ertesi gün.
mutluydum, hem de çok.
duymak bu kadar güzel olmamalıydı. bunu günlük rutin olarak yapan insanlar bunu anlayamazdı çünkü onlar için normal bir şeydi ama benim ve benim gibiler için, bu olağanüstü bir olaydı.
düşünsenize, duyuyordum.
"bugün pek mutlusun." dedi annem gülümseyerek. heyecanla başımı salladım ve çatalıma bir zeytin batırdım
"nedir sebebi?"
çatalı bıraktım ve ellerimi oynattım. "duydum."
annem nazikçe güldü. "ne duydun?"
"bir adamın sesini."
annem de, babam da şok içinde bana bakarken ben keyifle yemeğimi yiyordum. annem elime dokunduğunda bana bir şey dediğini anladım ve başımı ona çevirdim. duyamıyordum ama biliyordum bir şeyler dediğini.
bana doğru dönüp gülmeye başladı. "komiksin bugün."
"neden?" kaşlarımı çatmıştım.
"çünkü sen..." durdu. "işitme engellisin."
"bilmiyordum, sağ ol." yüzümdeki imayı okuyabiliyordu, biliyordum.
babama döndü ve bir şeyler mırıldanıp yine bana döndü. arkamdan konuşma işini tam karşımda yaptıkları için sinirlerim bozulmuştu. başını çevirdiği için de ağzını okuyamıyordum.
"bir anda duymaya mı başladın?"
"evet."
"emin misin? uzun zamandır duymuyordun."
"yine de bir zamanlar duyuyordum."
"birimizin sesini hatırlamadığına emin misin?"
"duyduğum ses farklıydı."
babam annemin koluna dokundu ve kendisine dönmesini sağladı. babam direkt bana baktığı için ağzını okuyabilmiştim. "hastaneye gittiğimizde psikiyatri servisine daha çok uğrayalım."
çatalımı sertçe bıraktım. "bana neden inanmıyorsunuz?"
"çünkü bu imkansız." diye ellerini hareket ettirdi.
ayağa kalktım ve yerden çantamı aldım. son kez ikisine baktığımda babam ellerini oynatıyordu.
"seni okula bırakayım."
"metroyla gideceğim." normalde pis ve kapalı alanları sevmezdim ve ailem de bunu biliyordu. bu yüzden genelde babam beni okula bırakırdı - engelimden dolayı bir şey olmasından korkması da cabasıydı.
ikisi de aynı anda ellerini kaldırınca görmezden geldim ve evden çıktım - ki bu saat benim için erkendi. harikaydı, şimdi de delirdiğimi düşünüyorlardı ama gerçekten delirmemiştim. başıma böyle güzel bir şey geldiği için sevinmeleri bile gerekiyordu.
yakın olan istasyona vardığımda hızla içeri girdim. biraz erken geldiğim için kimse yoktu ve koltuklarda beklemek zorunda kalmıştım.
tren iyice gecikirken istasyon hızla dolmaya başlamıştı. geliyor muydu duyamıyordum, sadece getirdiği rüzgardan anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gönülçelen // emfur
Romancefurkan, işitme engelliydi. ta ki emir'in sesini duyana kadar. angst//elidemir & yalçın