Pelugia Krallığı ve Kadar Cumhuriyeti on yıllardır savaş halinde. Galaktik Konsey sonunda gezegeni yöneten iki ülkeye resti çekiyor: Ya barış yapın, ya da konseyden atılacaksınız.
Barış uğruna düşman bir prensle evlenmeye zorlanan Senatör Yeol Cleg...
" Kadar' la barış yapmak ve önümüzdeki birkaç ay içinde bir Lord Şansölye seçmek zorundayız, yoksa bizi Birlikten atacaklar. Görünüşe göre, Kadarian Başbakanı zaten mükemmel bir çözüm önermiş. Ülkelerimizin iki yüksek profilli siyasi figürü arasında bir evlilik. "
////****////
Baek Saefer. Birçok isimle biliniyordu. Şöhreti ondan önce gelirdi. Hatta Kadar' da bile son derece bilinen bir isimdi, belki de özellikle Kadar' da. Altın General. Ölüm Getiren.
Ve bir alfa.
Bir beta, böyle güzel ve muhteşem bir alfa örneğiyle evlenmeye itiraz etmezdi.
Sorun, onun beta olmamasıydı.
********************************
" Baek, "dedi Yeol. " Sen benim kocamsın. bunu unutmadım. Benimle malikaneme geleceksin. İyi bir tanıtım için benimle çeşitli etkinliklere katılacaksın. İnsanlar evliliğimizin gerçek olduğuna inana kadar burada, Kadar'da kalacaksın. "
Bakışlarını ilk çeviren Baek oldu. " Pekala." dedi kendine inanamayarak.
Babası burada olsaydı, alfa oğlunun bir betanın hakimiyetine boyun eğdiğini görseydi, onu hemen reddederdi.
Baek tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Lanet olsun burada neler oluyordu böyle?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeol' un annesi ve kız kardeşiyle birlikte kocasının malikanesine gittiler. Helikopterdeki yolculuk yarım saat sürmüştü ve Baek, kocası pencereden dışarı bakıp sohbete neredeyse hiçbir katkıda bulunmazken, kibar bir şekilde kocasının akrabalarını tanımaya çalıştı. En azından bazılarının aksine akrabaları yeterince iyi görünüyordu.
Yeol' un annesi Vera, bir betaydı. Altmışlarının sonlarında olmalıydı ama yine de güzel görünüyordu. Bella ise son derece güzeldi, omega kokusu tatlı ve zararsızdı. Yirmi bir yaşındaydı, en büyük ağabeyininkiyle aynı siyah saçları ve siyah gözleri vardı. Görünüşe göre, kendisinden üç yaş büyük bir erkek alfa olan başka bir erkek kardeşi daha vardı.
Bella heyecanla, " Suho yakında eve gelecek! " dedi. " Artık savaş bittiğine göre, görevlendirilmesi de sona erecektir. " Gözleri sevinçten parlıyordu. " Onu çok özledim. "
" Hepimiz özledik canım," dedi annesi, en büyük oğluna tam olarak okuyamadığı bir bakış atarak. " Hiç gitmemeliydi. "
Yeol' un çenesi adeta kilitlenmişti. Hiçbir şey söylemedi. Baek anne ve oğul arasındaki garip gerilimi merak etti ama sormadı. Bu insanları çok az tanıyordu. Sonunda gerilim dolu ufak aletten ineceğine sevinerek helikopterden atladı ve konağa baktı. Babasının sarayından daha küçüktü ama son derece görkemliydi. Yarım daire şeklinde inşa edilmişti, böylece evin bütün pencerelerinden deniz manzarası görülebilecekti. Alt kısımda büyük bir garaj ve değişik araçlar bulunuyordu. Düzgün bir biçimde biçilmiş çimlerin ilerisinde bir helikopter pisti vardı.
Yeol 'un annesi " Evimize hoş geldin Baek. " dedi. " Yeni evine. "
