8. Bölüm

709 42 9
                                    

iyi okumalar...

**********

Gün benim için erken başladı. Sabahın ilk ışıklarıyla, günümü bir nebze olsun güzelleştireceğine inandığım kuş cıvıltıları eşliğinde annemle boğazda güzel bir kahvaltı yaptık.

Bu sürpriz kahvaltının nedeni, son günlerde yaşadığım tedirginliğin yüzüme vurması ve annemin beni bu şekilde rahatlatabileceğini düşünmesiydi. O da benim bu halimden endişeliydi ve yardımcı olmaya çalışıyordu.

Benim tedirginliğimin nedeni, 1 haftadır Emir'den haber alamamamdı. Son görüşmemizde müsait olmadığını ve bana daha sonra döneceğini söylemişti. Fakat o telefon görüşmesinden epey uzun bir zaman geçti. Ve benim nedenini bilmediğim şey, Emir'in yaşadıklarıydı.

Emir'le son konuşmamızda karıştığı kavgayı anlamak niyetindeydim ama bunu başaramamıştım ve hala bekliyorum. Her ne kadar içimde ki merak giderek artıyor olsa da hâla Emir'den gelecek olan haberi bekliyorum.

Onu defalarca aradığım, ulaşmaya çalıştığım bu süreçte bana asla geri dönüş yapmadı. Dolayısıyla bu benim ruh halimi de kötü bir yöne sürükledi. Keyfim günlerdir kaçık çünkü aramızda sır ve yalan türünden şeyler olmayacağına ilişkimin başında anlaştığım sevgilimden yaşadığı olay hakkında günlerdir bilgi alamıyorum.

Daha da önemlisi haber alamadığım sevgilimin sağlık ve güvenlik durumu! Şuan nerede, ne yapıyor diye günlerdir kendimi yiyorum. Ama durum bu işte! Bir yandan açıklama bile yapılmadan öylece bırakıldığımı da düşünüyorum yalan yok! Ama şuan tek istediğim ona bir kez olsun ulaşabilmek, sesini duyup nerelerde olduğunu sormak, iyi olduğunu bilmek. Buna ihtiyacım var..

**********

Elimde tuttuğum sıcak kahveyi bir kez daha yudumlamak adına ağzıma götürdüm. Kahvemden aldığım yudumu sakince boğazımdan geçirip göndermeyi planlıyordum ki bu pek mümkün olmadan ağzımda yutulmayı bekleyen kahveyi şaşkınlığa uğratıp dışarı boşalttım.

Senaryo çalışması yaptığımız için karavanında benimle birlikte olan Onur oturduğu yerden yanıma fırladı. Etrafına bakıldığı sırada gözlerine yakalanan peçeteyi olduğu yerden alıp hemen bana uzattı.

"İyi misin Yazgı? Kahve çok mu sıcak?"

Uzattığı peçeyeydi alıp ağzımı silmeye yeltendiğim sırada durumu açıkladım.

"Hayır kahve sıcak değil. Yani sıcak ama yakacak kadar değil."

"O zaman bana fıskiye gösterisi yapmaya karar verdin! İyi güzel de Yazgı'm bu böyle karavanda olmaz ki!"

Benimle dalga geçen Onur'un espri yaptığını zannettiği sorusu için başta boş gözlerle bakınmakla yetindim. Daha sonra ekledim, "bu bir fıskiye gösterisi değildi! Telefonuma gelen bildirimle yaşadığım şok sonucu bir tepkiydi ama biraz aşırıya kaçtı sanki."

"Birazdan biraz fazla sanki!" dedi. Ona doğru bir kez daha dönerek, "tamam o zaman artık bu birazdan biraz fazlası olan kahveyi temizlesek mi?"

"a tabii! keyfine bak." Artık boynumun bundan yorulduğunu bilsem de bu cevapla kafamı bir kez daha Onur'a çevirdim.

"Ne yani 'yardım etmeyeceğim' in kibarca söylenmiş hali mi bu?"

Kıvranmaya başlayarak cevap verdi. "Yani, yardım etmemek demeyelim de hatanı düzeltebilmek için sana kendi kendine değerlendirebileceğin bir şans diyelim."

"Yaaa demek öyle! E o zaman sen beni bu tek başıma değerlendireceğim hatamla baş başa bırak da bende şu kahveyi bir temizleyeyim."

Elini ağzına götürerek şaşırmış gözlerle bana bakarken, "beni kovuyorsun yani!" dedi.

Ölesiye SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin