3- Spor Salonu

298 38 57
                                    

Evin içinden gelen takırtılar yüzünden uyanıp kapıya doğru baktım. Aralık kapımın izin verdiği kadar amerikan tarzı mutfağımda biri olduğunu görebildim. Kaşlarım çatılırken hızla yataktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Ah doğru ya, dün Yoongi bende kaldı. Sanırım mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Ona görünmeden banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra bornozumu giydim. Baş havlusuyla da saçımın suyunu alarak banyodan çıktım. Yoongi dün verdiğim kıyafetlerle mutfağımda saçı başı dağınık, bana kahvaltı hazırlıyordu. Garip. Gerçi kişisel asistanım olarak girdiği için işe bu normaldi ama nunamdan sonra başkasına alışmak çok zor gelecek... Genel olarak herkesle ve her şeyle çok kolay adapte olabildiğim için Yoongi'ye ve onun yemeklerine de alışacağımı düşünüyorum. Ayrıca işe girerken Yoongi bana kahvaltı hazırlayacağını da biliyordur illaki. Hem nunam da kahvaltıları ne kadar çok sevdiğimi iletmiştir ona.

"Aman Tanrım! Bay Kim!" Yoongi arkasını döner dönmez beni görünce korkuyla yerinde sıçrayıp elini kalbine koydu. Bu kadar çok korkmasına gülerken tezgaha doğru adımladım. "Günaydın. İyi uyudun mu?" başını eğip beni mırıltılarla onayladıktan sonra geri arkasını döndü. Tişört, şorttan daha uzun olduğu için altında bir şey yokmuş gibi görünüyordu. Etkileyici. Önümdeki tabaktan ince ve uzun salatalık dilimlerini yerken Yoongi'yi süzüyordum. Yaptığım hiç etik ve hoş değildi biliyorum ama elimde de değildi. Tişörtünü şortunun içine soksa ve şort giydiği belli olsa belki daha az dikkat çekici olabilirdi. Hem ben genel olarak herkesi süzerim bir kere.

"Yoongi, tişörtünü biraz içine soksan sanki... Daha iyi olur." şaşkınca bana döndüğünde yanaklarının kızarmış olduğunu gördüm. Ev mi sıcaktı, neden yanakları kızarmıştı ki? Gerçi terlemiş görünmüyor. Ben de bunalmadım. Evin ısısını düşünürken Yoongi dediğimi sessizce yapmış ve tişörtü düzenli bir şekilde şortunun içine sokmuştu. Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Bu sefer de... Kalçası mı gözler önündeydi ne? Tanrım... Bana ne bundan?! Başımı iki yana sallayıp bakışlarımı ince belinden çekip önümdeki salatalık tabağına diktim. "Ben giyinip geliyorum." hızlıca odama geçtim ve dolabımdan askılı ve şort giydim. Bugün spor günümdü. İş yerine 2 saat geç gidiyor ve o 2 saatte sporumu yapıp duşumu aldıktan sonra şirkete gidiyordum.

Hâlâ saçımın nemli olmasını umursamayarak geri Yoongi'nin yanına döndüm. Mutfak penceresinin önündeki küçük masaya tek kişilik servis açmış beni bekliyordu. Oturup sorarca Yoongi'ye baktım. "Hani nerede senin tabağın?" şaşırıp, pişirdiği omleti tabağıma koydu. "Size hazırladım Bay Kim. Benim yemem uygun kaçmaz." bıkkınlıkla nefes verdim. "Buna sen tek başına karar veremezsin. Şimdi kendine de bir servis açıyorsun ve beraber kahvaltı yapıyoruz. Soracağım birkaç soru var. Onlardan sonra da günün programını okursun bana."

"Peki efendim."

Dolabın üst rafından parmak uçlarına kalkarak zar zor aldığı tabakla yanıma geldi ve karşıma oturdu. Sessizce salatalık, peynir, zeytin ve domatesten yerken söze girdim. "Yoongi istersen sana iki aylık maaşın eden bir ikramiye verebilirim." yediği peynir boğazına kaçtığı için öksürmeye başladığında önümdeki su bardağını ona uzattım. İçip rahatladıktan sonra merakla sordu. "Neden?" onu bu konuda sinirlendirmek, üzmek veya utandırmak istemiyordum ama açıkça söylesem belki daha iyi olabilirdi. "Evinin olmadığını ve otelde kaldığını biliyorum ve kendine küçük de olsa başını sokabileceğin bir ev tutmanı istiyorum." suratıma bön bön baktı bir süre.

"Bay Kim benim zaten bir evim var. Bir rezidansta oturturum."

"Ne?"

"Evimin olmadığını ve otelde kaldığımı da nereden çıkarttınız? Ah doğru, dün arabada saçmalamıştım değil mi?"

TaeGi - SekreterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin