9: masaldan çıkan hayatlar ve rahatsız geçen uykular

2.4K 397 614
                                    

günler sonra ilk defa jihye'yi okula bırakan kişi changbin değil, karısı eunji.

mia ile el ele bir şekilde sınıf kapısının önüne gediğimizde tam o sıra yüzüne makyajını yapmış, baştan sona bakımlı ve zengin gözüken kıyafetleri ile eunji'yi gördüm, o da beni gördü ve kaşlarını kaldırdı hafifçe. ben ise ona asla bir tepki vermedim ve mia'nın önünde eğildim.

"güzelce eğlen hayatım, tamam mı?"

kafasını hızlıca sallayıp yanağıma bir öpücük bıraktı ve koşarak içeri girdi, artık ikinci evi gibi görüyordu kreşi. ayağa kalktığımda ise bir tarafımda olan kişi eunji idi.

ona bir şey demeden arkamı dönmüştüm ve gidecektim ki kırmızı rujunu sürdüğü dudaklarının arasından adımı duydum.

"efendim?"

"bir dakika..." sabahın köründe bile düzleştirilmiş açlarını bir eliyle kulağının arkasına yerleştirip yılan derisi desenindeki kol çantasını karıştırmaya başladı ve beni şoke edecek bir şekilde mia'nın sarı, fiyonk şeklindeki saç tokasını çıkardı.

"bu jihye'nin değil, acaba mia'nın olma ihtimali var mı?"

sesindeki imayı her şekilde belli ediyordu. söylediği cümle bir toka ile ilgiliydi ama arkasındaki cümleler, 'kızının tokasının benim evimden çıkmasının nedenini merak ediyorum' idi.

"evet, mia'nın." dedim sert ses tonumla. bana uzattığı tokayı hızlıca aldım ve tekrar yürümek için adım attığımda adımla seslenmekten ziyade yanımda yürümeye başladı. parfümünün çiçekli kokusu burnuma doluyordu ve iğrenmiştim bu kokudan.

binanın, hatta bahçenin dışına çıktığımızda ise arabama ilerleyecekken önüme geçti. benimki gibi sabitti ifadesi.

ama yüzünde yavaşça bir gülümseme kendisini belli etti, ondan korkacak değildim fakat rahat bıraktığı gözlerinin altında dudaklarının iki yana kıvrılışını izlerken ifadesindeki o dengesizlik ürküttü beni.

"sanırım ben annemdeyken fırsattan yararlanmışsın gibi duruyor."

kaşlarım kalktı hızlıca.

fırsattan yararlanmak ne demek, tanrı aşkına? ima ettiği şey gayet açıktı, kocamla işi pişiriyorsunuz ve ben bunun farkındayım idi bunun meali. daha saçması ise karşımda bunu bu şekilde soracak kadar iğrenç kelimeler kullanması idi.

ama sonrasında ben de gülümsedim, "kızınızın daha çok yemek yemesi gerekiyor. size bunu diyeyim, neden geldiğimi siz anlayın."

arkamı dönüp ilerleyecek iken kolumdan tuttu bu sefer.

"ne var?" diye çıkıştım sonunda ona karşı.

"şu bahaneleri geç artık."

derin bir nefes aldım ama sakinliğimi koruyacağıma dair ant içmiştim.

"jihye'nin bağışıklık sistemi çok güçsüz, kış aylarına giriyoruz ve mevsim değişikliğinde bu kadar sık hasta olması da bana bu sonucu veriyor. kendisinin daha sık sebze ve meyve yemesi gerektiği kanısındayım bir doktor olarak."

dudaklarını birbirine bastırdı bana nefretle bakarken, ardından kolumda duran elini çekti.

"bilmiyor muyum sanıyorsun?"

"neyi?"

"lisede sevgili olduğunuzu."

ha siktir. gerçek bir siktir. ama bozuntuya vermek yok, devam.

"evet," dedim başımı da sallayarak. "öyleydik ve ayrıldık, üstünden yıllar geçti. bunu sorun ediyorsanız söyleyebilirsiniz, ben de kocanız için ölüp bitmiyorum, benim için sadece bir arkadaş."

compassHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin