Bölüm 6: Kıdemlilerin Davranışlarının Sebeplerini Anlamak

104 11 6
                                    

Birinci sınıflar için, "Eğlence ekibi" cehennemde cennet, çölde vaha gibidir.

Eğlence ekibindeki kıdemlilerim görevi daha çok onlara şarkı söylemeyi öğretmek, grup aktivitleri yapmak, birinci sınıfların neredeyse herşeyiyle ilgilenmekti. Dahası, eğlenceden sorumlu olan kıdemliler, gün boyu parlak bir şekilde gülümseyerek her zaman canlı ve enerjiklerdi. Bu yüzden birinci sınıfların herhangi bir sorunla karşılaştığında eğlence ekibine danışması ve eğlence ekibiyle birinci sınıfların arasının daha iyi olması şaşırtıcı değildi.

Bu başka bir kıdemli ekibiyle çok zıttı.

Eğer eğlence ekibi dünyadaki melekler olsaydı, tacizci kıdemli ekibi en doğru şekilde cehennemin 18. katından gelen iblisler olarak tanımlanırdı.

(*Budizmde cehennemin 18 katlı olduğuna dair bir söylem var.)

Zıtlık en çok, eğlence ekibinin yarıda gerçekleştirdiği fakülte tezahürat pratiğini, tacizci ekibinin davetsiz bir şekilde bölerek, harika bir atmosferi bozduğunda belli olmuştu. Tıpkı şeytanların cennete dalıp, kendilerine ait olduğunu iddia etmeleri gibi.
"Yeter! Tezahüratınızı dinlemeye katlanamıyorum!"
Şiddetli bir bağırış, birinci sınıfların tezahüratını anında durdurmuştu. Baş Kıdemli Arthit geliyor, tekrardan otoritesini göstererek. Birinci sınıflar anında pratiği bırakıp göz temasından kaçınarak kafaları eğik bir şekilde ayakta durmaya başlamıştı.

"Yapabildiğiniz en iyi tezahürat bu mu? Sesli değil, uyumlu değil! Size böyle tezahürat yapmayı kim öğretti merak ediyorum!"

"Biz öğrettik!" İkinci sınıf kıdemlilerden biri elini kaldırır ve cesurca ölmeye-hazır-bir-birlik şeklinde ortaya çıkar. İkinci sınıf kıdemlilerin görevi birinci sınıflara amigo şarkısını, üniversite şarkısını ve fakülte tezahüratını öğretmekti. En sonunda, birinci sınıflar iyi yapamazsa, suç kesinikle onlarda olacaktı.
"Peki, lütfen bana gösterir misin, onlara nasıl öğrettin?"
Baş kıdemlinin tehditlerinin hedefi hemen eğlence ekibine geçmişti ve ölümüne ciddi sert tonla, bu bir istekten daha çok emir gibiydi.

Farklı aktivitlere görevlendirilmelerinin dışında, pozisyon görevleri ve yaş bakımından, ikinci sınıfların ekibi, üçüncü sınıflara göre kıdemce aşağıdaydı. Doğal olarak onların dediklerini yapmaktan başka çareleri yoktu.

Birinci sınıflar ikinci sınıflara yer açmak için birkaç adım geriye gitmişti. İkinci sınıflar akranlarının omuzlarına kollarını koyarak bir daire oluşturarak hazırlanıyorlardı. Sadece on kişi olmalarına rağmen sesleri gür çıkıyordu. Önceki birinci sınıfların sesiyle karşılaştırıldığında, onların sesi çok daha yoğun ve adrenalin doluydu. Birinci sınıfların bazıları ikinci sınıflara tapmaya bile başlamıştı.

Ama baş kıdemli ise tam tersine kollarını göğsüne kavuşturmuş, soğuk gözlerle sahneye bakıyordu.

"Bu kadar mı? Tezahüratınız sadece bu kadar mı? Birinci sınıfların kötü yapması, onlara öğretenlerinde daha iyi yapmadığına bakılırsa şaşırtıcı değil."

Bu yorum, birinci sınıfların ikinci sınıfların tezahüratına karşı hissettiklerinden komple farklıydı. Az önce ki birinci sınıfların tezahüratına kıyasla onlarınki çok daha iyi ve güçlüydü. Kalplerindeki çekişmeye rağmen kimse el kaldırıp karşı çıkmaya cesaret edemezdi çünkü hepsi bu 'oyunun' kurallarını çok net hatırlıyordu : 1) Baş Kıdemliler ekibi her zaman haklıdır ; 2) Anlamadıysanız, birinci kurala bakın. Ve bundan ötürü, başlarına gelecek ne varsa kaderleri neyse kabul etmek zorundaydılar.

"Tezahürat yapmaya devam edin, birinci sınıflar nasıl yapıldığını tamamen anlayana kadar durmayın! Hadi!"

Ne kadar belirsiz bir emir. Onlara ne zaman duracaklarını söylememişti ve bu da ikinci sınıflara sesleri kısılana kadar tezahürat yapmalarını söylemekten farksızdı. Öyle bile olsa, ikinci sınıflar şikayet edemezdi. Tekrardan ellerini arkadaşlarının omuzuna koyarak bir çember oluşturdular ve öncekinden çok daha yüksek sesli ve güçlü tezahürat yapmaya başladılar.
Birinci sınıflar ikinci sınıf üstlerine sadece sempatik bakışlar atabilmişti. Tezahürat uzun olmasa bile, uzun süre tekrarlandığında kısa sürede boğazınız rahatsızlaşmaya başlayacaktı. Ayrıca, adım atıp kafanızı aşağı yukarı kaldırma eylemiyle, bunu iki üç kere tekrarladıktan sonra herkesin başı dönmeye başlardı. Özellikle bu durumda, ikinci sınıflar zaman sınırı verilmeden bunu yapıyordu. Belli bir şekilde birinci sınıfların yerine cezalandırılmak gibi bir zorunlulukları yoktu.

Sotus : The Evil Senior and Mr. Freshman - Türkçe Çeviri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin