksel olarak. Eşi imparatoriçe Mito, 13 yıl önce, imparator bir sefere çıktığında ortadan kaybolmuş ve kendisinden bir daha haber alınamamıştı.
2 kızıyla hayatına devam ediyordu. Ama hala eşini özlüyordu ama bu durumu ülkenin yönetimine yansıtmamaya çalışıyordu, duygusallığını saklayarak, kendini salmamaya çalışıyordu.
Salonun diğer tarafında yerde baygın bir şekilde imparatoru bulduklarında aşırı panik yapmışlardı, hemen onu ayıltmaya çalışıyorlardı.
"Majesteleri, uyanın majesteleri" dedi tedirgin bir sesle Tenten, imparator yerde baygınca yatıyordu. Sağ bacağı kanıyordu, delinmiş gibiydi ve karnındada bir yara vardı.
Bacağını bir sargı beziyle sarmışlardı, Sakura tıp alanında diğerlerine göre daha eğitimliydi.
Hepsi savaşmak dışında kendilerini belli alanlarda geliştirmişlerdi, Sakuranınkide tıp, ilk yardım üzerineydi. Kendisine bunları prenses Tsunade öğretmişti.Kanamayı durdurmuşlardı, imparatoru odasına götürüp dinlenmesini sağlamışlardı. Onun ayılmasını bekliyolardı.
"Biz şimdi ne yapacağız? Şuanda şehirdeki tek yaşayan canlılar biziz, diğer şehirlerin daha bundan haberi yoktur büyük ihtimalle ama haberleri olursa iç karışıklık çıkabilir, en çok bu beni tedirgin ediyor" dedi kısık bir sesle Ino.
"Bende bundan korkuyorum, eğer halk imparatora ve başkente zarar geldiğini duyarlarsa ve ayaklanma olursa zapt etmemiz çok zor olur" dedi ardından Hinata, ülkenin başka şehirlerinde onlar gibi özel insan projesinde olan farklı askerlerde vardı ama kim olduklarını bilmiyorlardı. Eğer zor durumda kalırlarsa onları bulmak zorunda kalıcaklardı.
"Az sessiz olun" dedi kısık ve boğuk bir sesle imparator Hashirama. Hemen onun başına üşüştüler. "Majesteleri, iyimisiniz?" diye sordu Temari. "Herhangi bi yerinizde ağrınız var mı" dedi Sakura ardından.
"İyiyim, bacağında ve karnımda bir yara olması dışında iyiyim" dedi gülerek inparator. İmparator Hashirama, aynı zamanda komik biriydi.
"İmparator, şehir malesef..." dedi üzgün bir sesle Hinata, devamını söylemeye dili varmıyordu.
Bir sessizlik oluşmuştu, çok üzülüyolardı bu duruma, yıllardır inparatorun emek verdiği şehrin insanlarının ölmesi ve heryerin yıkılıp yok olmasınu söylemek çok zordu.
"Az çok tahmin edebiliyorum... ama yinede sizden duymak istiyorum" dedi imparator Hashirama
"Majesteleri, malesef şehirdeki herkes ölmüş bizim dışımızda, yaşıyan bir canlı bile yok ve şehirdeki çoğu yer yıkılıp enkaz olarak kaldılar"
dedi Sakura, gözleri dolmuştuBu durumu toparlamak zor olucaktı, her imparatorluğun başkenti en önemlisidir. Başkent düşerse ülke düşmüş demektir.
"Demek onları çağırmanın zamanı gelmişe benziyor..." dedi kısık bir sesle imparator Hashirama
"Kimi?Kimden bahsediyorsunuz majesteleri?" diye sordu merakla Ino.
"Anemorun gizli koruyucu takımını" dedi imparator Hashirama. Kızlar birbirlerine garip bakışlar atıylardı, onlarda kim der gibi.
"Majesteleri sorun olmazsa bişey sorabilirmiyim, bu takım kim? Yani neden bizim bundan haberimiz yok yani, sonuçta bizde üst düzey Anemorun koruyucu takımlarından biriyiz hatta ülkedeki en kabiliyetli olanı bile olabiliriz ama onlardan neden haberimiz yok?" diye sordu Temari
İmparator Hashirama derin bir iç çekti
"Onlarda sizin gibiler ama gizli tutuluyolar, zaten buraya onları çağırmıştım bugün ya da yarın burda olmaları gerekiyordu, onlarda özel eğitimlerden geçmişlerdi ve özel insan projesinde onlarda var, ülkede sadece ben ve birkaç komutan ve doktorlar dışında onları kimse bilmiyolar. İz sürme ve dışardaki olan Lotusları ya da diğer ülke için tehlike içeren yaratıkları öldürmekle görevliler" diye anlattı imparator..
"Başka yaratıklarmı var? Yani lotuslar dışında?" diye sordu Tenten.
"Ah evet, bende gençken çok fazla keşife çıkardım. Onları yakalamak veya öldürmekle görevlendirilirdim. Ama genç yaşta yine imparator olunca malesef o görevi bırakmak zorunda kalmıştım. Aslında sizlerede yakında böyle görevler vermeyi planlıyordum, sizlerede dış dünyayı daha çok tanıtacaktık. Ama malesef bu işin gidişatı biraz daha farklı olacak" dedi ve derin bir iç çekti imparator Hashirama.
Fazla bir bilgi edinemeseler bile şehiri toparlamak için yardım geleceğinden dolayı sevinmişlerdi. Birazda olsun içlerindeki umutsuzluk gitmişti.
O gün boyunca prensesler ve imparatorun yaralarını bakıp dinlenmeşerini sağlamışlardı. Daha sonra saraydaki cesedleri toplayıp gömmüşlerdi ve sarayı birazda olsun temizlemişlerdi. Ölenler için dua edip ayın çıkmasını beklediler. O gece ay dolunaydı. Kendi aralarında dolunayın huzur, mutluluk, barış anlamına geldiğine inanmışlardı. Ama bu içlerinde inanç azalmıştı, sanki içlerindeki her duygu gitmiş sadece korku ve hüzün kalmıştı.
Onlar daha yolun başındaydılar, onları daha çok uzun bir macera bekliyordu, kim bilir daha neler yaşayacaklardı....
LANNNN DOEPQPFPPE
SLM
NASILSINIZ
NASIL GİDİYOR KİTAP????
İlk defa böyle bir kitap yazıyorum, daha acemi gibi sayılırım eğer yanlışlarım falan varsa özür dilerim.
Oy vermeyi unutmayın:')
HADİ ALLAHA EMANET
BB
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemor (Naruto fanfic'i)
FanficKendi Naruto kurgum, umarım beğenirsiniz :) Başlama tarihi 11.08.2021