pazar.
"nereye gidiyorsun?" dedi annem elleriyle. çantamı sırtıma aldım ve gülümsedim. çünkü annem bu cümleyi daha ince hiç duymamıştı.
"arkadaşlarımın yanına."
"nereye?"
"bilmiyorum, onlar beni götürecek."
kaşlarını çattı. "gitmiyorsun."
"neden?"
"bilmediğin hiçbir yere gidemezsin."
"sormadım ki."
"furkan." dedi dişlerinin arasından. "seni hiçbir yere göndermiyorum."
daha önce hiçbir şey yapmayan annemin neden şimdi beni önemsediğini anlayamıyordum.
beklediğim açıklamayı yaptı o sırada. "doktorun ile konuştum, geçen kahvaltıda dediğin şeyi söyledim. ilaçların dozunu arttırmamız gerektiğini söyledi."
şok olmuştum. gerçekten doktorum ile konuşacağını bilmiyordum çünkü. "neden yaptın bunu?"
"çünkü iyi değilsin."
sinirle ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı atarken annemin arkamdan bir şey dediğini biliyordum. bana neden inanmadığını bilmiyordum ama zaten hayatım boyunca bir kere yanımda olmadığı için bunların başıma geldiğini de biliyordum.
annem beni bir kere dinleseydi, ben de birilerini dinlerdim.
tam kendi kendime konuşup hızla yürürken bir anda birine çarpmam ile geriye doğru sendeledim, düşmek üzereyken çarptığım kişi beni tek elimden tutmuştu.
"işte şimdi kendimi kahraman gibi hissediyorum."
başımı kaldırıp emir'in ela gözlerini gördüğümde kalbimin atışlarına ve nefeslerin düzensizliğine engel olamadım. elimden tuttuğu gibi bir anda beni kendine çekince kalbimin sesi ona ulaşacak diye korkmama rağmen, aslında korkmadım çünkü onun sesi de benimkinden farklı değildi.
bu sesler, kafamı çok karıştırmaya başlamıştı. koca avucunun içinden kaybolan elimin görüntüsü, nedense çok hoşuma gitmişti. onu rahatsız etmek istemediğimden elimi çekmek istesem de, o bir hamle yapmadığı sürece sorun yoktu, sanırım.
"seni almaya geldim, hadi gidelim!"
'neden?' dercesine ona bakarken o gülümsedi. "çünkü daha fazla birlikte olalım istedim. sırf evini bulmak için danışmadaki kadın ile kavga ettim, fakat değdi."
ben kızarmama engel olamazken onun bıyık altından güldüğünü görüyordum. biraz öyle birbirimize odaklandıktan sonra konuyu değiştirmek için elini saçına attı ve konuştu.
"gösteriye yaklaşık iki saat var, başka bir şey yapmak ister misin? ya da gösterinin olduğu yerde de bekleyebiliriz..."
omuz silktiğimde biraz bozulduğunu görmüştüm. dudaklarını okumamam için başını yana doğru çevirdi ve mırıldandı. "bunun bizim ilk buluşmamız olması gerekiyordu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gönülçelen // emfur
Romancefurkan, işitme engelliydi. ta ki emir'in sesini duyana kadar. angst//elidemir & yalçın