- Kestiik! Kısa bir yemek molası verelim arkadaşlar, sonra kaldığımız yerden devam.
- Yazgı nereye? Yemek yemeyecek misin?
- Yok ya, biraz karnım ağırıyor. Karavana geçeceğim.
- İyi misin? Seninle gelmemi ister misin?
- Biraz dinlensem iyi gelir, gelmene gerek yok.
- Peki, tamam. Bir şeye ihtiyacın olursa ara beni. Hemen gelirim yanına.
- Tamam, görüşürüz.
Uzatmadım daha fazla. Artık karavana gidip uzanmak istiyordum çünkü. Birkaç dakika sonra karavana vardım ve kendimi koltuğu andıran ama ne olduğunun o an pek de bir önemi olmayan yumuşak dokulu oturağın üstüne bıraktım. Kafamı gömüp uyumuşum zaten direk.
- Yazgı! Yazgıı!
- Onur. (Olduğum yerden sıçradım!)
- Sakin ol, benim :)
- (gülümsedim) fark ettim :)
- Uyuya kalmışsın. Set başlıyor, güzellik uykundan kalkman lazım :D
- Çok komik!
(Sırıttı)
- "Tamam geliyorum" dedikten sonra hemen ayağa kalkmış olsam da, demir eksikliğim azdığı gibi beni kalktığım yere geri bıraktı. Onur hemen kollarımdan tuttu.
- İyi misin prenses, dikkat et!
- İyiyim, iyiyim. Bir an dengemi kaybettim.
- Dikkat et kendine! Lazımsın bize :)
(Gülümsedim) o sırada karavanın kapısı açıldı ve reji göründü.
- Arkadaşlar hadi, sizi bekliyoruz.
- "Geldik!" dedi Onur.
Hemen toparlandım ve bir daha ayağa kalkmayı deniyordum ki Onur hemen elini uzattı.
- Lazım olur, tut bence. Sonra düşüyorsun pat diye :)
Elini tutup, kalkarken;
- "Hadi acele edelim" dedim.
**********
Karavandan çıkıp sete doğru ilerlemeye başladık. Yürürken tüm fizik kurallarına aykırı bir şekilde ayağım kaydı. Tam yere sepetlenirken, Onur tuttu beni.
-Bak ya! Bugün sende bir şey var, böyleee nazar gibi, kem göz gibi..
(tuttuğu kolumu elinden kurtararak),
"yok ya ne nazarı biraz heyecan yaptım galiba çekim için" dedim.-Heyecan! Peki öyle olsun madem.
Bu yalana inanmasını bekleyemezdim zaten. Set öncesi heyecanlanmadığımı bilirdi çünkü. Aslında tam olarak yalan sayılmazdı, heyecan yaptığım için elim ayağım titriyordu, evrenden kopmuş gibi ikide bir sakarlık yapıyordum. Ama heyecanımın sebebi başkaydı ve o bunu öğrenmemeliydi. Bende sustum ve "hazırlığa alalım sizi" sesiyle sıradaki sahneyi oynamak için hazırlanmaya başladım.
**********
-Bu kadar mıydı? Şimdi yine alfalığını yaptın gidiyorsun öyle mi Asiye?
-Doruk bu benim seçimim değil sende biliyorsun. Beni buna sen zorladın. Seni artık tanıyamıyorum ve tanıyamadığım biriyle birlikte olmamın hiç bir anlamı yok! Bir süre ayrı kalsak ikimiz için de iyi olacak.
-(burnundan soluyarak) "Tamam ya Asiye Hanım. Yine siz ne derseniz, nasıl isterseniz öyle olsun. Sonuçta sizinle birlikte olabilmek için size layık olmak gerek öyle değil mi? Çok kolay dimi beni geride bırakmak; aklından, kalbinden silip atmak çok kolay dimi? Ya birazcık bile sevmedin mi yani beni? Böyle karşımda cevap vermeden beklediğine göre çoktan bitirmişsin her şeyi ama şunu bil benim için henüz hiçbir şey bitmiş değil!" deyip arkasını döndü.
Sahne gereği ilerlemeye devam ettiğinde benimde sahne gereği ağlamam gerekiyordu tam burada. Gözyaşı için yanıma Fatih abi(setin bu tip işleri ile ilgilenen çalışanı) geliyordu ki buna gerek olmadığını kendim ağlayabileceğimi söyledim. Sahneyi oynamaya devam ettik.
Onur role girmiş yine üzgün bir şekilde ilerlerken, bende yanaklarıma hücum etmek ister gibi hunharca gözüme doluşan yaşları bırakıverdim hanelerinden. Kendimi fazla kaptırdığımdan mıdır bilmem şuan başım feci dönüyor, kalbim her atışında beni terk eder gibi yerinden çıkıp sonrasında geri olduğu yere giriveriyordu. Ellerim oracıkta zangır zangır titriyordu.
Herkes çekimi bırakmış şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Ve o, onun da kendini zorlarmışçasına ağır ağır ileriye taşıyan adımları durdu! Onur'da arkasını döndü. Burda senaryoda yazıldığı gibi son bir kez bana bakmak adına gözlerini bana dikti.
Bir anda role girmiş olan, hüzün ve sinir akan gözleri yerini dehşet saçan bakışlara bıraktı. O da artık etrafımda ki set ekibi gibi dikkatle beni inceliyordu. Artık ellerimin titremediğini, kalbimin beni terk edermişçesine atmadığını fark ettim. Gözlerim ağırlaştı ve yavaşça dengemi kaybediyorken artık ayaklarımın beni taşıyamadığını hissettim. Henüz ayaktaydım ama çok zorlanıyordum. Yanağımın üstünde kurumuş olan gözyaşımı hissettim. Onur bana doğru koşarken bende Asiye'nin dik duruşundan eser kalmamış ve kendini yere bırakan bedenimin esiri gibi yere çakıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölesiye Sevgilim
Teen FictionKendini hiç tanımadığı, bilmediği, uzak hislerin içinde bulan Yazgı; neler yaşadığını, nasıl bu hale geldiğini sorgulamaya başlar.