Yoongi'nin bana kahve yapıp odasına esyalarını toplamaya gitmesinin üzerine on dakika geçmişti ve ben bu on dakikadan beri hayretle ahşap, antikaya benzer mobilyalarla dolu olan salonu süzüyordum. Kesinlikle kötü değildi. Banal ya da sıkıcı hiç değildi. Çok zevli kombine edilmiş eski tarz mobilyalarla Batı'nın soylu ailelerindenmiş gibi hissettiriyordu. Mutfak penceresinin önüne dizdiği saksılar ise salondan aykırı çok tatlı görünüyordu. Tabii bu zevkli dekorasyonun ve dizaynın bir rezidans katında olması dışında bir sorun yoktu. Koskocaman bir duvarın boydan boya cam olması elbette bir hava katmıştı ama müstakil bahçeli bir eve bu mobilyalar daha çok uyabili-
"Bay Kim?"
"Ha? Ne?"
"Dakikalardır size sesleniyorum efendim." düşüncelerime daldığımdam seslenişlerini duyamadım sanırım. O da bu sebepten tam karşıma kadar gelmişti anlaşılan. Boğazımı temizleyip elimdeki bardaktan büyük, son bir yudum daha aldım ve amerikan tarzı mutfağın tezgahına koydum. "Hazırsındır diye umuyorum." tek omzuna asılı olan sırt çantasını gösterdi. "Evet hazırım Bay Kim."
"Çıkalım o halde. Akşam yedide büyükbabamın partisi var."
Kapıya ilerlerken kolundaki saate baktı. "Geç kalmaz mısınız? Saat 1 ve home office olduğundan dolayı internet üzerinden görüntülü olarak ayarladığım toplantı yaklaşık iki saat sürecek. Bir de bakmanız gereken dosyalar var. Onlar da iki saat sürse saat beş oluyor. Hazırlanmanız ve trafikle beraber yaklaşık bir ya da bir buçuk saat gecikiyor oluyorsunuz."
Binadan çıkarken konuşması daha yeni bitiyordu. Arabanın kilidini açıp içine yerleştik. "Toplantıdan sonra önemli olan belgeleri elden çıkartırız, diğerlerini de yarın hallederim " otoparktan çıkmış kendi evime doğru sürerken Yoongi de elindeki tabletten programımı ayarlıyordu. "Hallettim Bay Kim."
"Güzel. Şu pastaneden sabah kek kurabiye falan sipariş et." ara bir sokağa girip arabayı yavaşlatarak önünden geçtiğimiz pastaneyi işaret ettim. Başını sallayıp camlarının üzerinde duran numarayı kaydetti. Ben de eski hızıma geri dönüp kısa sürede eve vardım. Daireme çıktığımızda direkt ısıtmayı açtım ve Yoongi'ye döndüm. "Geçen kaldığın odaya istediğin gibi yerleşebilirsin. Banyo şuradaki kapı. Benim odam da onun yanındaki siyah kapı. Gece bir şeye ihtiyacın olursa kapıyı tıklatman yeterli." dediklerimi dinleyip başını salladı ve hafifçe saygıyla eğildi. "Teşekkürler Bay Kim. O zaman izninizle eşyalarımı odaya yerleştirip online meeting için gerekli evrakları ayarlayacağım."
"Tabii, bak keyfine. Toplantı ne zamandı?"
Kolundaki saate baktı. "25 dakika sonra."
"Güzel, bitki çayı yapacağım. Ne seversin?" hemen elindekiler duvarın kenarına bırakıp bana döndü. "Ben yaparım efendim. Siz ne seversiniz?" gülüp Amerikan tarzı mutfağıma ilerleyip tezgahın arkasına geçtim. "Sorun yok ben yaparım. Git rahat bir şeyler giy sen." tekrar karşı çıkacakken edecekken "itiraz istemiyorum" adlı bakışımı attım ve arkasını dönüp eşyalarıyla odaya girmesini izledim. Suyu da kaynaması için su ısıtıcısına koyup bardak çıkarttım.
Yoongi her ne kadar sıradan biti gibi gözükse de nedense bana gizemli geliyodu. Sanki bu disiplinli görünüşün ardında sakladığı başka bir kişili varmış gibi. Ya da böyle olmasını sebebi de olabilir. Bilemiyorum belki de ben eğlence arıyor da olabilirim.
"Bay Kim?"
"Si- Yoongi? Tanrım, neden sessiz sessiz yanıma geldin?"
"Efendiö size seslendim ama beni yine duymadınız. Siz iyi misiniz?"
"Neden? Korktum sadece iyiyim."
"Hayır elinize kaynar su döktünüz, onu diyorum."
İkimiz de bakışlarımızı ellerimize indirdiğimizde sızarmış ve kabarmış olan elimle karşılaştık. Hay ben böyle işi... Elime bakmayı sürdürürken Yoongi bileğimden kavrayıp suyun altına soktu elimi. "Canınız yanmıyor mu?" iki eliyle elimi çeşmenin altında tutmaya devam ederken bedenlerimiz birbirine değiyordu. "A-ah, acıyor acıyor tabii! Yancı canım elim. İz kalmasa bari." yüzüme bir süre baktıktan sonra boğazını temizleyip geri çekildi. "Yanık kremi var mı?" başımı saladım. "Banyoda ecza dolabında."
"Tamam, siz elinizi suyun altında tutmaya devam edin. Ben getiriyorum hemen."
Yanımdan hızlı adımlarla ayrıldıktan sonra suyu kapatıp elime baktım. Acısı yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Aynı o kazadan sonra olduğu gibi. Her şeyi yavaş yavaş hissetmeye devam ediyorum. Elimdeki yangıdan dolayı yüzümü buruşturdum. "Size suyun altında tutun demiştim." Yoongi elimin üzerini nazikçe kağıt havluyla kurulayıp mutfak taburesine oturmamı sağladı. "Toplantıya ne kadar kaldı?" dikkatle kremin prospektüsüne göz attıktan sonra kapağını açıp işaret parmağına sıktı azıcık. "Acırsa kusura bakmayın. Toplantıya da daha on dakika var. Ben bilgisayarı hazırladım, endişelenmeyin."
Nazik dokunuşlarını hissederken gülümsedim. "Güzel."
***
-daha fazla bekletmeyeyim ve bir yerden bölüm yayımlamaya başlayayım diye kısacık yazıp attım.-diğer bölüm büyükbabanın mükemmel ötesi partisi olacak fjxkkckxmfls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TaeGi - Sekreter
FanfictionÇalışmaya başladığı şirketin patronunun bu kadar laubali ve çocuksu birinin olması üzerine Min Yoongi, kendince patronunu ciddileştirme çalışarak işini yapmayı planlamaktadır ancak işler pek de öyle olmaz. (Çok bir şey beklemeyin ficden, pek bir ol...